EVET...İran“Dünyaya dönüyor...”
Ya Türkiye’ye?
“Yüzünü”mü, “sırtını” mı?
TAHRAN VE ŞAM KANDİL’DE
BAŞBAKAN Başdanışmanı Vedat Bilgin hiç kuşkusuz en yüksek düzeyde “istihbarata” dayanarak “derin” açıklamalar yaptı.
"Kandil, kendi iradesi olan bir yer değil.
Kandil’de İran istihbarat örgütü ve Suriye istihbarat örgütü El Muhaberat var.
PKK’nın silahlı unsurları Suriye’deki kamplarda eğitim almaya başladılar.
Bu unsurlar, PYD ile lojistik irtibat içindeler.
Türkiye barışını bozması(Kandil’in) bir anlamda İran ve El Muhaberat üzerinden yapılmış bir saldırıdır.
Kandil doğrudan doğruya İran ve El Muhaberat güdümünde, hatta eğitiminde olan bir yapıdır.
Ve... Türkiye’ye bu yapı saldırıyor."
ANKARA TAHRAN’I KOLLAMIŞTI
BAŞDANIŞMANBilgin’in çizdiği bu resimde Suriye’nin PKK’yı kullanarak Türkiye’yi karıştırmak istemesi anlaşılmaz şey değil.
İran’ın da elinin Kandil’e uzandığı biliniyor.
Ama...
Üzerindeki ambargo kalktıktan sonra dünyaya yeniden açılırken İran’ın yeni konumu nasıl olacak?
Türkiye’ye sırt çevirmeyi sürdürecek mi?
Türkiye’de “yeni İran’ın büyük bir potansiyel pazar olacağı”beklentileri dile getirilirken, işadamları iki ülke arasındaki ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkacağı iddiasındayken bir de madalyonun bu yüzünü görmek gerek.
Gerçi Türkiye, yaptırımlar BM Güvenlik Konseyi’ne geldiğinde, geçici üyeler olarak Brezilya’yla birlikte “İran’ı kollayan”tavır almış ve oy kullanmıştı ama bakın “Kandil’deki Tahran” gerçeği buna rağmen karşımızda.
O süreçte “İran uluslararası ekonomiden tecrit edilirse, aşırılıklara savrulabilir. O nedenle, sistemden koparılmaması, tam tersine, içinde tutulması gerekir” tezini savunmuştu Türkiye.
Gerçekten İran Batı’daki yüz milyar dolarına el konulması, petrol satışlarına ambargo konulması üzerine başka kanallara savruldu.
“Mal karşılığı (takas usulü)”petrolü Rusya ve Çin’e verdi. Ortadoğu’da etkinliğini tamamen kaybetmemek için “mezhep” mücadelesine gaz verdi.
Suriye Irak’ta yoğunlaştı.
Yörede kendi milis güçlerini oluşturdu. PKK gibi terör örgütlerini de kullandı.
İKİLEM
PEKİşimdi ne olacak?
Petrolünü ambargosuz satabilecek.
Batı’da el konulan yüz milyar doları serbest bırakılınca ekonomisini bir ölçüde rahatlatacak da...
Sonra?
Siyaseten de sisteme entegre olmayı mı seçecek?
Yani “mezhep”üzerinden başta Suudiler olmak üzere Sünnileri tedirgin etmeyi, PKK’yı kullanarak Türkiye’yi karıştırma çabalarını, Esad’a Rusya ile birlikte destek vererek Ortadoğu haritasının yeniden çiziminde baskıyla masada yer almak tutumunu mu sürdürecek?
Yoksa...
Sistemle entegre olup haydut devletlere ve haydut örgütlere destek vermekten vaz mı geçecek?
İran büyük ve uygarlık tarihi zengin bir devlettir.
İkincisini seçmesi -bu olasılık şimdilik zayıf görünse de- kendisi, bölge ve dünya için hayırlıdır.
500 yıllık Türkiye - İran ilişkisindeki anlayış daha derin yaralar almamalı.
