Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fert başına milli gelirin 6 bin dolardan yukarı tırmanışıyla darbe olasılığı azalıyor. Prof. Jess Benhabib, demokrasi ile ekonomi arasındaki ilişkiyi yansıtan bu "ters orantı"ya askeri darbelerin yapıldığı bütün ülkeleri inceleyerek ulaşmış............................28 Şubat'ın yıldönümü bağlamında Türkiye, "postmodern darbe"yi tartıştı.Türkiye'nin 5 bin dolara varan milli geliri ile Başbakan Erdoğan'ın "10 bin dolar hedefi" arasında oluşan dik açı alanında konunun grafiğini çizelim..............................Önce... Türkiye'de ihtilaller ve darbeler tarihi...27 Mayıs ihtilaline çanak tutan psikolojik ortamda ekonomik çöküntü ve kemer sıkma vardır.1957'de ekonomi iyice çıkmaza girmişti.Köklü bir program yapıldı. Kemerler öyle sıkıldı ki, halk fena halde bunaldı.TL değerini büyük ölçüde yitirmişti.Zamlar art arda sel suları gibi geliyordu ama gelirler artmıyordu.Toplum barut fıçısına dönmüştü.Ve işte o sosyal psikoloji, iktidara karşı patlamalar yaptırırken dönemin yönetimi de kaşlarını çatmıştı. Sertleşmişti. Yüksek tansiyonla uçuşan kıvılcımlar çatışmalara dönüşüyordu.Asker, işte o ortamda müdahale etti. Ekonomi dibe vurduğu zaman değil... Dibe vurduktan sonra kemer sıkma önlemleriyle iyileşme sürecine girdiği fakat halkta tepkinin de "tavan" yaptığı zaman...........................12 Eylül 1980 ihtilali de aynı süreçten geçti.1978'de ekonomi, kelimenin tam anlamıyla çökmüştü.Bilinen hikâye... "Türkiye 70 cent'e muhtaçtı..."Araseçimleri AP kazandı. Süleyman Demirel başbakan oldu. Turgut Özal'ı ekonominin patronu yaptı. Türkiye ekonomisinde dönüm noktası olan 24 Ocak 1980 kararları alındı. Dolar karşısında TL %300 dolaylarında değer kaybetti.Ekonomiye, tüm sektörleri sımsıkı saran deli gömleği giydirildi. Ücretler donduruldu. Toplum, yanardağ gibi patlamak üzereydi.Yağ, şeker bile yoktu.Fert başına milli gelir yeniden yere yapışmıştı.Bu önlemlerle ekonomi başını kaldırıp tırmanışa geçerken 12 Eylül ihtilali geldi..........................Sadece oradaki 12 Mart 1971 askeri müdahalesi, "ekonomi-siyaset" ilişkisinin dışında bir parantezdir.O dönemde Türkiye ekonomisi, gerçekten iyi günlerini yaşamaktaydı.Döviz rezervi güvenilir düzeydeydi.Demirel, Türkiye'yi serbest döviz sistemine geçirmeyi bile planlamıştı.Türkiye'nin geleceği umut veriyordu. AB'den tam üyelik için davet alınıyordu.Ama Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının durduk yerde verdikleri muhtırayla hükümet devrildi. Türkiye en az 10 yılını yitirdi.Bu müdahalenin gerekçesi "reformlar" diye gösterilmişti ama işin aslı dönemin güçlü komutanı Faruk Gürler'in cumhurbaşkanı seçilmek tutkusuydu..Ancak... "Ekonomi-siyaset" ilişkisinde taban bulamayan 12 Mart muhtırası havada kaldı. Parlamentoyu kapatamadı. Siyasi partiler varlıklarını sürdürdüler.Faruk Gürler ise muhtıradaki komutan imzalarının ve namluların gölgesinde bile kendini cumhurbaşkanı seçtiremedi.AP ile CHP anlaştılar, emekli Oramiral ve Kontenjan Senatörü Fahri Korutürk'ü muhtıracılara rağmen cumhurbaşkanı seçtiler.Bu olay ve ötesindeki siyaset-asker ilişkileri, 15 duyarlı yıl boyunca başdanışmanlığı bilgelikle yapan Ali Baransel'in seçkin üslubuyla "Bıçak Sırtında" adlı kitapta anlatılıyor.Baransel'in satırlarından alınacak çok ders var...........................Sonuç:- Fert başına milli gelir düştükçe demokrasinin güvenliği azalır.- Askeri müdahaleler, ekonomi dibe vurduğu zaman değil, ekonomiyi kurtarma önlemleri sonuç almaya başladığı ama toplumda öfke dumanlarının hâlâ tüttüğü süreçte olur.- Fert başına 5 bin dolar milli geliri yakalamış olan Türkiye'de askeri darbe eşiğinden söz edilemez ama demokrasi kalitesinde çıtanın AB düzeyine yükselmesi için 10 bin dolar hedeftir...........................(*)Zaman gazetesi/01.03.06/1. sayfa. g.civaoglu@milliyet.com.tr New York Üniversitesi İktisat Profesörü Jess Benhabib'e göre "askeri darbe eşiği 6 bin dolar..."(*)