İslamın krizi

     Arap tarihçiler "Hz. Muhammed'in ölüm döşeğinde Halife Ömer'e Arabistan Yarımadası'ndan Hıristiyan ve Yahudilerin çıkarılması emrini verdiğini" anlatırlar.
O tarihten itibaren Arabistan Yarımadası Müslüman olmayanlar için "yasak bölge" ilan edildi.
Usame bin Ladin ve yandaşları tarafından kabul edilen İslam Hukuku anlayışına göre, Müslüman olmayan birinin kutsal toprağa ayak basması bile büyük suçtur.
1930'lardan itibaren, petrolün bulunması ve işletilmeye başlanması, küçük bir vaha kasabası olan Riyad'ın metropole dönüşmesiyle yabancılar ve ağırlık olarak Amerikalıların akını, kutsiyet ihlali olarak görüldü.
Muhammed Peygamber'in emriyle yabancıların ayak basmaması gereken Suudi Arabistan ve 500 yıl halifelerin yaşadığı Irak, İslamın en önem verdiği iki coğrafyadır.
Ünlü Ortadoğu uzmanı Prof. Bernard Lewis'in son kitabı, İSLAM'IN KRİZİ adını taşıyor. (Literatür Yayıncılık)
Kitabı bir nefeste okudum.
Yukarıdaki gibi ilgi çekici ve çok tartışmalar açacak bölümler var.

Arap dünyasında ABD düşmanlığında anahtar kişilik, Müslüman kökten dinciliğinin ideoloğu Mısırlı Seyid Kutub'dur.
Eğitim Bakanlığı tarafından ABD'ye gönderilmişti. Dönüşünde gözlemlerini yayımladı.
Kutub'a göre ABD, yozlaşmanın, ahlak çöküşünün simgesiydi.
Amerika'daki kiliseler bile müşteri ya da izleyici çekmek için mağaza ve tiyatrolarla aynı yöntemleri kullanan işyerleri gibi çalışıyordu... Kiliseler utanmazca reklam yapıyor ve eğlence sunuyordu.
"Kiliseler, rahiplerin sağladığı kutsallık atmosferinde, karşıt cinslerin buluştuğu, karıştığı ve birbirine temas ettiği danslar yapılan eğlence salonlarıdır.
Rahipler, işi, dansı azdırmak için ışıkları kısmaya kadar vardırmıştır."
Kutub, cinsel davranış araştırması olan Kinsey Raporu'ndan da alıntılar yapmıştır.
"Dans, gramofondan dökülen notalarla ateşlenir ve dans salonu, ellerin ve kalçaların kıvrıldığı, ellerin bellere dolandığı, dudakların ve göğüslerin birleştiği bir yer haline gelir. Ve havaya şehvet hâkim olur."
Diskoteklerin neden bağnaz teröristler için meşru hedefler olarak görüldüğünün belki bir izahı...

Kutub'a göre Tanrı tanımaz (ateist) anlayışın arkasındaki Marx, hayvani cinsellik anlayışının arkasındaki Freud, ailenin yıkılmasının ve toplumdaki bağların çözülmesinin arkasındaki Durkheim Yahudi idi.
Lewis'in görüşü... 1930'lu yıllarda Suudilerin California Oil ile petrol anlaşması yapmasından itibaren ABD artık daha önceki Avrupalı emperyalist imajının yerini almış, "Batı"nın yeni maskesine dönüşmüştür.
Humeyni'nin İran'dan sürgüne gönderilmesi de ABD etkisiyle olmuştur.
ABD'yi sonraları "büyük şeytan" ilan eden odur.
Bir çelişki...
ABD'yi, Yahudi destekçisi olarak gören Araplar, İsrail'in kuruluş yıllarından itibaren ABD'nin uzun süre İsrail'i resmen tanımadığını, İsrail'e silah ambargosu uyguladığını, bu süreçte İsrail'e silahları, Sovyetler Birliği'nin verdiğini dikkate almamışlardır.
Öte yandan... ABD'nin kendi çıkarlarına uygunsa halklarının yoksulluğuna gözleri kapalı kralları (Suudi Arabistan), despotları (İran'a karşı Saddam Hüseyin) desteklemesi... Bir zaman desteklediklerine ise sırtını dönüvermesi... Bunlar, ABD'yi güvenilmez ve aşağılanan devlet yapmış.
Öte yandan... ABD'nin kendi çıkarlarına uygunsa halklarının yoksulluğuna gözleri kapalı ve insan haklarının katili kralları (Suudi Arabistan), despotları (İran'a karşı Saddam Hüseyin) desteklemesi... Bir zaman desteklediklerine ise sırtını kalleşçe dönüvermesi... Bunlar, ABD'yi güvenilmez ve aşağılanan devlet yapmış.
Kitapta ilginç tarihi araştırmalar, saptamalar, iddialar var.
Bunlardan biri de Vietnam'da, Güney Amerika'da dikiş tutturamayan ABD'nin, Ortadoğu'da gene de başarılı olduğu...
Peki... Sürecek mi?
Irak Savaşı'nı, 11 Eylül'ü ve ABD gerçeklerini anlamakta katkısı olacak bu yapıt, İslam tarihi yumağını çözme denemesi.