Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, DEHAP'ın yasaların aradığı koşullara sahip olmaksızın seçimlere girdiği yolunda bir karar verdi.
Yani DEHAP oylarının geçersiz olduğunu karara bağladı.
Eylülde bu karar, Yargıtay 6. Dairesi'nde görüşülecek. Mahkeme kararını Yargıtay da onaylarsa kimilerine göre "yandı gülüm keten helva"... Kimilerine ise, "şenlik".
Son kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek.
Goran Bregoviç'in iki insanlık halini yansıttığı "düğün" ve "cenaze" gibi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun 3 karar seçeneği var.
1- Keenlem yekun, yani, eski hukuk diline göre 2002 genel seçimlerini hiç yapılmamış saymak. Tümüyle iptal etmek.
Türkiye'nin böylece yeniden genel seçime gitmesi.
Karar elbette YSK'nın ama herhalde Türkiye'ye hiç de yararlı olmaz.
Şöyle ki:
- Türkiye genel seçim havasına girer. Ekonomik program gene rafa kalkar.
Irak, AB, Kıbrıs gibi önemli konularda karar alınamaz, alınmış kararların uygulaması sürdürülemez.
Türkiye belirsizlikler içinde kalır.
Döviz fiyatları fırlar gider. Faizler uçar. Türkiye'nin zemberekleri boşalır.
- Böyle bir kararla yeniden seçime gidilirse, AKP bu kez 400 milletvekiliyle gelir.
Şimdi olduğu gibi, kıytırık transferlerle ucu ucuna değil, sandıktan çıkacak sağlam ve nitelikli sayıyla Anayasa'yı tek başına değiştirecek Meclis çoğunluğunu elde eder.
Daha neleri sayayım ki?
YSK'nın verebileceği en sakat karar bu olur.
2- YSK'nın vereceği ikinci karar mahkeme ve Yargıtay kararlarını görmezlikten gelmektir.
"N'apalım, olmuşla ölmüşe çare yok" der. Bu daha da yanlış olur.
Hukukun simgesi, elinde terazi tutan gözleri bir bantla örtülü kadındır ama gözlerin örtülü olması "tarafsızlığı" gösterir... Yoksa AKP iktidarda diye gerçeklere karşı göz tesettürünü, hukuku görmezlikten gelmeyi değil.
YSK herhalde bir karar vermelidir.
3- YSK iptal edilen DEHAP oyları olmasaydı Meclis aritmetiği nasıl gerçekleşirdi sorusunun cevabını arar.
Kararını bu mantıkla verir.
DEHAP oyları geçersiz sayıldığında kullanılmış geçerli oyların sayısı düşüyor. Bu durumda sadece DYP barajı aşıyor. AKP'nin 41, CHP'nin 24, 1 de bağımsız milletvekilliği düşüyor.
DYP 67 milletvekiliyle Meclis'e giriyor. Sanıyorum sağduyu böyle bir çözümü göstermekte.
- Böylece AKP'nin tek başına iktidarı devam eder. Siyasi istikrar sürer. Ekonomik program aksamaz.
Irak, AB, Kıbrıs gibi konularda kararlar alınır ve uygulanır.
- AKP'nin birkaç milletvekili transfer ederek yüzde 34 oyla milletin yüzde 66'lık iradesinin üzerinden geçerek Anayasa'yı, yani devletin temel anlaşmasını değiştirmek gibi bir demokrasi çarpıklığı giderilir.
- Meclis'te zaman zaman uyuyan güzel konumuna giren CHP'ye bu karar canlandırıcı bir hayat öpücüğü olur. Meclis'e DYP muhalefeti de girer.
AKP ciddi olarak denetlenebilir.
Ancak bununla yetinilmiyor. Kimi puslu ve bulanık suları sevenler işi daha da ileri götürmeye çalışıyorlar.
Onlara göre "Necmettin Erbakan'ın, AKP içinde 50 dolaylarında milletvekili var. Kendisine bağlı bu milletvekillerini istifa ettirip onları alarak, partisini TBMM'ye sokabilir. Netameli çevrelerden, bu kez ters yönden bir 28 Şubat benzeri rüzgar estirilerek AKP çatısından daha fazla kiremitler de uçuşturulur. Böylece AKP azınlığa düşürülebilir(!)"
Bunlar ne Meclis aritmetiği, ne siyaset geometrisi için sağlıklı düşünceler değil.
Şu duyarlı süreçte Türkiye'ye de, kendilerine de yararı olmaz.
YSK onları ve onların olmayacak dualarını hiç dikkate almamalı ama hukukun gereğini yapmalıdır.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025