KÜRT sorununda birkaç kez “Tamil Kaplanları” dile getirildi.
Konuyu iyi bilen Ruşen Çakır da “PKK’nın sonu Tamil Kaplanları gibi olur mu” başlığıyla bu örneği köşesinde işlemişti.
Ama...
PKK’nın ikinci adamı konumundaki Murat Karayılan’ın da, Taraf Başyazarı Ahmet Altan’a yazdığı mektupta “Tamil”den bahsetmesi düşündürücüdür.
“Tamil olayı” şöyle özetlenebilir:
Tamil Eleam Kurtuluş Kaplanları veya “Tamil Kaplanları (TEKK)” Mayıs 1976’da kurulmuştu.
Sri Lanka’nın kuzey batısında bağımsız bir devlet kurmak için devlete karşı çok kanlı eylemlerle sonuca gitmeye çalıştı.
Hareket zaman içinde dünyadaki en uzun süreli bir iç savaşa dönüştü.
Tamil Kaplanları intihar eylemcilerinin giydikleri bombalı yeleği ilk uygulayan örgüttür.
ABD ve AB tarafından “terörist örgütler” listesine alınmıştır.
Hindistan’ın eski Başbakanı Rajiv Gandhi ve Sri Lanka Cumhurbaşkanı Ranasinghe Premadasa’yı Tamil Kaplanları’nın öldürdükleri kanısı paylaşılmakta.
Sri Lanka devlet güçleri 2006 yılında düğmeye bastı. Düşük yoğunluklu savaştan tüm boyutlarıyla savaşa geçti.
2009’a kadar 3 yıl içinde Tamil Kaplanları ve onlara yakın oldukları varsayılan 22 bin kişiyi öldürdü.
Öldürülenlerden biri de kurulduğu günden itibaren Tamil Kaplanları’nın başında olan Velupillai Prabhakaran da ölünce işin rengi değişti.
Tamil Kaplanları bitirildi, silindi.
Devletin dayattığı çerçevede barış geldi.
Bu süreçte devlet güçlerinin de 6 bin kaybı olmuştu.
.............................
MURAT Karayılan işte bu örneğe gönderme yapıyor.
Devletin üstün teknolojili güçleriyle fiili siyaset alanında da beyaz bir silme sürecini başlattığı izlenimlerini dile getiriyor.
Karayılan bir yandan “İran’ın Kandil operasyonunda tıkanınca siyasi iktidarın artık vazgeçtiğini gösteren” bazı sözlerine işaret etmekte ama öte yandan da “fakat Tamil gibi kesin bir sonuç olmasa da ezme hareketiyle minimize etmeyi önüne koymuş bulunuyor” demekte.
Daha ilginci “Tamil önderinin devlet güçleri tarafından öldürülmüş olmasıyla” paralel kurduğunu gösteren sözleri.
Karayılan “iktidar PKK liderlerine suikast için Amerika’dan insansız hava araçları almakta” kuşkusunu ortaya atmakta.
Siyasi iktidarın, asıl amacının barış değil “gizli görüşmelerde genel seçimlere ateşkesle gidilmesi” olduğunu iddia etmekte. İddiasının ayrıntıları şöyle:
2009 yerel seçimlerine çatışmasız girmek istedi; bunu sağladık. Sonra 12 Eylül referandumuna giderken de çatışmasız bir durum önemliydi; bu da sağlamdı. Belki bizim 12 Eylül’deki boykot tutumumuzu beğenmedi ama temel amaç eylemsizlikti; bu da oldu.
Seçimleri mutlak kazanmak için 12 Haziran öncesi kesinlikle ateşkes pozisyonunu sağlamaya dönük görüşme heyetini çok iyi kullandı; bu da sağlandı.
.............................
MURAT Karayılan’ın sıraladıkları “noter tasdikli” değil.
Elbette “gerçekliği” de “doğruluğu” da çok tartışma götürür.
Ayrıca kanla çözüm dayatmak eksenli şiddet eylemlerine, dokularına sinmiş kan kokulu tüm örgütlere ilke olarak karşıyım. PKK da bu kapsamdadır.
Hakların demokrasi zemininde aranması ve diyalogla çözüm üretilmesi gerektiğine inanıyorum.
Sadece Türkiye değil dünya için görüşüm budur.
Kürt sorununa böyle bakıyorum.
O nedenle devlet kurumlarıyla PKK temsilcilerinin Norveç’teki gizli görüşmelerine olumlu yaklaşmıştım.
O gizli görüşmelerin bir an önce yeniden başlatılması, akan kanın durması için çözüm üretilmesi ve bu arada PKK’nın gerilere hatta Kuzey Irak’a çekilmesi aklın yoludur diye düşünüyorum.
Ancak...
Bu gelişmeler için ciddi bir “güven” unsuru eksikliği apaçık ortada.
Gizli görüşmelerle ve İmralı’daki diyalogla masa üstünde bir yerlere varıldığında bunların havada kalması kuşku ve güvensizlik üretmiş.
.............................
YENİ esen rüzgârlar Kürt sorununa çözüm için yeni adreslere doğru esmekte.
Özellikle iktidara daha yakın gazete manşetlerinde ipuçları seziliyor.
Örneğin....
Yeni Şafak’ın manşetinde Kemal Burkay’ın yer alması...
Zaman da Kürtlerin PKK’ya karşı tepkisini manşete almıştı.
Akil adamlar, aydınlar, MÜSİAD’ın Diyarbakır başkanı gibi kurum liderleri ile Kemal Burkay ve aynı paralelde olan kanaat önderleriyle bir alternatif “muhatap adresi” oluşturmak son aylarda zaten konuşuluyordu.
Kürt halkıyla PKK ayrışmasını sağlamak ve mücadeleyi PKK’ya odaklanarak sürdürmek çizgisi hissediliyor.
Bu girişimin yeterince soluklu olabileceğinden kuşkuluyum.