CİZRE’de “bodrum katının esrarı...”
Orada gerçekten “sayıları 30’u bulan sivil ağır yaralılar ve HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız”mı var?
Yoksa...
“Aralarında ele başlarının da olduğu orada kıstırılmış silahlı PKK’lılar”mı?
Bilinmiyor...
Ancak...
Olayın psikolojik etkileri ile Türkiye ve dünya kamuoyuna algı boyutuyla yansıdığı bir gerçek.
Sarıyıldız’ın telefonla Meclis Genel Kurulu’na “canlı bağlantı” girişimi...
5’inin öldüğü iddia edilen 30 yaralı için sürekli “ambulans”istekleri... (Yaralıların sayısı için de çelişkili rakamlar telaffuz ediliyor.)
HDP’li 3 milletvekilinin İçişleri Bakanlığı’nda “açlık grevine” başlamaları...
HDP’li milletvekillerinin Başbakan Davutoğlu’nun önünü kesmeye çalışmaları...
Dünya medyasındaki yankılar.
Sürecin uzaması ve “kutsal yaşam hakkına”odaklanan duygu dalgalanmaları ile kitleleri etkileme “potansiyeline/amacına” dönük “kuşkular/kaygılar...”
MADALYONUN İKİ YÜZÜ
HDP’ye göre durum şöyle:
“30 sivil Cizre’daki bir bodrum katına sığınmış. Aralarında ağır yaralılar var. (Hepsinin yaralı olduğu iddiaları dile getirilmekte.)Çok kez istendiği halde ambulanslar gelmiyor. Bodrum’da ölüler ve tedaviye alınmazlarsa ölebilecek ağır yaralılar var... Sığınılan binanın etrafı güvenlik güçlerinin zırhlı araçlarıyla çevrilmiş, ateş altındaki bina her an çökebilir, bodrum katındakilerin üzerine yıkılabilir...”
......................
Madalyonun diğer yüzünü ise “resmi açıklamalar” oluşturuyor.
Bu açıklamalar ise çok farklı bir fotoğraf ortaya koyuyor:
Bodrum katında kıstırılanlar arasında PKK’nın Cizre sorumlusu (başkan yardımcısı) Mehmet Tunç, Cizre sokaklarına bomba taşıyan Mamo kod adlı militan, Cizre’de para toplayan “örgütün kasası” olarak bilinen PKK’lı ve dağ kadrosundan Cizre (şehir savaşları!) için inen PKK’lılar bulunmakta. (Bir de Sırp kökenli keskin nişancıdan söz ediliyor.)
HDP milletvekili telefon ettiğinde yanında olan 3 kişisinin cep numarasını veriyor ama onlardan sadece birine ulaşmak mümkün oluyor.
O da “ambulansı göndermiyorsanız beni bir daha aramayın” diyor ve telefonu kapatıyor.
Ambulanslar ilk defasında verilen adrese ilerlerken içeriden ateş ediliyor.
Bir de roket atılınca ambulanslar ve onları koruyan güvenlik güçleri, güvenli bölgeye geri çekiliyor.
1 km ötede 24 saattir bekletilmekteler.
Bodrumdakilere “iş birliği yapalım, yaralıları getirin”önerisi yapılıyor.
HDP milletvekili Sarıyıldız “hepsi ağır yaralı kim kimi getirecek” cevabını veriyor.
“Kan hazırlamamız için, yaralıların kan guruplarını ve isimlerini verin”isteğine de yanıt gelmiyor.
Yaralılar iddia edildiği gibi “sivil halksa”neden kan grupları ve isimleri verilmiyor?
Kan gruplarını bilmeyenler olabilir, ama hepsi de mi bilmiyor?
Adları neden saklanıyor?
Hem ambulans isteniyor, hem ambulansa ateş ediyorlar, hem de “etrafımızı saran zırhlı araçlar ve güvenlik güçleri çekilsin” talebi...
Anlamı ve izahı yok.
İçerideki“kafa adamları”kaçırmak mı istiyorlar?’
........................
Gerçek herhalde çok geçmeden anlaşılır. Dileğimiz şudur:
Eğer gerçekten içeride siviller varsa -ki muhtemelen içerideki PKK’lılar tarafından canlı kalkan olarak kullanılmak üzere rehin alınmış olabilirler- onlar zarar görmeden, operasyon kısa sürede tamamlansın. Adları ve görevleri bile açıklanan içerideki teröristler kaçma fırsatı bulamadan yakalansınlar.
İçerideki silahlı PKK’lılar, ele başları teşhir edilerek, onların günahsız sivilleri canlı kalkan niyetine kullandıkları kanıtlanmalıdır. Ancak böylece Dünya kamuoyuna olayı bir “simge” yapmak tezgahı boşlukta bırakılabilir.