<#comment>#comment> Bir Türk helikopteri... Kuzey Irak’a doğru yol alıyoruz.
Hayli alçaktan uçuyoruz. Pilotumuz olan subaya soruyorum: "Aşağıda PKK var.
Bu kadar alçaktan uçmak tehlikeli değil mi?" Cevabı şöyle oluyor.
"PKK, tepesinden geçenin Türk mü Amerikan helikopteri mi olduğunu anlayamıyor, o yüzden ateş etmez. ‘Ya Amerikan helikopteri ise’ diye düşünür.
Yakın zamana kadar Amerikan helikopterlerinin karnına US harfleri yazılıydı.
PKK, US’i görünce ateş etmezdi. Biz yüksekten uçmak zorunda kalırdık.
Fakat... Bu kararın alınması demek savaşın başlaması, ABD kuvvetlerinin Türkiye üzerinden Iraka geçmesi demek değildir.İlk aşamada, tezkere, ABDye, Türkiyede yığınak yapmak olanağını veriyor.Askerleri, silahları, uçakları, hastaneleri, her türlü donanımıyla ABD, Türkiyeye 62 bin kişilik bir kuvvet yığacak.Fakat...Vurguluyorum... Bu, savaşın düğmesine basılması demek değildir.Çünkü...Tezkereyle hükümet, Meclisten 1- Yabancı kuvvet bulundurma onayını 2-ABD kuvvetlerinin sınır ötesine geçişi için karar yetkisi istiyor.Hükümet ikinci yetkiyi "yarın" kullanacak değil.Koşulların oluşmasının beklenmesi galip ihtimaldir. Zor... Ama, Meclisten bu karar çıkar. Belki bugün... Belki perşembe... Sabah AKP kapalı grubundaki nabız atışları "takvimi" belirler. 14 Mart düğümü Çünkü... Iraktaki BM Denetçileri raporu, Güvenlik Konseyinde 14 Martta görüşülecek. ABD bastırıyor.Kader birliği yaptığı İngilterenin bu harekâtta ABDye desteğini sürdürmesi için göstermelik de olsa bir Güvenlik Konseyi kararı, Blairin elini kuvvetlendirir.ABDnin diğer "kanka"sı İspanyanın da öyle.O nedenle İngiltere ve İspanya, ABDnin desteği ile Güvenlik Konseyinden bir karar çıkartmaya çalışıyorlar."ABDnin Irakı vurmasına
<#comment>#comment> Zor... Ama, Meclis’ten bu karar çıkar. Belki bugün... Belki perşembe... Sabah AKP kapalı grubundaki nabız atışları "takvimi" belirler.
Fakat... Bu kararın alınması demek savaşın başlaması, ABD kuvvetlerinin Türkiye üzerinden Irak’a geçmesi demek değildir.
İlk aşamada, tezkere, ABD’ye, Türkiye’de yığınak yapmak olanağını veriyor.
Askerleri, silahları, uçakları, hastaneleri, her türlü donanımıyla ABD, Türkiye’ye 62 bin kişilik bir kuvvet yığacak.
Fakat...
Vurguluyorum... Bu, savaşın düğmesine basılması demek değildir.
Körfez Savaşında o zaman Riyad Büyükelçisi olan Dışişleri Bakanı Yaşar Yakışın konutundaydım.Yakış, ABD Büyükelçisini aramıştı.Operasyonu yapan komutanlardan benim için randevular sağlamıştı. Yakışın bugünlerde karşı karşıya kaldığı sorunların ilk işareti, onun sağladığı görüşmelerde vardı.ABD komutanlığının çalıştığı otelin üst katlarında bir dairede çok iyi Türkçe bilen iki Amerikalı subay, çok ilginç açıklamalarda bulundu. Daha önce de - kısmen - yazdığım konuşmalarını anımsamakta fayda var. Haritadaki el Bana bilgi verirken duvardaki haritaya doğru yürümüş, avucunu Kuzey Irakta gezdirirken şöyle demişti:"Bağdata kadar ilerleyeceğiz.Saddam düşecek.Irakta yeni yapılanma olacak.Ama... Saddam kalsa da, Türkiye için zor bir süreç başlayacak.Çünkü Kuzey Irakta Kürtler zaten silahlanmışlardı. Saddam kuvvetlerinden kalan ağır silahları da alacaklar. Daha güçlü olacaklar.Yörede kendi yönetimlerini kuracaklar.Türkiyeden de toprak isteyebilirler.Ya vereceksiniz... Ya da savaşmak zorunda kalacaksınız." Amerikalı yarbay Ankarada Amerikan yardım heyetinde çalışmıştı. İyi Türkçe biliyordu. Derin değil serin Acaba bir yanlışlık mı vardı?Yoksa şaka mıydı?Hayır... Çünkü ondan sonra söz alan
<#comment>#comment>
Körfez Savaşı’nda o zaman Riyad Büyükelçisi olan Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın konutundaydım.
Yakış, ABD Büyükelçisi’ni aramıştı.
