Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİRLEŞMİŞ Milletler 20 Mart’ı “ULUSLARARASI MUTLULUK GÜNÜ” ilan etmiştir.
Yani... Bugünü.
Pek çok ülkede “kutlanıyor” olabilir.
Ama... Aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerde ise ne yazık ki güne -Françoise Sagan’ın yapıtından alıntıyla- “Günaydın Hüzün” diye başlamak psikolojisi içindeyiz.
Gene terör... Gene teröre lanet...
Canlı bomba vahşeti...
Günahsız insanların kaybı...
Yaralılar... Boşalan İstanbul meydan, cadde ve sokakları...
İnsanların evlerine kapanışı.
.....................
Yüreğim yanarken, gene Atatürk’ümde “çözüm” arıyorum. Taş plaktan yankılarını içime gururla doldurduğum “Ne mutlu Türk’üm diyene” söyleminde buluyorum kendimi.
Bu alacakaranlığı Atatürk’ün çizdiği yoldan giderek aşacağımıza inanıyorum.

SIĞINAK SANAT

BÖYLE puslu günlerde sanat bir “sığınak.”
Acılarla yaşayabilmeyi bir ölçüde de olsa sunan bir “meditasyon.”
Cuma akşamı Pitoresk İstanbul’daydım.
Beşiktaş “Deniz Müzesi”nde zaman tünelinden geçip 200 yıl öncesinin İstanbul’unda buldum kendimi.
“Zaman makinesi” gibi bir “ışınlanma” değil.
“Sihirli bir dokunuşla” 200 yıl öncesinin İstanbul’unda bir kâşife dönüşmüştüm.
.......................
6 oryantalist büyük ressamın harika yapıtları
4.5 metre yüksekliğinde ve 60 metre uzunluğunda dev yüzeylere yansıtılmış. Dönemin müzikleri
eşliğinde 35 dakikalık bir “görsel şölen.”
Girişte dönem İstanbul’unun parke taş döşeli sokakları, ahşap binaları tarafından içine çekilmiş gibi hissettiğim dev gravür beni benden aldı.
Sonra... Melling, Schranz, Allom, Bartlett, Lewis ve elbette Ayvazovski’nin orijinal tabloları.
Ve büyük salonun dört duvarında onların gravürleriyle çevrilmek...
Özel teknikle dev yüzeylerdeki bu gravürler hareketleniyor. Martılar uçuşuyor, kayıklar, gemiler yüzüyor. Bütün bunlara dönem müziği ve martı çığlıkları eşlik ediyor.
21’inci yüzyıldan koptum gitti. Ne güzel bir İstanbul’muş.
Boğaziçi yemyeşil, Galata sırtları da öyle...
.......................
Ve... Ardından Anjelika Akbar’dan canlı harika
piyano dinletisi...
Dostum Mustafa Özkan için hazırlanan kitaba katkım olmuştu. O vesileyle BOYUT Yayınevi’ni ve matbaasını görmüş, başkanıyla muhteşem yapıtlarıyla güzel saatler geçirmiştim. Bu büyük gösterimin de arkasında
“Boyut Yayın Grubu” var. Beste ve müzik yönetmeni Anjelika Akbar, Genel Yönetmen Bülent Özükan,
Sanat Yönetmeni Murat Öneş.
Hepsini yürekten kutluyorum.

Aslanlar sofrasında

ALMANLAR II. Dünya Savaşı’nda Londra’yı bombalarken İngilizlerin sloganı şöyleydi:
“Almanlar bizim yaşam tarzımızı elimizden alamaz.”
Dün de yazdığım gibi, Almanlar bombardımana birkaç saat ara verdiğinde İngilizler olağan yaşamlarına devam ediyordu.
Yarı yıkık “pub”lara gidiyor, futbol, kriket oynuyorlardı.
Savaşta onları galip getiren bu “özgüvendi.”
Aşağıdaki satırları da bu gözle bakarak okuyun. “Terör bizi yıldıramaz, sindiremez, yaşam tutkumuzu elimizden alamaz.”
Lanetlediğimiz terör.
.......................
Bu haftaki Şeffaf Oda
konuklarım Arda Türkmen ve Burcu Güneş. İkisi de Aslan burcu.
Biri yemek gurusu Aslan, diğeri de müzik gurusu bir Aslan...
Programa Burcu’nun son single’ı Yakın Mesafe’yle başlıyoruz.
Burcu’nun güçlü sesi ve özgün yorumuyla usta sanatçı Aşkın Arsunan’ın harika müziği birleşince doyumsuz bir konser ortaya çıkıyor Şeffaf Oda’da...
.......................
Arda Türkmen’in de yemek yapma yeteneği
genetik. Babası Divan Otel’in yiyecek içecek müdürüymüş. Çocukluğunda otele gittiğinde mutfaktan çıkmazmış.
Arda 13 yaşında ilk olarak yumurta yaparak başlamış.
TV8’de yayınlanan “Arda’nın Mutfağı” çok izleniyor. Bence bunun sırrı Arda’nın en iyi arkadaşlarının yiyecekler olması... Arda malzemelere arkadaş diye hitap ediyor. Onlarla adeta konuşuyor.
Arda sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyor.
1000 çocuğa 1000 bisiklet projesi önemlidir.