Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün TV söyleşimizde torunu Ertuğrul Osman Efendi, "Dedeniz Abdülhamit Han alkol alır mıydı?" soruma bu cevabı vermişti.İzahı da şöyleydi:"Karayip Adalarının içkisi olan rom, şekerkamışından elde edilir. Kısacası şeker suyudur.Dedem şekerkamışından yapılan 'rom'u İslamdaki içki yasağının dışında olarak yorumlamıştı..."Kanal D'de yayımlanan "Bıçak Sırtı" dizisi Osmanlı hanedanı ekseninde bir öykü.Dizinin kahramanlarından biri de Orhan Ertuğrul.Hayattaki Osmanlı ailesinin bugünkü reisinden bir öncesi de aynı ismi taşıyordu.Dizi için TV programı çekiminde daha önce New York'taki konutunda Ertuğrul Osman Efendi'yle yaptığım söyleşiden video görüntüleri izledim."Abdülhamit Han'ın rom içtiği" yolundaki açıklaması o zaman dikkatimi çekmemiş. Şimdi bu söylemi satırlarıma yansıtmamın nedeni ise, Ankara'da bütçe tartışmaları bağlamında şarap vergisinin yüksek tutulması yolundaki AKP tavrıdır.Hatta onlara göre "vergi yüksek olsun, satış fiyatları yükselsin... Böylece kimse iş hayatına sarhoş gelmesin(!!..)" Zihniyeti kitakse...Böyle bir açıdan bakarsanız tam üyesi olmak çabasında bulunduğumuz AB'nin tüm ülkelerinde herkes işe sarhoş geliyor olmalı(!!..) Çünkü o ülkelerde hem alkollü içeceklerden alınan vergi oranı daha düşük, hem de fiyatlar...Ama bu sadece komik bir iddiadır. Halife Sultan Abdülhamit "rom" içerdi. Aslında gerçek kaygı elbette "insanlarımızın şarap içip işe sarhoş gelecekleri" gibi bir zırva iddiadan kaynaklanıyor değil.Gerçek şu ki... "Şarap" bu kesim için "günah..."Çünkü... Kutsal kitabımızın indiği yıllarda alkollü içki olarak tanınan sadece şaraptı.O nedenle bir süredir anayurdu olarak bilinen bu coğrafyada şarap üretimi, tüketimi "türlü-çeşitli" bahanelerle engelleniyor.Oysa... Şarapçılık ciddi bir atılımda. Uluslararası rekabete açılan şaraplar üretiliyor.Konuyu "İslam" ile değerlendirenler, halifeleri Sultan Abdülhamit'in alkol yorumundan yüzyıl sonra artık hiç değilse birkaç adım önde olmalılar.Frak, smokin, şarap gibi simgeler üzerinden siyaset, AB üyeliği yolundaki 21. yüzyıl Türkiye'sine yakışmıyor. Fikri ve zikri Başbakan R. T. Erdoğan, "kar yağmadan PKK'ya sınır ötesi harekât yapılacağını" söyledi.Bu açıklama üzerine "PKK'nın kamplarını boşaltacağı, araziye dağılacağı" yolunda eleştirel söylemler var.Ancak... Şunları da dikkate almak gerekir:1) Aylardır sınır ötesi harekât konuşuluyor. PKK, çoktan arazi olmuştur ya da toplu haldeki güçlerini TSK'nın girmeyeceği Irak derinliklerine çekmiştir.2) Bunların Ankara tarafından bilinmemesi mümkün mü? Elbette biliniyor.O halde bu söylemin bir amacı var. Sınır ötesi harekât öncesi psikolojik savaş yürütülüyor.İçeride, sınırın ötesinde, kamuoyu hazırlanıyor.3) Ankara'nın sınır ötesine askeri harekât için düğmeye basmadan önce diplomasinin bütün gereklerini yerine getirdiği, tüm taraflara "teröre karşı ortak tavır" çağrısı yapıldığı hiç tartışılmayacak bir açıklıkla vitrine konmuştur.Bu arada mekik diplomasisi uygulanarak, İstanbul'da Ortadoğu eksenli toplantılar düzenlenerek, özellikle Şimon Peres ve Mahmud Abbas'ı bir araya getirerek Türkiye lehinde bir rüzgâr estirilmiştir.4) Yapılacak sınır ötesi müdahalenin uluslararası hukuktan doğan meşruiyeti, psikolojik ortamı birkaç ay öncesine göre çok daha Türkiye'nin yanındadır.Yani... Her şey tankları sürmek, F16'ları, helikopterleri uçurmak değil.Sınır ötesi harekâtın, iç siyaset, dış politika, hukuk, psikolojik ortam, caydırıcılık, dış destek ve Talabani-Barzani dirençlerinin kırılması gibi bir büyük konsept içinde görülmesi gerek. gunericivaoglu@milliyet.com.tr KAR YAĞMADAN VURMAK