Hollywood’da bir film yapılsa...
Senaryosu “IŞİD” olsa, izleyenler “Hadi canım sen de” derlerdi.
Kimse böyle bir kâbusun gerçekleşeceğine ihtimal vermezdi.
Referansı “İslam” olan bir çekirdek örgütün kısa sürede böylesine güç kazanacağına, kafa keserek, çapraz kol bacak budayarak, insanları kamçılayarak, kadınları kızları esir alıp askerlerine vererek, petrol sahalarını, bankaları ele geçirerek Ortadoğu’da orta büyüklükte bir coğrafyaya egemen olarak, halifelik ilan ederek, devletleşerek dehşet saçacağına inanamazdı.
Ama...
Bütün bunlar oldu.
Nasıl?
BAAS İMZASI
IŞİD çoğu Avrupa kökenli Müslüman gençlerden oluşan birkaç yüz, hadi bilemedin bin köktenci militanla ortaya çıktı.
El Kaide, El Nusra gibi örgütlerin içinde bir birimdi.
Sonra...
Koptu.
Bağımsızlaştı.
Suriye’den elde ettiği ağır silahlarla güçlendi.
Esad’la mücadeleyi geri plana alarak Suriye’de, devlet güçlerinin çekildiği/boşalttığı coğrafyada yayılmaya başladı.
Köyleri, kasabaları, şehirleri ele geçirirken diğer örgütlerdeki köktenci gençleri ve yerkürenin diğer coğrafyalarındaki “İslam” referanslı öfke gençliğini kendine çekti.
Silahlı gücü geometrik diziyle katlanarak büyüdü.
Özellikle Bağdat’ın kuzeyindeki bölgede genişlerken Musul’u ele geçirişi, Bağdat’a yaklaşması deprem etkisi yaptı.
Petrol alanlarına, rafinerilere, banka kasalarına el koydu.
Petrol satışından oluk oluk para akıyor örgüte.
Bankaların kasalarındaki yüz milyonlarca dolar da cabası.
.........................
Galiba ilk hata Bağdat yönetiminin.
Kuvvetlerini Kuzey’den çekerek IŞİD’e alan açtı.
O alandaki, merkezdeki Şii yönetime tavırlı Sünni aşiretler IŞİD’le birleşti.
Bir de...
Bölgedeki Saddam Hüseyin döneminden kalıntı, dağınık Baasçı siviller ve eski komutanlar faktörü var.
Onlar da IŞİD prizmasının tepe noktalarında yer aldılar.
Örgütün “karargâh kurmayları” oldular.
IŞİD dağınık bir örgüt mozaiğinden, devlet ve askerlik tecrübe birikimine sahip bu kadroyla sistemleşti.
Bir “üst akla” geçiş yaptı.
İlan edilmiş, fakat, kabul edilmemiş bir devlet için “kendine özgü (sui generis)” devlet modeli oluştu.
Hâkim olduğu geniş topraklarda İslam hukukunu uyguluyor.
O hukuk çatısı altında İslam’ın köklerine dönüş iddiasında bir idari yapı oluşturmuş bulunuyor.
ASIL TEHLİKE
BÖLGEDE İran’ın, Fransa’nın, Almanya’nın elleri de ortalığı karıştırıyor.
ABD dönüş yaptı.
İngiltere hiç çekilmemişti ki...
Orada bir de “acem oyunu” var.
“IŞİD’e el altından alan açan ve Sünni yapıları enfekte eden İran’ın böylece Amerika’yla yakınlaşma sağladığı” iddialarına da işaret edeyim.
IŞİD’e karşı mücadelede Amerika’yla aynı safta yer almakla İran “nükleer sorun” başta olmak üzere ekonomik ambargoya kadar uzanan konularda buzları eritmeyi hedefliyordu.
Bağdat yönetimi ise kuzeyindeki tehlike karşısında birbirine karşı güçlerin bütünleşmesini sağladı.
Ortak düşmana karşı birleşmek Bağdat’a yaradı.
Aktörler bu kadar çok olunca ve onların da çıkarları birbiriyle -bazı konularda- çatışınca bu bölünmüşlük ve kargaşa disiplinli IŞİD’in önünü açıyor.
.........................
Nihayet ayaklar suya erdi.
IŞİD’in nasıl bir tehdit olduğu görüldü.
Nihayet IŞİD’e karşı ortak bir blok oluştu.
Şimdi...
Bu blokta safları sıklaştıran bir “kâbus” kuşkusunu da belirterek noktayı koyalım.
“IŞİD ya kitlesel imha silahlarına ulaşırsa...”
Bir “zehirli sarmaşık” ki...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025