HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın “dokunulmaz-lıklarının kaldırılması” gündemde.
Hukukçu şapkamı giyiyorum, “Herkes kanun önünde eşittir. Suçsuz ceza ve cezasız suç olmaz” ilkesini düşünüyorum.
Ancak...
“Gerçekten bir suç işlenmiş mi ve eğer öyleyse bunun kararını verecek merci mahkemedir.”
Milletvekilleri “dokunulmazlık” zırhı içinde oldukları için mahkemelerde yargılanmaları yolu “şartlı” kapalıdır.
O şart ise TBMM Genel Kurulu’nun karar vermesidir.
Fezleke yazılır. Önce Adalet Bakanlığı’na gönderilir.
Adalet Bakanlığı bu fezlekeyi Meclis Başkanı’na sunar.
Meclis iç tüzüğü hükümleri işler.
Ve...
Oylama için Genel Kurul’a iner.
Milletvekili ancak bu aşamadan sonra yargılanır.
Süreç böyledir.
YA DİĞER EŞİTLİK
YANİ...
“Dokunulmazlık” var diye kimse “suç işleme ve cezadan gayri olmak özgürlüğüne” sahip değildir.
Peki...
Madem...
“Kanun önünde herkes eşittir” ilkesi var ve bunun adı “hukukun (kanunun) objektifliğidir.” O halde Meclis’te bekleyen çok sayıda “dokunulmazlığın kaldırılması” fezlekesi de Genel Kurul’a inmeli ve oylanmalıdır. Öyle değil mi?
O fezlekeler içinde “yüz kızartıcı suç” iddiaları da var.
Demirtaş ve Yüksekdağ “cımbızlanarak” dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclis’te oylanırlarsa, “hukukun (kanunun) objektifliği” yani “kanun önünde herkesin eşitliği” temel ilkesi nerede kalır?
Eğer “cımbızlama” yapılırsa “Kanun önünde herkes eşittir ama -bazıları daha fazla eşittir-” gibi bir “çarpıklık” ortaya çıkmaz mı?
Bu soruma bir “saplama” yapayım.
Anayasa’da olmayan “özerk bölge ilanı” gibi açıklamaları kesinlikle onaylamıyorum.
Ne var ki...
Burada bir ayrıntıya da işaret etmekte fayda var.
“Fikir ve ifade özgürlüğü” ilkesi ışığında “teorik olarak” her fikir dile getirilebilir, tartışmaya açılabilir.
Ama...
Eğer bu tür açıklamalar, “Güneydoğu’da fiili özerklik ilanları, PKK teröristlerinin hendek siyaseti diye adlandırılan silahlı eylemlerini” savunmak amaçlı olmamalıdır.
Öyleyse bile...
Gene de 2 ya da daha fazla HDP milletvekili için “cımbızlama” yapmaya gerekçe teşkil etmez.
HER DOKUNULMAZLIK
O halde gene “kanun önünde eşitlik” temel ilkesine dönüyoruz.
CHP’nin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından dile getirilen şu önerisi akla yakın geliyor:
“Kürsü masuniyeti” yani “milletvekillerinin Meclis kürsüsündeki söylemleri” dışında bütün suç iddialarına mesnet (dayanak oluşturan) olan durumları için “dokunulmazlık” zırhı kaldırılmalıdır.
Yani...
Sadece HDP’liler değil, Meclis’teki tüm “dokunulmazlığı kaldırma” fezlekeleri de Genel Kurul’da oylanmalı görüşü dikkate alınmalı.
.......................
Konunun bir de “siyasi” boyutu var.
Acaba...
HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargı yolunun açılması Türkiye’nin yararına mı?
İç istikrarına...
Kürt sorununun dağ ve düzdeki silahlı terör örgütlerinden koparılarak, TBMM çatısında siyaset zeminine çekilmesi stratejisine...
Uygun mu?
Demirtaş ve Yüksekdağ’ın da hukukun diğer temeli olan “hakkın suistimali” ilkesi ışığında kendilerini sorgulamaları gerektiğini vurgulayarak noktayı koyuyorum.