Operasyonu yapan komutanlardan benim için randevular sağlamıştı. Yakış’ın bugünlerde karşı karşıya kaldığı sorunların ilk işareti, onun sağladığı görüşmelerde vardı.
ABD komutanlığının çalıştığı otelin üst katlarında bir dairede çok iyi Türkçe bilen iki Amerikalı subay, çok ilginç açıklamalarda bulundu. Daha önce de - kısmen - yazdığım konuşmalarını anımsamakta fayda var.
"Buse, aşkın, şiirin dilidir. Aşk gözlerde doğar, dudaklarda beslenir" denilmekte..."Kuşlar bile ağız ağıza gelerek, vuslatın zevkini toplar. Ağız oyunları, öpüşmek, can yakmadan ısırmak aşk arzularını şiddetle uyandırır...Buse bir ilim, sevişme sanatının ilk hecesidir."Bunları Gökhan Akçuranın Aşk Kitabından yansıttım. (Ivır - Zıvır Tarihi / Arşiv - 3) Son zamanların yaygın deyimiyle nostaljik takılan harikulade bir derleme.Refik Halitten, Reşat Ekrem Koçuya, Lokman Hekime, Kemal Tahire, Reşat Nuriye ve kısa bir süre önce yitirdiğimiz dostumuz Feyyaz Tokara kadar aşk üzerine yazılar, söyleşiler ve tarihten aşk öyküleri... Irak bunalımı nedeniyle geçen hafta atladığım "Sevgililer Günü" yazısı bugün. Gökhan Akçura, "öpücük, ya da eski deyişle - buse - Sevgililer Gününün simgesidir" diyor. Ve anlatıyor: Sevgi üzerine Bir mektup..."Ben, genç bir kızım.Her gün beni takip eden bu güzel ve yakışıklı gencin fikri nedir?Benimle evlenmek, mesut bir yuva kurmak mı?Güzelliğime, safiyetime göz dikerek beni baştan çıkarmak mı?..........Ben dul bir kadınım.Kocamı genç yaşımda kaybettim. Henüz genç ve güzelim.Hiç evlenmemiş bir genç adam beni almak istiyor.Fikri ciddi mi, yoksa beni iğfale mi
<#comment>#comment> Irak bunalımı nedeniyle geçen hafta atladığım "Sevgililer Günü" yazısı bugün. Gökhan Akçura, "öpücük, ya da eski deyişle - buse - Sevgililer Günü’nün simgesidir" diyor. Ve anlatıyor:
"Buse, aşkın, şiirin dilidir. Aşk gözlerde doğar, dudaklarda beslenir" denilmekte...
"Kuşlar bile ağız ağıza gelerek, vuslatın zevkini toplar. Ağız oyunları, öpüşmek, can yakmadan ısırmak aşk arzularını şiddetle uyandırır...
Buse bir ilim, sevişme sanatının ilk hecesidir."
Bunları Gökhan Akçura’nın Aşk Kitabı’ndan yansıttım. (Ivır - Zıvır Tarihi / Arşiv - 3) Son zamanların yaygın deyimiyle nostaljik takılan harikulade bir derleme.
Refik Halit’ten, Reşat Ekrem Koçu’ya, Lokman Hekim’e, Kemal Tahir’e, Reşat Nuri’ye ve kısa bir süre önce yitirdiğimiz dostumuz Feyyaz Tokar’a kadar aşk üzerine yazılar, söyleşiler ve tarihten aşk öyküleri...
Mübarekin yayımlanan sözleri şöyle: "Iraka karşı bir savaş, dünya çapında bir terör yangınını tetikleyecektir. Terörün hücre ağları ve tetikçileri dünyayı sarmış durumda. Nereden, ne zaman vuracaklarını hiçbir zaman bilemeyiz.Belki ünlü bir politikacı, belki bir uçak, belki bir petrol rafinerisi."Evet, bir gün önce yayımlanan demecinde Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, böylece sanki bugün New Yorkta petrol rafinerisinin patlayacağının haberini ya da alarmını vermiş oluyor.Çok ilginç bir örtüşme...11 Eylül İkiz Kulelerin yıkılışından sonra New Yorklulara ikinci şok.Ve tabii bütün dünyaya. Dün yayımlanan Le Figaro gazetesinde Mısır Devlet Başkanı Mübarek, sanki bir gün sonra (dün) New York Rafinerisinin patlatılacağını haber verdi. Felaketi görmek Ancak gizli servislerin raporları ve olası terör eylemleri ona da ulaştırılmıştı.Deneyimlerinin ışığında olabilecekleri seziyordu, görüyordu ve uyarıyordu.Mübareke göre savaşı durdurmanın yolu, Saddamın silahsızlanmasını sağlamak. Bunu yapmasını sağlayacak psikolojiyi yaratmak...Bushun "kol bükmek" stratejisi Irakı ele geçirmek ve Saddamı çökertmek sonucunu verebilir ama terör, bütün dünyayı yangına çevirecektir. Mübarek, "çünkü ben onun