Acaba öyle mi? Günah adresi bu mu?Unakıtan, Deniz Baykal'ın mal varlığı için AKP'li milletvekillerine -bilinen- konuşmayı yapmasaydı... Bu konuşma, AKP'ye daha yakın sayılan Yeni Şafak manşetinden yayımlanmasaydı... Deniz Baykal da Erdoğan'a mal varlığı için yüklenmeyecekti. Siyaset, böylesine kutuplaşarak buz kesmeyecekti.Yüzeysel bakışla bu yaklaşım doğru görünüyor.Ancak başka "doğrular" da var.........................Örneğin... Baykal'ın son grup toplantısında da söylediği gibi, Yeni Şafak manşeti bağlamında AKP doruklarından hiçbir açıklama yapılmayışı ilginçtir.Akşam saat 18.00'e kadar Baykal bir düzeltme, "bir üzüntü" açıklaması beklemiş. Bunların hiçbiri yapılmayınca o da Erdoğan'ı mal varlığını açıklamaya çağırmış. Zemberekler böyle boşanmış.Hadiseden çıkarılacak bir sonuç, "siyasette belirli inceliklerin korunması gereğidir..."Bakan Unakıtan'ın "Böyle bir şey söylemedim... Yanlış algılandı" söylemleri iyidir ama geç kalmıştır. "Çığ" dağlardan kopmuştur bir kez............................Bir diğer bakış açısı ise çağdaş, demokratik hukuk devletlerinde "neyin var, açıkla" çağrılarının olmayışıdır.Köklü demokrasilerde öyle bir hukuk dokusu vardır ki, bir cumhurbaşkanına, başbakana, siyaset liderine "Senin mal varlığın nedir?" dayatmaları, siyasetin üzerine değil çığ gibi düşmek, tam tersine "komik" sorudur.Çünkü...Bu bilgiler bir "sır" değildir.Yani... Türkiye hukuk devletinin demokrasi ve açıklık boyutlarını tam uygulayabilmiş olsaydı, böyle bir sorun yaşanmazdı ki...O halde ikinci sonuç... "Akılcı ve etkin yasal düzenlemelerle" sorunu çözmektir. Hukuk dokusunu oluşturmaktır.Ankara'dan bu çalışmaların yapıldığı haberleri geliyor.Önemli olan... Bu yasanın sağlıklı olması, tepki yasalarının duygusallık ve abartı izlerini taşımamasına özen gösterilmesidir. Siyaseti düzeyli, saygılı bir üslupla yapmaktır.Kimsenin kimseye "sanık" robot portresi çizercesine kelime saldırılarında bulunmaya hakkı yok..........................Ayrıca...Mal beyanı istenenlerle istenmeyenler arasında adeta "potansiyel suçlu" farklılığı oluşturuluyor.Neden sadece bazı kesimler?Buna karşılık telefon dinlemelerine rüşvet pazarlıkları takılanlar bile neden mal beyanı kapsamı dışında kalıyor?Taşlar bağlanıyor. Ya taştan korkmaları gerekenler?"Mal beyanının genelleştirilmesi, ekonomi için zararlı olabilir" kaygısı anlaşılmaz şey değil ama mali suçlar da tek taraflı işlenmez ki!.........................Yazının başına dönelim...Türkiye ekonomisi, makro göstergeleriyle iyi yerde. Satın alma gücü son 3 yılda neredeyse 5'te 1'e yakın oranda artmış. Enflasyon %10'un altına düşürülmüş. TL'de 6 sıfır atılmış. Vergi gelirleri, borç faizlerini bile karşılayamazken, bu oran %60'a düşmüş.Uluslararası değerlendirme kurumları, Türkiye ekonomisinin notunu yükseltmiş.Böyle nispeten sağlam zemin üzerinde olmak, zaten zorlu bir siyaset sürecine giren Türkiye'nin şansıydı.Dış politikada İran'ın nükleer silah bunalımı ve yaptırımlar kapımızda.Kerkük'ün Kürt yönetimine bırakılması için kilometre saati işliyor. Kıbrıs'ın kabuğuna tırnak atılmakta.Öcalan'ın bir Mandela haline getirilmesini amaçlayan kampanya sezilmekte.Ve Türkiye'yi germe potansiyeli olan "cumhurbaşkanı seçimi" sancıları da başladı.Olası erken seçim, ufukta bir görünüyor, bir kayboluyor.Böylesine duyarlı süreçte, kamuoyunun etik değerlere sahip çıkması ve mal varlıklarını şeffaflaştırma baskıları, elbette demokrasinin olumlu sınavı ama bunu "siyasi etik" platformundan "siyasi tetik" çıkmazlarına sürüklemeyelim. g.civaoglu@milliyet.com.tr Siyasette "ani buzlanma" faturası, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a çıkarılıyor.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025