Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KANAL D'de Pazar gecesi sunduğum DURUM programında konuğum Başbakan ve Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'dı.
Kameranın arkasını, yani kameraların yansıtmadıklarını da anlatayım.
Önce zamansızlık nedeniyle sorularını ekrana getiremediklerimden özür diliyorum.
Örneğin... RP paralelindeki Hak İş Genel Başkanı'nın sorusunu yansıtamadım. "İşçi ve istihdam bakanlıkları kurulup kurulmayacağını" soruyordu.

Ayrıca... DİSK Başkanı Rıdvan Budak'ın da şöyle bir ilginç sorusu vardı:
"3O yıllık bir iddianın sahibisiniz. Bu sorunları düzelteceğim iddiasıyla gelmediniz mi?
Biz bu soruları birçok politikacıya sorduk. Birçok politikacı bunları seçim meydanlarında anlattı ama herkes - enkaz devraldık - diye mazeret aradı kendisine. Türkiye insanlarının bu sorunların çözülebilmesi için ne kadar süre sabretmelerini istiyorsunuz?
Bu süre içinde de çözemezseniz, ne yapmayı düşünüyorsunuz?"
Budak'
ın sorusu klasik sendikacının toplu sözleşmede yüzde kaç zam yaklaşımının ötesinde kapsamlı bir tavırdır. Sendikacının sektörün çerçevesini aşan toplumsal sorumluluğudur.
Devlet sırtında değil, üretimin paylaşıldığı sendikacılık gereği Budak, siyasetin ve ekonominin bütünü için çıtayı yükseltme çabasındadır.
Bir olasılıkla Budak'ın sorusu, cevaplandırılmamış cevap(!) olabilirdi.

ZATEN program boyunca bu durum zaman zaman izlendi.
Yani...
Soru ile örtüşmeyen ve başka alanlara çekilen cevaplar.
Gazeteci sorusunu sorar.
Cevap, soruyla örtüşmüyorsa... Bir kez daha soruyu açar. Cevabı sorunun sahasına çekmeyi dener.
Ama gene politikacı bu tutumda ısrarlı olursa... Gazeteci, tartışmacı değildir. Sorgu yargıcı da değil.
Cevabın ışığında politikacıyı değerlendirmek, o aşamadan sonra artık halkın yargısına kalmıştır.
Ne yazık ki genelde politikacılar halkın bunu anlamadığını sanabiliyorlar.
Sorulan soruyla örtüşmeyen cevaplarla ekranı idare etmek mümkün olsa da izleyen halkın bunun farketmediğini düşünmek yanlış.
35 yıllık gazetecilik ve - aralıklarla - TRT deneme yayınlarına uzanan 3O yıl dolaylarındaki televizyonculuğumda bu yanlışlıktan uzak durmaya özen gösterebilen çok az politikacı ile karşılaştım.
Erbakan soruyu kendi istediği rotaya sürükleyerek başka sularda cevaplandırma konusunda gazeteci için daha da zor bir politikacı.
Bir kulvarda tutulamıyor.
Kayıyor.

CANLI yayın yaptığımız RP Genel Merkez binasında daha önce bir kez Refah Belgeseli için bulunmuştum.
Erbakan'la söyleşi yapmıştık.
Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı devri ve Erbakan'ın Hükümet kurma görevini devralması bağlamında bir kez daha RP Genel Merkezi'nde Erbakan'la söyleşmiştik.
O zamanlardan bugünlere bazı insan manzaraları sunayım:
RP Genel Merkezi'nde gördüğüm insanlar eskiden ya daha ezikti... Ya daha öfkeli bakıyorlardı.
Düzene, sisteme tepki okunuyordu gözlerinden. Kendilerine ait olmayan siyasi ve ekonomik kuvvetleri, tavırlarıyla sorguluyorlardı.
Kılıkları da sisteme yabancıydı.
Bu son gidişimden insan manzaraları ise oldukça farklıydı.
Giyimler itinalıydı. Şıklık özlemini yansıtıyordu.
Boğaza kadar yükselen yelekler.
Gösterişli kravatlar.
Yeniliği belli giysiler.
Gözlerde tepki değil, bir rahatlama seziliyordu.
Sanki iktidar olanaklarını ve itibarını paylaşmaya nihayet başlamış olmanın havasındaydılar. Stres ve negatif enerji yüklü değiller gibiydi.
Adeta sistemle barışıyorlardı.
Bunu, ekranda Necmettin Erbakan da açık söyledi.
Hala İslam devriminden sözedenlere, Genel Merkez'de softa gözüyle bakılıyor.
Taşradan gelen istek sahipleri de aynı havadalar.
Tavırları tepki değil, itibarın ve iktidar olanaklarının paylaşımından hisse istiyorlar.
Oysa... Bir de RP'ye oy vermiş sokaktaki daha radikal İslamcı siyaset yanlıları var.
Başka yayın organlarının etkisindeler.
Onlarla karşılaştığımızda çok sert tepkilerini dile getiriyorlar. İktidar ve itibardan pay istemek değil... Onların nihai amaçları İslami esaslara göre bir devlet.
Öte yandan bu köktencilere karşı, her türlü zoru kullanmaya dönük olan radikal laik kesimi de var.
Tıpkı fay tabakaları gibi toplum içinde uzanan karşı karşıya iki blok.
Madem 10 milyona yakın oyu ile RP bir gerçek... Ve bu 10 milyon oyun ortadan kaldırılamayacağı da biliniyor. O halde sokaktaki namlu bakışlıları saldırgan olmayan çizgide tutacak... Kendi tabanını sisteme entegre edecek RP'nin beyaz saçlıları... Onlar bir bakıma tampon bölge gibi.
O nesilden sonrasını göremiyorum.