Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

9’UNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iktidarının ilk yıllarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “yılların siyaset imbiğinden süzdüğü” bir görüşünü dile getirmişti:
“Büyük Meclis grubunu yönetmek, bir arada tutmak zordur...”
Şike Yasası’yla AK Parti’de dalgalanmalara bu mercekten de bakılmalı.
Gruptaki aykırı sesler büyük grubun doğasında vardır.
Şamil Tayyar’ın, Bülent Arınç’ın çıkışları ötesinde “sessiz karşıtlar” da hiç kuşkusuz vardır ama şu aşamada “bayrak göstermeyi” erken buluyorlar.
Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin biteceği ve Başbakan Erdoğan’ın Köşk’e yürüyüş prosesinin başlayacağı zamanlamada “çok sesli siyaset klasiği” perde açacaktır.
Sorun elbette kimin Köşk’e çıkacağı değil.
Tiz sesler, pes sesler, yiğido kreşendolar, eril diklenmeler, dişil “es”ler ya da hırçın patlayışlar...
Bunlar “Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı kim olacak” duyarlı sorusuna eşlik edecek.

İKTİDAR TECEZZİYE GELMEZ
BELKİ...
“Başbakan” ve “İktidar partisinin Genel Başkanı” iki ayrı isimde “tecelli” edebilir.
Yasal zorunluluk “Başbakan’ın milletvekili olması...”
Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemi sona erdiğinde bu nedenle Başbakan olması mümkün değil.
Yıllar önce Süleyman Demirel AP (Adalet Partisi) Genel Başkanı’ydı fakat milletvekili olmadığı için Suat Hayri Ürgüplü Başbakan yapılmıştı.
Demirel de seçimlere kadar geçici bir süre Başbakan Yardımcısı olmuştu.
Bu saatten sonra herhalde kimse Gül’ün seçimlere kadar Başbakan Yardımcılığı yapacağını sanacak kadar naif değil.
Keşke BM Genel Sekreterliği ya da başka prestijli uluslararası kuruluşlardan birinin yöneticiliği olsa...
Türkiye için de iyi olur.
Fakat...
Zor...
Çok sayıda girdisi olan bir küresel kurtlar sofrası bu.
O halde...
“Milletvekili olmak zorunluğu” aranmayan bir onursal makam olarak “AK Parti Genel Başkanlığı” Gül için düşünülemez mi?
Mümkün...
Avrupa’da örnekleri çok.
Ama...
“Ama”sı var.
Birincisi...
Siyasi Parti Genel Başkanlığı “onursal” bir makam değildir.
Tersine...
Siyasetin şah damarı orada atar.
Fiili ve faal siyasetin karargâh komutanıdır.
Ayrıca...
Gül’ün yaşı “onursal” makamla yetinecek pasif çerçeveye alınamaz.
Gene de kurucusu olduğu partinin Genel Başkanlığı’nın saygınlığı tartışma dışı.
“Onursal” diye bakılsa da Gül’ün parti içindeki etkinliği ve Çankaya sürecinde kazanılmış donanımı büyük ağırlıktır.
Öte yandan...
Partisinden “resmen” koparak “tarafsızlık” statüsüne geçmesi gereken Erdoğan dizginleri Gül’e bırakır mı?
“İktidar tecezzi kabul etmez” yani “parçalara ayrılmaz” söylemi liderliğin temel kuralıdır.
Bir başka sorun...
“Putin/Medvedev” rotasyonu Türkiye’de kurulamıyor ve Gül Başbakan olamıyorsa iktidarın dümeninin ve kumanda tablosunun kimde olacağıdır.
Bülent Arınç’ın “ben Erdoğan’a biat etmedim” söylemi anlamsız ve amaçsız bir lafazanlık sanılmasın.
Arınç “bayrak gösteriyor...”

Haberin Devamı

METEO BALONU UÇURMAK
BU arada “araştırmalar uçuşmakta...”
Fehmi Koru “kimin, hangi kurumun, hangi yöntemle yaptığı belli olmayan” diye “şüpheli” kategorisine koyduğu araştırmada sıralamayı yazmış.
Başbakan olması istenenler arasında ilk sırada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu varmış.
Gül, ikinci sıradaymış.
Bu araştırmada yoksa meteoroloji balonu niyetine uçurulmuş olabilir.
Veya...
Köşk’ün şimdiki sahibine “mesaj...”
Ya da...
Bülent Arınç’a...
Bir olasılık daha...
Ahmet Davutoğlu için psikolojik arazi temizliği ve hazırlığı...
......................
Bütün bunların üç siyaset aktörüyle sınırlı kalacağını kimse sanmasın.
O üçünün arkasındaki, şimdilik sessiz bekleyenler de sahne merdivenlerinden çıkacaktır.
Rollerini oynamak için bekliyorlar.
Evet...
“İktidarın büyük grubunu yönetmek zor iştir.”
Erdoğan Çankaya’ya bu büyük grubu arkasında ve bütün halinde tutmanın önemini biliyor olmalı.