Devletin “bütünlüğü” nedir?
Devletin ülke topraklarında her metrekareye, her santimetrekareye “egemen” olmasıdır.
PKK, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Diyarbakır’ın ortasında kendince “kurtarılmış mahalle” iddiasındaysa...
Orada Diyarbakır Barosu Başkanı güvenlik birimlerinden korumaların arasında öldürülmüşse...
Diyarbakır Başsavcısı, beraberindeki savcılar ve resmi polisler olay yerinde delil toplamak ve keşif yapmak için gittiklerinde üzerlerine PKK mermileri hatta roketler yağdırılmışsa...
Ve bir değil iki kez gittikleri halde görevlerini tamamlayamadan dönmek zorunda kalmışlarsa...
Bu “ciddi” bir durumdur.
Baro Başkanı Tahir Elçi’nin kurban edildiği “elim” cinayet gibi bu manzara da ürperticidir.
Olaya her türlü siyaset polemiklerine malzeme edilmeden, siyasi rant devşirmek gibi sığ sokak politikalarında kullanılmadan “sorumluluk” bilinciyle yaklaşılmalıdır.
........................
Ne demek “kurtarılmış mahalle, kurtarılmış semt, kurtarılmış ilçe” kalkışımları?
Devletin egemenliği 15-20 “hendeğe” mi yuvarlanacak, 80-100 sökülmüş kaldırım taşlarından yapılan “sokak barikatlarına” mı takılıp kalacak?
Bunu hiçbir Türkiye insanı içine sindiremez.
Hatta...
Duyarlı bölgenin kentlerinde, ilçelerinde, mahsur kaldıkları mahallelerinde yaşayan -PKK’yla yakın ilişkide olanların dışında- yöre insanları büyük çoğunluğunun da bu kalkışımdan rahatsızlık duydukları açıktır.
PKK kentlerde, ilçelerde bu kalkışım girişimlerini “halk savaşına” -bütün çabalarına rağmen- dönüştüremedi.
........................
Bölgedeki gazeteci arkadaşlar da aynı görüşteler.
Şöyle bir manzara çiziyorlar:
Sokağa çıkma yasağı var.
İnsanlar kıt imkânlarıyla gıda stoklamaya çalıyorlar evlerinde.
Elektrikler çoğunlukla kesik.
Haberleşme / iletişim çok zor.
Öte yandan, PKK’nın gençlik örgütlemesi de bastırıyor.
Evlerin kapılarını kitlemek yasak.
24 saat açık olacak.
İstedikleri eve girip duvarları yıkarak sokaklar boyunca geçitler oluşturuyorlar.
Evlerden delikler açıp oradan ateş ediyorlar.
Yani...
Aileler evine kapanıp -nispeten- güvenli bir ortam yaratamıyor.
Sokaktaki savaş -bir bakıma- evlerde de yaşanmakta.
Bu durum bazı mahallelerde haftalarca sürebiliyor.
........................
Sadece Diyarbakır’ın göbeğinde değil, her gün TV’lerde izlediğiniz, gazetelerde okuduğunuz, görüntülerle ve fotoğraflarla yansıtılan bazı ilçelerde de durum böyle.
Ne duyarlı bölgedeki yurttaşlarımız, ne bütünüyle Türkiye halkı için bu durum “sürdürülebilir” olamaz.
........................
Elbette “Ben ilan ettim” diye açıklama yapmakla “özerklik” olmaz.
Olmuyor da...
Ama olmayacağını bile bile PKK neden bu “zehirli havayı” solutuyor insanlarımıza?
Bir teori giderek ağır basmaya başladı.
“PKK, Kuzey Suriye’de kantonlar zinciriyle Hatay’a kadar uzanan Kürt kuşağı oluşturma stratejisi gereği Türkiye’nin güvenlik güçlerini Güneydoğu’da meşgul etmeye, dikkatlerin Güneydoğu’da odaklanmasını sağlamaya çalışıyor.”
Evet.
“Cambaza bak” hikâyesini bilmeyenler bilenlere anlatsın.