Yeni akım filozoflar arasında çok farklı bir yeri olan Bernard Henri - Levy, çağımız insanları için "diyet cola tipi" tanımını yapıyor.
"Hem colanın şeker tadı olsun, hem şişmanlatmasın.
Hem tereyağı, peynir yiyelim, ama yağı alınmış light cinsinden olsun, kilo almayalım."
Böylece "diyet cola" davranış biçimlerinden oluşan bir toplum ve siyaset, yaşadığımız yıllara damgasını vurmakta.
Tarihin sonu
1994 bankalar krizinden sonra, devlet tarafından mevduata tam garanti vermek de "diyet cola" içmek gibiydi.
İç ama şişmanlama riski olmasın.
Bankaya paranı koy "eennn yüksek faizi" al ama banka batsa bile paran batmasın... Hatta bankalara "eş, dost, arkadaş toplanıp büyük miktarlarla grup mevduat yap, kayıt dışı yüksek faizi cebine koy, ama, o bankalar, denizin suyu tükenip batınca, devlet garantisi.
Neredeyse 10 yıl bu böyle sürdü.
Banka batıranın parasını vergileriyle toplum ödedi. Banka batma sürecine yıllar boyu göz yuman devlet görevlilerinin ağır ya da kasıtlı ihmallerinin cezasını da gene halk çekti.
İddia - itiraf - kanıt
Ancak...
İddialar, suçlamalar gerçekse artık durum farklı...
Eğer, binlerce, on binlerce insanımız, diyet cola kafasıyla para yatırdıkları bankada, hesaplarının varlığını kanıtlayamıyorsa, kayıtları gerçekten silinmişse ne olacak?
Devletin garantisi sürüyor, ama, on binlerce varlığı kanıtlanmayan mevduat iddiasına para ödenebilir mi?
Bunda mevduat sahibinin günahı ne?
Peki... Batan bankayla yaşamı boyunca hiç ilişkisi olmamış, kapısından bile geçmemiş, vergi ödeyen yurttaşın mı günah?
Batan banka için bir dizi iddialarda bulunan Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, kendi ağır ihmali ve "yoksa kasıtlı mı" kuşkuları veren vahim ihmali nedeniyle kendisi için de suç iddialarında ve duyurumlarında bulunuyor mu?
Kayıtlarının silindiği iddiasında bulunan ve devlet garantisinden yararlanamayan mudiler bankaları denetlemekle görevli olan kurum aleyhine binlerce, on binlerce tazminat ve ceza davası açarlarsa bir çözüm mü?
Bu davalar için dayanacakları kanıt gene BDDK'nın suç duyuruları. O suç duyuruları bu kurumun bir bakıma ağır ihmallerinin "itirafı" olmuyor mu?
Mevduatlarını geri alamasalar da hınçlarını almış olurlar.
Ayrıca bütün laçka bürokrasiye ibret dersi olur. (Olur mu?)
MS sendromu
Diyet içeceklerin içlerinde - genellikle - "aspartan" denen yapay tatlandırıcılar bulunur.
Diyet colalarda da var mı bilmiyorum.
Ancak...
Aspartan için son zamanlarda dehşet verici iddialar var.
Aspartan maddesi zaman içinde, sinir uçlarında birikerek çağın kötü hastalığı olan "MS"ye (multiple scelorosis) neden olabiliyormuş.
Yani...
Tüm fiziki, akli denge sapmaları... El ayak tutmazlıkları... Önlenemez erime süreci. Kanserden çok daha tehlikeli...
Yoksa, rekora gitmekte olan batık bankalarla bankacılık sistemi, diyet cola mevduat anlayışı nedeniyle "MS" sürecinde mi?
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025