Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Aman yarabbi! Ne güzel, ne rahat, ne temiz bir yüz. Ne yalan söyleyeyim, onu görünce içim ferahladı.Kimdi bu rahat, güzel ve temiz yüzün sahibi? Sait Cıvaoğlu! Yani kısacası, Sait Ağabey!Birden kafamda şimşek çaktı.Ağabey, dedim. Seninle konuşmak istiyorum. Dergide şu İçimizden Biri var ya, onun için..." Babam için Muhteşem Öksüzcünün satırlarıyla bir izlenim: ( 1 ) 42 yıl önce babam Babamın çalıştığı zamanlar KİT olan Sümerbank özelleştirilince Sümer Holding olmuştu. Halkla İlişkiler Müdürü Ahmet Baykara bu röportajı bulmuş ve zarif bir mektup eşliğinde bana göndermişti.Herkesin babası kendine güzeldir, iyidir.Fakat aynı izlenimlerin bir başkasından, Muhteşem Öksüzcü gibi gönül adamından yansıtılması hoş.Babalar Günü'nde onu anmak istedim. İkisi de nur içinde yatsınlar.Öksüzcü'nün anlatımına dönelim."Sait Cıvoğlu utangaç bir eda ve hafif kısık bir sesle konuşuyor:'İstanbul'da doğdum. Fatih'te. Baba evi Topkapı Caddesi'ndeydi. Babam Dr. Ahmet Nadir, - genç yaşta paşa olmuştu. G. C. - Abdülhamit devrinin doktorlarındandı.Ama sadece o devrin doktoru.. Yoksa, Jön Türklerin samimi taraftarı hürriyet aşıkı bir insandı babam. O zamanlarda, yani, hürriyet cereyanlarının başladığı sıralarda Maltepe Hastanesi tabib - i sanisi. Hareket Ordusu İstanbul'a girerken atılan top mermisi Maltepe Hastanesi'ndeki bir ağaca çarpmış ve oraya saplanmış. Düşün babamdaki bağlılığı ki, sırf Hareket Ordusu'nun mermisidir diye onu oradan gizlice çıkartmış, saklamış ve sonra da Askeri Müze'ye hediye etmiş. Kendisi siyasetten hoşlanmazdı. Ama vatanını çok sevdiği için Mütareke'de dayanamadı ve Anadolu'ya geçti.'Ya annen?'O da Birinci Ferik Mustafa Cavit Paşa'nın kızıydı. Rahmetli en az babam kadar uyanık ve ileriyi gören bir kadındı. Tam manasıyla babamın yardımcısıydı.'Ona ait tatlı bir hatıran?..'Annem çok iyi yemek pişirirdi. Ramazanlarda babamın ve onun ailesi bizde toplanırdı. Pişirdiği yemekleri yerler, sonra da Fatih Camii'ne teravihe giderlerdi.'Eski bir İstanbul çocuğunun çektiği özlem... Ne güzel şey!" Yukarıdaki satırlar Sümerbank dergisinin "İçimizden Biri" sayfasında 1 Ekim 1961'de yayımlanmış. Söz ve yazı ustası Muhteşem Öksüzcü'nün yaptığı bir röportaj. Yaşamın "A"sı ve "Z"si "Cıvaoğlu ilkokulu Nişantaşı İttihadı Terakkisi'nde okumuş. Milli Mücadele döneminde ortaokul ve lise Anadolu'da...Oradan Almanya'ya gitmiş, öğrenimini orada sürdürmüş. Dönüşte İstanbul'da Ticaret Mektebi Alisine girmiş. (Yüksek Ticaret Okulu) İtibarı Milli Bankası'nda stajerlikle bankacılığa başlamış."Öksüzcü babama sormuş:"Bu sefer, yalnız ikimizin arasında kalmak şartıyla mahrem bir sual..Doğru söyle ağabey hiç aşık oldun mu?"Babamın cevabı şöyle olmuş:"Oldum. Hem de öylesine oldum ki sorma!"Öksüzcü şaşırmış."Aman ağabey yazayım mı bunu? Duyan okuyan olur!"Babamın "manolyasına" aşk ilanı..."Yaz.. Duysunlar, okusunlar. Aşık oldum. Tam manasıyla aşık oldum! Karıma!"Ve emeklilik.Babam emeklilik özlemini röportajda şöyle anlatmış:"Günü gelince tabiri caizse bize de teşekkür edecekler. O zaman İstanbul'un köylerinden birinde, mütevazı bir çatı yapıp, orada yeşillikler arasında hayatımda en yakın ve vefakar dostum olan karımla beraber, son günlerimi, balık tutarak, çiçek yetiştirerek, tavuk besleyerek, yani senin anlayacağın, emekli işleriyle uğraşarak, defterimin dürüleceği günü bekleyeceğim..."İşte Babalar Günü'nde benim babacığım........ (1) Çetin Altan'a göre Muhteşem Öksüzcü, tıpkı Eşref Şefik ve Sait Çelebi gibi maç anlatım ustalarından biriydi. G. C. g.civaoglu@milliyet.com.tr Muhteşem Bey'in satırlarıyla devam...