Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

ÖDÜLLÜ “Dondurmam Gaymak”ın yönetmeni Yüksel Aksu’nun “Entelköy Efeköy’e Karşı” filmi gösterimde.
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ve eski bakan Yüksel Yalova’nın da oynadığı filmin konusu şöyle:
Çevreci güzel Alman kızını oynayan Ayşe Bosse ve bir grup “entel” Türkiye’nin güney sahillerinde terk edilmiş bir köyü ve civarındaki toprakları satın alırlar.
Kentin stresinden uzaklaşarak doğa içinde doğal bir yaşamı seçerler.
Organik tarım yapmaktalar.
Bitişikteki Efeköy’ün ilaçlı, hormonlu, kimyasal gübreli ürünlerinin 3-5 katı fiyatla satmaktalar.
Terk edilmiş köyün yıkık ve harap evlerini onarıp turistlere kiraya verirler.
Bitişikteki Efeköy’ün, dayak yiyen eşeklerini de satın alırlar.
“Barbarlıktan kurtarılan(!)” eşekleri bakımlı hale getirirler, yakındaki tarihi kalıntılara turistleri eşek sırtında taşırlar.
Organik tarım yapılan tarlalarında Avrupalı turistler doğayla iç içe yaşamak için gönüllü çalışmaktalar.
Üstüne Entelköy ortak sandığına saat başı ücret ödemekteler.
Fakat...
Efeköy için iyi Entelköy için kötü bir haber gelir.
Devletin bir kurumu, Efeköy ve yöresinde var olduğu saptanan zengin kömür yataklarını işletecektir, orada bir termiksantral kurulacaktır.
Efeköylüler hem topraklarını istimlak bedeli karşılığında devlete satarak ceplerine para koymuş olacaklar.
Hem de ocaklarda sigorta primli iş kapıları açılacaktır.
Entelköylüler ise öfkelidir...
Termik santralin kirleteceği, asit püskürteceği tarlalarda nasıl organik tarım yapılır?
Eylemler yapar, Bulutsuzluk Özlemi ile protesto konserleri düzenlerler...
Sonunda Avrupa’dan Alman Yeşiller Partisi Başkanı Claudia Roth ile Türk hükümetinin bir bakanı (Yüksel Yalova) gelir ve Entelköylülere “başarı şilti” verirler.
Bakan da müjdeyi açıklar:
“Hükümetimiz bu başarılarınızı örnek olarak görmüş ve burada kömür çıkarmaktan, termik santral kurmaktan vazgeçmiştir.”
Efeköy’ün muhtarıyla (Şahin Irmak) Entelköylü Ayşe Bosse nikâhlanır.
Efeköylüler de Entelköylülerin yaptıklarını aynen uygulamaya, organik tarıma geçmeye, çok çalışmaya karar verir.
Mutlu sonla noktalanan bu öyküyü iki nedenle yansıttım:
1- Hopa’da sırf HES (hidro elektrik santral) kurulmasını protesto ettikleri için gençlerin hapse atıldıkları Türkiye’de yaşadığımızı hatırlamamızda fayda var.
Ayrıca bu gençlerin bazıları halkevi mensubu oldukları için cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana gençliği kültür ışıklarıyla besleyen halkevlerinin kapanması da bürokratik sürece alınmış.
Entelköy kimseyi gaza getirmesin.
2- Yukarıdaki birinci nedeni anlatan satırlarımdan sonra beni “naif” bulacaksınız ama gene de önerimi dile getireyim:
“Bu film devlet tarafından alınarak öncelikle TRT kanallarında gösterilmeli, sonra da tüm Türkiye kırsalında tarım kesimine izlettirilmeli.”
“Bas ilacı, yükle gübreyi, yor toprağı, geç kahvede okey oyna” dönemi kapanmakta.
Türkiye’de ve dünyada “organik/biyolojik tarım” taçlanıyor.

Haberin Devamı

Entelköy Hopa’da olsaydı

BENİ HAPSEDİN SAYIN YARGIÇ
NEDİM Şener kendisine gösterilen ilgi ve saygının adamı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Kitabında yer alan “Hrant Dink-Ergenekon ilişkileri” şemasının yargı prosesine resmen girmesini sağlamak için “mahkûmiyet kararı” istedi.
Böylece yargı sürecinde dikkate alınmadığını düşündüğü bu şemanın incelenmesi yolunu açmak oldu hedefi.
“Para cezası” verilecekse, bunu ödemeyip “hapiste yatmak” kararlılığını da vurguladı.
Yani...
“Ben” değil “adalet...”
Hapishanede çekilmiş fotoğrafında zayıfladığı görülüyor.
Karakteri ise değil zayıflamak çelikleşmiş.
Nedim beraat etti.
Dimdik durarak beraat bu...