SIR değil... Kürt sorununun “demokratik çözümünü” istemeyen aktörler var.
Küresel büyük baş aktörler...
Yardımcı aktörler...
Bölgedeki ve içerideki elleri, ayakları...
Laf dinlemeyen son nesil...
Türkiye de bir karışsa... ki yeni bir silah pazarı açsak diyen karanlık baronları...
......................
Bunların hepsinde doğruluk payı var. Son Cizre olayları bağlamında, kanıtını da dünkü yazımda 1970’li yıllardan dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in “bir görünmez el” anısını yansıtmıştım.
......................
Ama...
Madem “Cizre” konuşuluyor, yazılıyor.
“Barış sürecine sabotaj, provokasyon” buram buram kokuyor...
Kendimizi de sorgulamakta fayda var.
Hadi...
“Cizre’nin karıştırılacağı” istihbaratı alınamadı...
Peki “Cizre’nin caddelerini, sokaklarını bir kaldırımdan diğer kaldırıma kesen derin hendekler kazılırken” polisi, istihbaratçısı, mülki ve idari amirleri nasıl görmezler?
Amacın “gereğinde emniyet araçlarının hatta askeri araçların o caddelere, sokaklara girmesini önlemek olduğu” aşikâr.
Bunu böyle değerlendirmek için istihbarat allamesi olmaya gerek yok. Hendekleri açanlar da herhalde belediye işçileri değildi.
Belediye iş makinelerini kullanmadılar.
Öyle bile olsa “N’oluyor” diye araştırmak gerekmez miydi?
Zaten...
Cizre saldırıları da yolları kesen hendekler kazıldıktan sonra başlatılmış.
........................
“Hendekler” bir simge, gösterge.
Ülke içinde güvenliği sağlamakla görevli devletin de “kendini sorgulaması” için nedenlerden ayan beyan olanı.
“Çözüm süreci” elbette kabuklara tırnak atmamayı, her gösteriye orantısız güç göstermemeyi, daha toleranslı olmayı gerektirir.
Fakat...
Bunlar bir şeydir.
“Zaaf” gibi algılanmak başka şey.
YILBAŞI KUTLAMALARI
İSTANBUL bu yıl geçen yıllara göre “yeni yıla voltajı düşük” giriyor.
Genelde “ışıkları kısılmış” hatta “sesi de kısılmış...”
Sadece Şişli Belediyesi’ndeki hesaplaşma nedeniyle ilk kez karanlık yılbaşı gecesi geçirecek olan Nişantaşı değil.
Birkaç istisna dışında bütünüyle İstanbul...
Örneğin...
Taksim’de kutlama olmayacak.
Neden?
İstanbul müftüsü “Caiz değildir” diye buyurduğu (!) için mi?
Sanmıyorum...
İktidarın -böyle şeylerden pek de hoşlanmamakla beraber- geçen yıla kadar en görkemli, ışık, havai fişek gösterilerini, Taksim şenliklerini hatırlayalım.
Acaba...
Konu “güvenlik” mi?
Türkiye dışında ve içinde ortalığı karıştıracak, kanlı sabotajlar yapabilme potansiyeli dikkate alınırsa soruya “belki” cevabı verilebilir.
Ama...
“Karanlık hesaplar, karanlık güçler” Türkiye’de hep vardılar.
Onların varlığı insanlarımızın birlikte yeni yılı karşılama ve “yaşam sevincini paylaşma” ortak isteklerini engelleyemez/engelleyememeli.
Türkiye’nin emniyet ve istihbarat güçleri “herkesin huzur ve güven içinde, birlikte yaşam sevincini kutlamalarına / kutsamalarına” imkân sağlamak içindir de.
Polisin, istihbaratçıların, diğer güvenlik güçlerinin zor koşullarda, sınırlı olanaklarla, “düşük” denebilecek maaşlarla görev yaptıklarını hepimiz biliyoruz.
Olumsuz “istisnalar” az değilse bile büyük çoğunluğu fedakârca ve iyi niyetle “ellerinden gelenin de fazlasını” yapmaya çalışıyor.
Burada asıl vurgulamak istediğim şey başka.
Polisin, istihbarat güçlerinin, tümüyle güvenlik görevlilerinin “asıl görevleri dışında” çalışmalara yöneltilerek enerji yitirmeleri, verimlerinin düşmesi gibi durumlardır.
Bu vesileyle bütün okuyucularıma, Türkiye’ye, dünyaya 2015’te barış ve daha fazla demokrasi diliyorum...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025