Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosu’nun evinde bir davet çıkışıydı.
O da artık görünmezler arasına giren Doğan Gönül, işaretler yaparak benim kullanmakta olduğum otomobili durdurdu.
Kendi otomobilinin penceresini açarken ben de penceremi açıyordum.
Seslendi:
"Güneri bugünlerde Londra’ya gidecek misin?"
"Hayır, ama bir isteğin mi var Doğan Abi?" diye cevap verdim.
O da "Gideceksin. Üstelik Burberry mağazasına da gideceksin" dedi. Ardından ekledi:
"Eğer arabanın kapısının altından sarkan ve yerde sürünmekte olan pardösü kuşağını içeri almazsan Burberry’ye uğramak zorundasın."
Bir kahkaha attı.
Arabası yoluna devam etti.
Ben de o zamanlar paraya kıyarak aldığım ve pek sevdiğim Burberry pardösümün ucu çamurlanmış kuşağını otomobilin içine çekerken "ilginç ve hoş adam" diye düşünüyordum.
Senli konuşuyorduk, ama tanışmamız henüz yeniydi.

Gene o yıllarda, Sevgi ve Doğan Gönül’ün evlerinde akşam yemeğine davet edildik.
Sanıyorum bir gazeteci arkadaşımız ve eşi de vardı.
Gönüller o sırada Çırağan’ın arkasındaki sırtlarda Alaton ve Garih’in yaptıkları şahane manzaralı bir apartmanda oturuyorlardı.
Birkaç nezaket cümlesi... Birkaç kırıntı siyaset konuşması...
Durgunluk.
Sonra Doğan Abi sözü aldı.
"Biliyor musun Güneri ben gazete okumam. Şöyle bir bakarım.
Bugün sizler geleceksiniz diye ders çalıştım.
Öğleden sonra oturdum, ikinizin de gazetelerini baştan sona okudum.
Belki söz gazetelerinizden açılır diye böylece tedbir aldım" dedi.
Bunu söylerken muzip ve sevimlice gülümsüyordu.
Ancak... Bu zorunlu gazete okuma seansının onu hayli bunalttığı da belliydi.
İtirafını tamamladıktan sonra bir "ohh yahu" çekti.
Tatlı tatlı güldü.
Sanki bir rüzgar esmişti. Odadaki ağır havayı önüne katmış götürmüştü.
Gazetelerden, gazetecilikten o gece hiç konuşmadık.
Bol bol güldük.
Çok zarif ev sahipliği yaptılar.
Doğan Gönül sahiden gazete okumuyor muydu... Yoksa bizim çalıştığımız gazeteleri mi almıyordu? Bunu söylemek nezaketini mi göstermişti?
Cevabından hala emin değilim.
Ama... Diğer pek çok konuda felsefesi, derin görüşleri vardı.
Bunları mizahın ambalajında sunuyordu.
Müthiş bir iletişim uzmanıydı.
33 yıldır tanırım... Onu sevmeyen birine rastlamadım.

Birer birer eksiliyorlar... Eski dostlar, eski dostlar.
Doğan Abi tam "dost" kelimesinin insan suretiydi.
Pozitif elektriği girdiği yerde hissedilirdi.
Şık, yakışıklı, zarif, hatırşinas insandı.
Tatile çıkmadan önce hastanedeki odasında görmüştüm onu...
Istırabını giderecek ağır ilaçların etkisi altındaydı.
Kendi parmak uçlarımı öptüm, sonra elimi uzatıp o parmak uçlarını yanağına değdirdim.
Böylece vedalaştık.
Bugün cenazesi kaldırılıyor.
Orada olamayacağım.
Geçen yıl kaybettiğimiz Metin Toker’in birinci ölüm yıldönümünde Ankara’dayız.
İkisi de dolu dolu yaşadılar.
İkisi de insanca ve adam gibi adam olarak yaşadılar.
Nur içinde yatsınlar.