Seçimin mağlubu 4 partinin liderleri için 4 bilgeden seçmeler sunayım:
"Kaçınılmaz bir sona birden sürüklenmek, uzun süre korku acıları çekmekten yeğdir." GALLUS
İstifa kararı bir kere verilir.
Tereddütle bin kez "son" düşünülür. Acısı çekilir.
"Hayatı bir şölen sofrası gibi bırakmalı, ne susuz ne de sarhoş olarak."
ARİSTO
Ayrılmanın zamanını bilmek çok önemli.
Türkiye'de pek az lider bu zamanlamayı yapabiliyor.
Çoğunlukla kararı "kaçınılmaz sonla" Allah veriyor.
"Öldürmeyen her darbe, insanı güçlendirir."
NİETZSCHE
Kendini bu kalibrede gören lider varsa, üzerine alabilir.
"En önemlisi kendine karşı dürüst olmandır.
Gece, gündüz bu doğruluğu izlersen, kimseye karşı yanlış olmazsın."
SHAKESPEARE(Hamlet'ten)
Vicdanı ile baş başa kalanlar, hiçbir etki altına girmeksizin kalbinin sesini dinlerler.
18 Nisan ve sonrası
Seçim mağlupları için,
18 Nisan gecesi ruh durumlarını yakınlarından dinliyoruz.
"Buraya kadar. Daha ötesi yok. Ayrılmam gerek.Sandıklardan milletin bu isteği çıktı" mesajını veriyorlar.
Kalplerinin sesini dinliyorlar.
Ancak...
Çevresindekilerin telkinleri, hiç de öyle değil.
Söylenenler şöyle:
"Partiyi bu durumda bırakamazsınız.Parti, bir darbe de sizin istifanız ile mi yesin?
Bakın şu milletvekilleri listesine... Yerinizi dolduracak koltuğunuzu, iç huzuruyla teslim edeceğiniz kim var?"
18 Nisan'dan sonra evlerine kapanan liderler, bu çevre terapisiyle ilk şoku atlatıp kendilerine geliyorlar.
Şimdi
- onlara göre - sıra kamuoyunun yatıştırılmasında...
"Dördü de istifa etsin" söylemleriyle kabaran toplumsal dalganın, çalkantıların durulmasını beklemekteler.
Aslında
CHP'nin dışında diğer partilerde, bir iç hareketlenme, iç sorgulama yok.
Sadece
kamuoyunun tepkileri ve
medyanın dalgaları, bakalım partilerde bir tavır med - ceziri oluşturabilecek mi?
Ama şimdilik, istifanın değil, devamın işaretleri geliyor.
Çağrı
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, dün,
"sağda bütünleşme" çağrısında bulundu.
Ancak...
"Geneldeki" bu çağrının
"özeldeki" mesajı ise,
Çiller'in şu söyleminde seziliyor.
".....Türkiye'nin rahat etmesi için, merkez sağ ortamında, radikal olmayan bir ortamda bütünleşmenin çabasını gündeme getiriyorum."Yani...
"ANAP ile DYP'nin güç birliği."Bu yöntemin,
"TBMM'de birlikte hareket, partilerin birleşmesi, seçim ittifakı, birlikte hükümet etme" taahhüdü gibi çeşitli uygulamaların olabileceğine işaret ediyor.
"O konudaki kitapları okumakta olduğunu" söylüyor.
Keşke, belirttiği kitapları daha önceleri okumuş olsaydı.
Keşke, bu çağrıyı çok önceden yapsaydı.
Türkiye'de merkez sağ oylar,
yüzde 56'dan
yüzde 26'ya düşmeden önce, bu görüşler hayata geçirilseydi.
ANAP ve
DYP tabanları ve seçmenleri birbirlerine karşı kutuplaşmamış olsaydı.
Çiller gerekirse "feragattan" söz ediyor...
Kim edecek?
Teori ve gerçek
Çiller'in sözlerinin birinci bölümündeki,
"sağda bütünleşme" öyle anlaşılıyor ki
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Başbakanlığı'nda bir
MHP - ANAP - DYP ortak hükümetini amaçlıyor.
Ancak...
Şu aşamada, çağrının pek fazla şansı yok.
Çünkü...
Hükümeti kurma görevinin, öncelikle
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e verilmesi gerekiyor.
Ecevit'in Başbakanlığı'ndaki hükümette yer almayı kabul ettiğini,
Yılmaz, daha
18 Nisan'dan önce söylemişti.
Anavatan karargahında, DYP'ye hiç sıcak bakılmıyor.
DSP de
- şimdilik - öyle.
Üçüncü ortağın
MHP olmasını tercih ediyorlar.
Bahçeli'nin,
Sedat Engin'e
"FP ve DYP istirahat etmeliler" sözü de düşündürücü.
Yani...
Türkiye'de siyaset iklimi şimdi böyle... Fakat gene de yarın ne değişir hiç bilinmez.
Bunları ilk ısınma hareketleri olarak görmek gerek.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr