WASHINGTON‘un kalp sesi denebilecek birinden -ki ben bu yazıda onu “bir bilen” diye anacağım- ilginç şeyler dinledim.
Görünüşle örtüşmeyen “derin” şeyler bunlar.
Satırbaşlarıyla yansıtıyorum:
- Amerikan yönetimi, Başbakan Erdoğan’a son 10 yılda hiç olmadığı kadar yakınlık duyuyor.
- Amerikan dış politikasının doruklarında Erdoğan için “en güvenilen lider” değerlendirmesi yapılmakta.
- Erdoğan’ın, İsrail politikasına doğrudan destek elbette verilmiyor. Musevilerin Amerika’daki gücü ve özellikle son yıllarda Obama’nın etrafını kuşatmış oldukları dikkate alınırsa zaten açıktan destek mümkün değil.
Ancak... “Erdoğan’ın İsrail’e karşı çıkışları onları için için memnun etmiyor da” diyemem.
İsrail yönetiminin ABD’ye diklenmesi karşısında Erdoğan’ın tavırları Washington’dakilerin “yüreklerine su serpiyor.”
Başbakan Erdoğan akıllı oynuyor.
Füze kalkanına Malatya’da üs vermiş olması ABD için büyük stratejik önem taşıyor.
Üstelik, kalkanın İsrail’i de korumaya alması nedeniyle, Washington’dakilerin, Musevi lobisindekilere karşı elleri kuvvetleniyor.
“Bir ayağı Malatya’da olan füze kalkanı, İsrail’i de koruyor. Türkiye’ye bu pencereden de bakın” diyebiliyorlar.
- Başbakan Erdoğan’ın, Suriye’deki Esad rejimine karşı kreşendo tırmanan sertleşmesi de Washington’dan “alkış alıyor.”
Daha yakın zamanlara kadar kardeş gibi görüntüler verdiği Esad’ı Erdoğan’ın şimdilerde köşeye sıkıştırmak politikası, Washington-Ankara çizgisindeki bazı kopuklukları onardı.
Doğrusu, bu kadarı beklenmiyordu.
.........................
NYT’de (New York Times gazetesi) dün yayımlanan haber analizini, yukarıdaki “bir bilen gözlemlerinin” ışığında okumakta fayda var.
NYT “Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye yaptırım açıklayacağını” iddia ediyor ve Suriye sınırında askeri tatbikatla “Şam üzerindeki baskıyı arttıracak” diye yazıyor.
NYT’nin bu haber analizinden işte bazı satırlar:
‘Suriye’deki gelişmeler konusunda Türkiye bir “joker” kart olmaya devam ediyor.
Bir zamanlar en yakın müttefiklerinden olan Esad’ın kendisini ve diğer Türk yetkililerini yanıltmalarından sonra Recep Tayyip Erdoğan “artık Suriye Cumhurbaşkanı’yla iletişim kurmayacağım” dedi.
Türk yetkilileri de “yakında, bu hafta Suriye’ye karşı yaptırımlar getireceklerinin” işaretini verdiler.
Böylece Suriye’nin ekonomik zorlukları daha da derinleşecek.
.........................
Obama yönetiminin bir yetkilisi Türkiye için “şimdi gerçekten tokmakla vuruyorlar. Birdenbire çok hızlı harekete geçiyorlar” dedi.‘
.........................
Şimdi “lego” parçaları yerlerine oturuyor.
ANKARA’DAN KIL KAPANLAR
YUKARIDAKİ yazının başında belirttiğim Washington’un kalp sesi gibi algılanabilecek “bir bilen”, Başbakan Erdoğan’dan “rahatsız olanlara” da işaret etti:
Erdoğan, Arap halkları tarafından çok seviliyor.
Ama...
Onun “İslam âleminin yeni liderine” dönüşme süreci duygusal tepkileri -kıskançlık da diyebiliriz- aktive etti.
Ayrıca...
Demokrasiyi vurgulamakta oluşu Arap krallıklarında ve şeyhliklerinde tedirginliğe neden olmakta.
Arap halklarına “Demokrat laik olabilirsiniz” diye seslenişine tepkilerini açıkça söyleyenler bile var.
Bunlar nispeten daha az önemli...
Ancak...
Suriye’ye baskı İran’dan ses getirdi. İşte bunun altı çizilmeli.
İran Başbakan’ı Ahmedinecad Ankara’yı “semitist (Musevi çizgisinde)” olmakla suçladı.
Bir yanda İsrail ve küresel Musevi lobisi tarafından “antisemitist (Yahudi karşıtı)” diye suçlanmak, öte yandan Ahmedinecad’dan “semitist” etiketi...
Bu kafa karışıklığı bir yana “Tahran’ın Ankara’ya karşı tavır koyması” önemlidir.
“PKK’dan tutun enerji ithaline” kadar bir dizi sorun yığınını Türkiye “Made in İran” damgasıyla karşısında bulabilir. YUKARIDAKİ yazının başında belirttiğim Washington’un kalp sesi gibi algılanabilecek “bir bilen”, Başbakan Erdoğan’dan “rahatsız olanlara” da işaret etti:
Erdoğan, Arap halkları tarafından çok seviliyor.
Ama...
Onun “İslam âleminin yeni liderine” dönüşme süreci duygusal tepkileri -kıskançlık da diyebiliriz- aktive etti.
Ayrıca...
Demokrasiyi vurgulamakta oluşu Arap krallıklarında ve şeyhliklerinde tedirginliğe neden olmakta.
Arap halklarına “Demokrat laik olabilirsiniz” diye seslenişine tepkilerini açıkça söyleyenler bile var.
Bunlar nispeten daha az önemli...
Ancak...
Suriye’ye baskı İran’dan ses getirdi. İşte bunun altı çizilmeli.
İran Başbakan’ı Ahmedinecad Ankara’yı “semitist (Musevi çizgisinde)” olmakla suçladı.
Bir yanda İsrail ve küresel Musevi lobisi tarafından “antisemitist (Yahudi karşıtı)” diye suçlanmak, öte yandan Ahmedinecad’dan “semitist” etiketi...
Bu kafa karışıklığı bir yana “Tahran’ın Ankara’ya karşı tavır koyması” önemlidir.
“PKK’dan tutun enerji ithaline” kadar bir dizi sorun yığınını Türkiye “Made in İran” damgasıyla karşısında bulabilir.
AK PARTİ HIRS YAPSIN
BAŞBAKAN Erdoğan sahillerde seçim kaybetmeye karşı -yeni söylemle- “hırs yaptı...”
Seçim yitirilen İzmir gene de “yatırım” odağı oldu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yatırım katarlarının lokomotifleri.
Hedef...
“Bir sonraki seçim...”
Ne olur, bunu ileride sandıklar gösterecek.
Zaman zaman kafamdan “AK Parti, İzmir gibi bir de Nişantaşı’nı hırs yapsa keşke” dileği geçiyor.
Çünkü...
Nişantaşı trafiği artık “çıldırtıyor...”
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kendi bölgesi içindeki Nişantaşı’na tüm güzellikleri taşıdı.
Nişantaşı İstanbul’un “tek taş pırlantası” olarak onun döneminde temizlendi, parlatıldı, tarihi kontürüne yerleştirildi.
Ama...
İlçe Belediye Başkanı olarak trafik sorununda Sarıgül’ün elleri bağlı.
Binaları istimlak edip yol ve yeraltı geçidi açamaz, trafik akışını yönlendiremez. Bütün bunlar için devlet gücü ve Büyükşehir Belediyesi’nin gücü gerek.
Nişantaşı, özellikle caddenin doğusunda kalan mahalleler trafik tarafından “esir alınmış bölgeler.”
Nefes borusuna oturmuş tıkaç gibi bu trafik düğümlü.
Barbaros Bulvarı’ndan ve Mecidiyeköy’den akan araç seli Ihlamur’dan yukarı doğru Nişantaşı karakola kadar adeta enfarktüs bölgesi... Daralıyor ve tıkanıyor.
Acil hallerde ne ambulans geçebilir ne itfaiye...
AK Parti “hırs yapıp Nişantaşı’ndaki bu soruna ciddi olarak el atarsa ve çözerse yerel seçimi alır” diyemem ama genel seçimlerde iddialı olabilir.
Oylarını arttıramasa bile “her kesimin, her yörenin iktidarı” değil mi?
Bknz... Seçim gecesi Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşması.