Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “sürpriz” görüşmeleri yankılar yaptı.
Başkentin kulislerinden edindiğim izlenimlere göre, “davet” Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelmiş.
“Doğrulaya-bilmiş” değilim.
Çeşitli konular arasında “parti içindeki ters seslerin de konuşulmuş olabilme” ihtimali yüksek.
Yani...
“Önce Bülent Arınç’ın, ardından Hüseyin Çelik’in AK Parti yerleşik düzenini sarsan söylemleri...”
İkisi de AK Parti’nin kuruluşundan itibaren önemli görevler yüklenmiş, partide kökleri olan isimler.
“Onlara başka katılımların da olduğu ve Ankara/Hamamönü’nde bürolar kiralandığı” başkent kulislerinde konuşulmakta.
Parti içinde bir muhalefet dalgasının -henüz- “yükseldiği” değil ama parça tesirli bir çekirdeğin oluştuğu algıları var.
Bunlar -nispeten- göğüslenebilir.
Ancak...
Ağır top Abdullah Gül de konuşursa, olayın rengi değişebilir.
Gül’ün ağırlığı var.
Belki öyle, belki değil, yorumlara göre, 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Beştepe’ye davet edilmesi bu -olası- tırmanışı önlemek amaçlı.
Bülent Arınç’ın dün akşam evine 11’inci Cumhurbaşkanı Gül’ü, Hüseyin Çelik’i, Sadullah Ergin’i ve aynı doğrultudaki bazı AK Partilileri yemeğe çağırmış olması bir büyük resim olarak değerlendirilmeli.
DEMİREL’DEN ERDOĞAN’A
HENÜZ ne Beştepe’den ne de Abdullah Gül cenahından bir açıklama var. (Şu satırların yazıldığı saatlere kadar.)
O nedenle yorumlar inşa etmek istemiyorum.
Sadece iki özel anıyı yansıtmakta fayda var.
1- Merhum Süleyman Demirel’e “Siyasal yaşamınızın en büyük hatası nedir” diye sormuştum.
Tereddütsüz cevap vermişti:
“Bir grup arkadaşımın kopmasını önlemek için yeterince gayret göstermedim. Halbuki önleyebilirdim. O hadiseden sonra başında bulunduğum partiler bir daha tek başına iktidar olamadı.” (AP’den kopan çoğu partinin kurucusu olan ve DP’yi kuranlardan söz ediyordu.)
2- AK Parti tek başına iktidar olmuştu.
Gazetelerde Süleyman Demirel’in, AK Parti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “çok önemli” kaydıyla şu uyarısı (mealen) yayımlanmıştı:
“Büyük parti grubunu bir arada tutmak zordur. Buna itina etmelisiniz. (Özen göstermelisiniz.)”
........................
Anayasal konum tarifi “tarafsızlık” olsa bile “real politik” gereği genel izlenimi yansıtalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ iktidar partisinin bir tespit yaparsak “fiili başkanı” gibi algılanıyor.
Beştepe’deki davet, vazoda çatlaklar görülmeye başlandıysa bile kırıklara dönüşmesini önlemeye dönük olabilir.
........................
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 11’inci Cumhurbaşkanı ve eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le “dış politikadaki alacakaranlığı” da istişare ettiğini düşünüyorum.
Sınırlarda ağır bulutlar kümelenirken hem bunları değerlendirmek hem de içeride bütünlüğü sürdürmek zamanın ruhu gereğidir.