Müzakereleri bile “olumlu” rüzgârlar estiren, “umut” yeşerten “çözüm süreci” için notlar.
.....................
- Her şey bir yana, sadece tek tük olaylar dışında kan dökülmemesi bile önemlidir.
“Çok duyarlı” konudur.
Kuzey Akdeniz’de “iç savaşlar” deprem kuşağı gibi Edirne’ye kadar gelmiş, orada durmuştur.
İspanya, İtalya, Yugoslavya, Yunanistan milyonlarca insanının kardeş kanı dökülerek öldürüldüğü iç savaş dehşetini yaşadı.
Türkiye’yi atlayarak Irak’ta ve özellikle Suriye’de sürüyor.
Türkiye’nin bu özel ve -gene de- güvenli sayılabilecek durumunun kıymetini bilmeliyiz.
Korumalıyız.
Bunun da formülü “eşit vatandaşlığa dayalı bütün kurumları ve kurallarıyla işleyen özgürlükçü demokrasidir.”
......................
Çok bilimsel mi oldu?
Açayım...
- Çözüm müzakereleri, Öcalan’ın söylemiyle “derinlikli müzakere” sonuna kadar gelecek diyelim.
Ama...
Nihayet öyle bir noktaya gelecek ki bugünkü Anayasa duvarıyla karşı karşıya kalacak.
Örneğin...
Anayasa’nın “vatandaşlık tanımını” yapan madde.
Burada “eşit vatandaşlık” için “Kürde Türk” tanımı müzakerenin bir tarafınca değiştirilmesi öncelikli olan madde.
Bir diğer örnek...
“Kuvvetlendirilmiş yerel yönetim” de anayasa değişikliği hatta “yeni anayasa” gerektiriyor.
“Özerklik” sözcüğü kullanılmasa bile “kuvvetlendirilmiş yerel yönetim” o sözcükle örtüşen bir kapsama kavuşacaksa, bu Anayasa’yla mümkün değil.
Böyle bir dizi -netameli- örnek daha var.
Yani...
Çözümün “galası” ancak yeni anayasayla yapılabilir.
........................
- Yeni anayasa için 2015 seçimleriyle oluşacak Meclis, bu iradeyi temsil eden bir çoğunluğa sahip olmalı.
Nasıl?
Ya AK Parti en az 330 milletvekili çıkaracak ve yeni anaysa yaparak Meclis’te kabul ettirecek.
Sonrasında referanduma götürecek.
Yüzde 50’nin üzerinde oyla halka kabul ettirecek...
Ya da BDP yüzde 10 barajını aşacak ve AK Parti oylarıyla birlikte -belki- 367 parmak sayısına ulaşacak.
Referanduma bile gerek kalmaksızın yeni anayasa Meclis’te kabul edilecek.
En azından iki partinin Meclis sayısı 367’yi bulmasa da referanduma götürecek oy çoğunluğunu sağlayacak.
Ama...
Bu ikinci şık sallantıda.
Kamuoyu araştırmaları BDP’nin barajı aşma olasılığına fazla şans göstermiyor.
BDP’nin, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın aldığı yüzde 10’a çok yaklaşan oy oranını bir kez daha yakalaması zor.
Demirtaş’a CHP’den ve AK Parti’den 1 milyona yakın oy verilmişti.
Bu “eksi” hesaba katılmalı.
......................
- BDP, genel seçimlere parti olarak katılmakta ısrarlı olursa, yüzde 10 barajını aşamaz ve Meclis’e temsilci gönderemezse işler çatallaşır.
Garip bir durum ortaya çıkar.
Tutun ki...
BDP barajın altında kaldı.
Hakkari’de yüzde 85, Diyarbakır’da yüzde 65 oy aldı ama bu iki ilden tüm milletvekilleri AK Parti’den çıktı.
Diğer -çoğu- Güneydoğu illerinde de aynı durum...
Gerçi AK Parti büyük olasılıkla en azından 330’dan fazla milletvekili götürür Meclis’e ve referandumla falan yeni anayasayı gerçekleştirecek çoğunluğu sağlar.
O zaman...
Ya “çözümün gerektirdiği” ve “derinlikli müzakerelerin” dayandığı anayasa maddeleri metinde yer almazsa?
2015’ten sonra 4 yıl boyunca Türkiye’de hiç seçim olmayacak.
BDP nasıl etkin bir “legal” tavır koyabilecek?
Alternatif, dönüp dolaşıp gene “dağdakilerin silahlı dayatması” mı olacak?
Sonuç...
Ya yüzde 10 baraj kaldırılacak / yüzde 5’e düşürülecek ya da BDP gene bağımsız adaylarla seçime girip, onlarla grup kuracak.
Çözümün “legal” takipçiliğini yapacak.
.......................
Silahları süresiz devre dışı bırakacak demokratik çözüm ancak tarafların “kazan kazan” ilkesine dayalı “akıl oyunlarıyla” mümkündür.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025