Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir laf vardır: “Türk gibi başla, Alman gibi sonuçlandır.”
Gerçekten “çok iyi başlarız” ama “sonuca ilerlerken arıza çıkarmakta da mahirizdir.”
..............................
“Kürt sorununa çözüm süreci” de iyi başladı.
İlk adım hızlı atıldı.
Murat Karayılan’ın Kandil’de yaptığı “8 Mayıs’tan itibaren dağlardaki PKK’lıların Kuzey Irak’a çekilmeye başlayacakları” yolundaki açıklama bir “temel atma töreni” manifestosudur.
Bu “tarihi” denebilecek “Kandil Bildirimi” için “arızalar çıkmadan sonuna varılması” dileğimi kayda geçirerek ilk izlenimlerim şöyle:
1- Çekilmenin Başbakan Erdoğan’ın ön koşul olarak dayattığı gibi “silahlar bırakılarak” yani “silahsız” mı, yoksa “silahları birlikte götürerek mi olacağı” sorusu henüz cevaplanmış değil.
En azından şu satırların yazıldığı dakikalara kadar belirsizlik sürüyordu.
CHP tarafından yapılan “PKK’nın silahları teslim edeceğini beyan etmesi vazgeçilmez bir şarttır” açıklamasına dikkat!
2- Tüm Kürt isyanları arasında ilk kez “silahla bastırmak” olmaksızın hareketsizliğe geçiliyor.
Ancak...
Burada “askere haksızlık edildiğini” belirtmeliyim.
“Asker yapamadı, siyasetçi yapıyor” söylemi, gerçek ve insaf dışıdır.
Bugüne kadar çatışmalarda 30 bin PKK’lı öldürülmüş.
Dağlardaki ve Kandil’deki PKK’lı sayısı 5 bin dolaylarında olduğuna göre -yaralı PKK’lıları ve teslim olanları saymasak bile- demek ki, asker 6 kez PKK’yı sıfırlamış.
Asker görevini yapmış ama siyaset gerekli demokratik açılımları hayata geçiremediği için dağa çıkış sürmüştür.
Öldürülenin yerine yenisi PKK’ya katılmış.
Bakın Karayılan sınır dışına çekilecek olan PKK’ya nasıl da güzellemeler sıraladı.
Bugünlere gelinmesinde ödenen bedellere göndermeler yaptı.
Askerin hakkını kimse esirgemesin.
3- PKK geldiği yollardan çekilecek.
Peki...
Çekilmenin “tam” olduğu nasıl anlaşılacak?
Yerleri -teorik olarak- bilinmiyordu herhalde.
Yoksa...
Güvenlik güçleri o yerleri basmış ve hedefindekileri etkisiz hale getirmiş olurdu.
Dağlarda kimse kalmayınca Kandil’den emir komutayla “gruplar halinde ve disiplinli” çekilmek gibi bir duruma gerek de olmazdı zaten.
Demek ki bütün PKK’lıların çekilip çekilmediği süreç sonunda bile bilinemeyecek.
Tabii bunun yöntemleri için bilmediğimiz bir anlaşma varsa, o ayrı!
4- PKK’lıların çekilirken geri taşıyamayacakları uçaksavar gibi ağır silahlar ne olacak?
Dahası...
PKK’nın mayınladığı arazilerin durumu da meçhul.
PKK bu mayınların yerlerini gösteren haritaları devlete verecek mi?
5- Murat Karayılan’ın açıklamalarında “Kürt sorununu uluslararası zemine kaydırmak çabası” hissediliyor.
“Konuyla ilgili ABD, AB ve Rusya da devrede olmalı” mesajı bunun bir kanıtı.
Ayrıca Ortadoğu’da “4 parçalı Kürt halklarından” söz etmesi ve “hepsinin katılımıyla bir konferans istemesi” de bu “uluslararası zemin” algılamasını üretiyor.
6- Sorunu uluslararası platforma kaydırma çabasının bir diğer göstergesi de “barış ve özgürlük konferanslarının” Amed’de (Diyarbakır ve yöresini kapsayan alan), Hewler’de (Kuzey Irak) ve Avrupa’da toplanması için Karayılan’ın yaptığı çağrıdır.
Bu bağlamda “çekilme sürecinin bağımsız heyetler gözleminde olması” gibi bir istemin içeriği de net değil. Bağımsız heyetlerin uluslararası olması mı hedeflenmiş?
7- PKK’nın silah bırakması ve tümüyle siyasi faaliyete geçiş yapılması için “Anayasa değişikliği” talebinin somut kalıplara dökülmediğini görüyoruz.
Ancak...
Valilik tabelalarındaki “TC”leri kaldıran birkaç uygulamaya bile tepki dalgaları sonucu atılan geri adım anayasa aşamasının çok da kolay olmayacağına işarettir. (Olumlu adımların estireceği yeni rüzgârlar, zamanın ruhuna da katkı yapar, o nedenle karamsar değilim. Yeter ki ölçü makulü aşmasın.)
8- Karayılan PKK’nın -kalıcı- silah bırakması için “köy koruculuğunun bitmesini, özel timlerin kaldırılmasını” da istiyor.
Her ikisi de PKK’yla mücadele için oluşturulmuş güçlerdir.
PKK devre dışı kalırsa onlara da gerek kalmayacağı açıktır. Ama...
Köy koruculuğu ve özel timlerin kalkma takvimi PKK’nın silah bırakma tarihi ile örtüşmelidir.
...............................
Hadisenin Meclis onayı ile anayasal ve yasalar karşısındaki konumuna girmiyorum.
Süreç çok zor ama inanırsak, kararlı olursak, başladığımız kadar heyecanlı devam edersek ve ortak akıl çizgisinde kalırsak, sonuca neden varılmasın?