BİRİNCİ gün. “Bir hamburger lütfen...” İlk ısırık... “Immmm nefis...” Tadını çıkara çıkara her lokmayı 40 kez çiğneyerek yiyorum.
İkinci gün.
“Bir dürüm lütfen...”
Gene ilk ısırık. Aynı duygu.
“Nefissss...”
HAMBURGERDE de, dürümde de bir parça bile et yok. Doğal bitki ve sebzelerden, türlü baharatlardan öyle
bir lezzet yaratılmış ki sanki kıvamında pişmiş bir iri köfte ya da et parçalarıymış gibi...
SURİYE sendromunu Türkiye’ye de sıçratmak...
Bu plan hissetdilmenin de ötesinde bir tezgah fotoğrafı gibi görünür halde.
Suriye de umulandan uzun süre direnebilmişti iç savaş tezgahı.
Sonra...
Direnci kırıldı.
.......................
Ya Türkiye?
Suriye’ye yapılanlardan çok daha ağırı, çok daha kapsamlısı, çok daha yıkım gücü yüksek saldırıları göğüsledi Türkiye.
Uyarılar, ihbarlar, tehditler...
Siyasi parti liderlerine, önde gelen devlet adamlarına “suikastlar yapılacağı” dolaşımdaydı.
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hedefteydi.
Artvin Şavşat’tan Ardanuç ilçesine gitmekte olan CHP konvoyuna saldırı (büyük olasılıkla PKK) öncülük görevi yapan araçtaki bir korumanın dikkati sonucu atlatıldı.
Bir vadiden geçilirken öndeki araçta bulunan koruma sağdaki yamaçta bir hareketlilik görüyor.
Bunun konvoya ateşlenmek üzere hazırlanan roketatar olduğunu fark ediyor.
Ve korumalar o noktaya odaklanarak ateşe başlıyorlar.
Türkiye “şeytanın bacağını kırdı.”
Uzunca bir süreden bu yana ilk defa alt yapısı dantelin “goblen” gibi özenle işlenmiş dışpolitika açılımları / uzlaşıları ve oluşturulan bu zeminde askeri harekat başarısı.
Yüzümüz güldü.
Hele geçirilen bunca badireden sonra daha da anlamlı, yürek serinletici...
.........................
Düğüm önce Rusya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Putin’le görüşmesi ile çözülmeye başladı.
Ardından...
Şu satırlar yazılana kadar yalanlanmadı.
Bir “düzeltme” ya da “yalanlama” olmadı.
Tam tersine...
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “Cerablus için gereken herşeyi yapacağız” bir anlamda “teyid” etti.
....................
Eğer o gün varsa genellikle ilk okuduğum Abdülkadir Selvi’nin köşesidir.
Politikanın nabzını da tansiyonunu da bazen kalp atışlarındaki rtim bozukluklarını da yansıtır.
Gazian-tep’teki iğrenç saldırıyı kınıyorum.
Yaşamını yitirenlere rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılara şifa diliyorum.
Bunu yapanlara/yaptıranlara lanet olsun.
.........................
İki hafta tatil boyunca burnu gazetelere gömülü ve de TV’de haberleri ve tartışma programlarını izlemekle geçti desem abartmış olmam.
Yüzmek için denize indiğimde de her karşılaştığım aynı “kaygı yüklü” soruyu yöneltiyordu:
“Ne olacak? Bu gidiş nereye?”
Yenikapı’da milyonların “demokrasi” için omuz omuza verdiği dün Tayland’da da milyonlar “iğdiş demokrasi” için oy kullandılar.
Tayland’da darbeyle yönetime el koyan asker “sözde” demokrasiye geçiş anayasasını oylattı halka...
Neden “iğdiş demokrasi?”
Askerin siyaset güdümüne aldığı bu yeni Anayasa silahlı kuvvetlerin yetkilerini -sınır tanımazcısına- arttırıyor.
Sadece bir örnek...
2 meclisli olacak Tayland Parlamentosunda Senato üyelerini “asker seçecek ...”
Yani darbeyi yapanlar Millete ait olması gereken egemenliğe bundan böyle
15 Temmuz akşamüstü...Ağaoğlu’nun “Maslak 1453”ündeyiz. Masada “Buraya kaymakam atanmalı” gibi laflar uçuşuyor. 14 kule, 150’si hariç diğerleri satılmış 4 bin 500 konut ve ayrıca “teras evler”, 461 ofis... 1 buçuk kilometre cadde boyunca 550 dükkan, AVM... (Maslak 1453 adı da buradan geliyor.) Beyoğlu/İstiklal Caddesi’nden daha uzun. Cadde’nin altında 20 kat var. 30 bin öğrencisi ve 10 bin çalışanıyla birlikte 40 bin kişilik ‘Nişantaşı Üniversitesi’ kampüsü de orada. Spor tesisleri, sinemalar... Sadece konutlarda 18 bin kişi yaşayacak. Çarşı ve sinemalara günde 60 bin ziyaretçinin geleceği öngörülmekte. Kısacası Maslak 1453 neredeyse ‘özgün ilçe’... Anadola’da bazı ilçelerde bu nüfus yok!
.........................
Ali Ağaoğlu çalışanlarına, dostlarına verdiği davetle kutlama yapıyor. Ünlü klarnetçi Hüsnü Şenlendirici de saz arkadaşlarıyla geceyi müzikle harmanlayacak. Aynı masadayız.
Hüsnü Şenlendirici ile laflıyoruz.
Onun patentini aldığı ve dünya literatürüne de girmiş olan klarnet çok tutmuş. Şenlendirici küresel caz gruplarıyla, dünyanın çeşitli ülkelerinde çalan, aranan sanatçı. Neden bizim medyaya yansımaz ki?
İlerleyen saatlerde, Demet Sabancı Çetindoğan’ın İstanbul