Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

KİMİN olursa olsun... Aileleri ve çocukları hedef alan siyaset yapılmasına kesinlikle karşıyım.
O nedenle aşağıdaki satırları “hani mesela” kaydıyla okuyun.
Türkiye gizli servislerinin PKK’nın başı konumundaki Murat Karayılan’ın oğlunu -eğer varsa ve o da Kandil’deyse- veya yeğenini “ajan” yapabildiğini varsayalım...
Tüm eylemleri, PKK’ya gelen istihbaratı, PKK’nın para ve silah kaynaklarını Ankara’ya bildiriyor.
Bu “çok özel ajanlığını” yıllarca sürdürüyor. Yakalanmıyor.
İstihbarat budur işte...
“Olacak şey mi bunlar” diye soruyor olabilirsiniz?
Olmuştur.
Örneği var.
Şöyle ki:
Hamas lideri Şeyh Hasan Yusuf’un oğlu Musab Hasan Yusuf gençlik yıllarında tutuklandı.
İsrail hapishanelerinde yattı.
Bu süreçte İsrail’in casusu olmayı kabul etti.
Genç adam cezasını tamamladıktan sonra babasının yanına döndü.
Küçüklüğünden başlayarak Hamas’ın iç yüzünü bilen Musab, çevrede büyük saygı görüyordu.
Babasının veliahdı olarak onun politik gücünü ve örgüt içindeki statüsünü devralmak üzere yıllarca eğitilmiş ve hazırlanmıştı.
Babasının çoğu toplantılarına katılıyor ve her şeyi İsrail gizli servisine bildiriyordu.
Bu arada gizlice Hıristiyan da olmuştu.
Sonunda kaçtı. Şimdi ABD’nin Los Angeles kentinde yaşıyor.
...........................
Yazının başına dönelim.
Murat Karayılan ismini “istihbarat nasıl olmalı” sorusuna gösterdiğim MOSSAD örneği için daha etkileyici bularak yazdım.
Yoksa oğlu ya da yeğeni var mı, onu bile bilmem.
Başka bir üst düzey PKK yöneticisinin yakını da böyle bir kancanın kapsamı alanına girebilir.
Önemli olan bu güçte istihbarattır.
Görüyoruz ki “İHA’lar (İnsansız Hava Araçları)” yeterince yararlı olamıyor.
Yoksa...
Çukurca’da 8 hedefe birden aynı anda saldırı yapabilecek kadar çok sayıda -yüzlerce, belki 500- PKK’lı nasıl fark edilmez?
Onların beraberlerinde getirdikleri ağır silahlar hiç görülmez olur mu?
Bu kadar kapsamlı PKK hareketlenmesinden hiç mi bilgi sızdırılamaz?
Demek ki sadece teknoloji yetmiyor.
İstihbaratın “insan malzemesine” ağırlık vermek gerekiyor.
Yeni MİT Müsteşarı bu eksiği görmüş olmalı ki “insan ağırlıklı istihbarat” çalışmasına işaret etti.

Haberin Devamı

HEDEF AK PARTİ HÜKÜMETİ
ŞU söylemin altını çizin: “Öyle kötü şeyler yaşanır ki 6 ay içinde AK Parti hükümeti iktidardan çekilmek zorunda bırakılır.”
Bu satırları TARAF’ta Emre Uslu’nun köşesinden aldım.
O da bunları KCK’nın tepelerinde yer alan deneyimli bir siyasetçiden dinlediğini yazmıştı.
PKK’nın ardı ardına “gözlere kan oturmuş eylemleri” sürerken Uslu’nun aktardığı “kara kehaneti” düşünüyorum.
Ankara/Kızılay’ın en işlek caddesinde bombaların patlatılması gibi Çukurca’nın aynı anda 8 noktasına birden PKK baskını “kara kehanet” dizisi gibi...
PKK’nın stratejisi açıkça ortada.
Güneydoğu’da oy potansiyeli olarak daha güçlü ve Türkiye’de siyasi istikrarın çıpası olan AK Parti’yi silkelemek.
Teröre karşı acz içinde göstermek.
İktidarı sarsa sarsa düşürmek.
Türkiye’yi derme çatma hükümetler yönetimine ve ekonomik zorluğa itmek...

Haberin Devamı

BİTİREMEZ YIPRATIR
STRATEJİ uzmanlarına göre “terör örgütlerini yönetenler başkaldırdıkları devleti mağlup edemeyeceklerinin bilincindedir.
Ancak...
Taciz ederek, kolektif güvenlik psikolojisinde delikler açarak taleplerine kısmen de olsa erişmeyi hedef alırlar.”
PKK’nın da yaptığı budur.
Fakat...
Fikri altyapıdan yoksun olarak yüzergezer serseri mayınlar gibi vurduklarını sanmak da yanlışa düşmektir.
PKK terör örgütlerinin üç perdelik senaryosunu oynuyor.
Şimdi son perdeyi açtı; “Devletleşmenin temelleri atılmakta. Halktan vergi toplayarak, mahkemeler kurup adalet dağıtmaya çalışarak, hatta kendi öz savunma güçlerini aşama aşama gerçekleştirme planları uygulanarak altyapı hazırlanmakta...”
PKK’nın şiddeti tırmandırışı bu üçüncü aşamanın önünü açmak işlevine de odaklı.

Haberin Devamı

PİLOT BÖLGE HAKKÂRİ
ÜÇÜNCÜ perdeye sıçrayan kanlar için Hakkâri ve yöresi “pilot bölge...”
PKK bu coğrafyada yaygın ve derin...
Güvenlik akademisyeni olan Emre Uslu’nun satırlarına göre Hakkârililer (ve elbette o coğrafyanın içinde olan Çukurca ve Yüksekova’dan) insanlar kırsaldaki “ikna kamplarına” götürülüyor.
Orada PKK doğrultusunda eğitim veriliyor.
Farklı düşünenler hizaya sokuluyor.
“İkna seansları” yeterli olmazsa, baskı, tehdit, şiddet...
PKK’nın aynı anda 8 saldırı için Çukurca’yı seçmiş olması bu nedenle olmalı.
Kendini en güçlü hissettiği yerde vurmuştur.
Keklik Tepe’ye saldırırken oraya yardım edebilecek TSK’nın güç odaklarını ve üslerini de ateş altına alması her coğrafyada mümkün olamazdı.
Hele bir Tugay’a saldırması “o coğrafyada benim borum öter” diklenmesi değil mi?
PKK, sadece Türkiye insanındaki kolektif güven psikolojisini delik deşik etmeye kalkışmış olmuyor dayandığı tabana da “gövde gösterisi” yapıyor.
Zamanlama için “tam da Anayasa hazırlık komisyonu toplandığı gün” ya da “Cumhurbaşkanı Gül’ün yöreye ziyareti ertesinde” gibi yorumlar yanlış değil. Fakat... Havada kalıyor.
Bu aynı anda 8 saldırı dramı başka bir gün yaşansaydı durum daha az mı “vahim” olacaktı?
Bunlar “havanda laf dövmektir.”
Türkiye insanı “çözüm” istiyor ve bekliyor.
............................
PKK’yla çatışmalarda şehit düşenlere rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara şifa diliyorum.
Bir gün önce şehit düşen polislerimiz ve yaşamını yitiren 4 sivil yurttaşımız için de dua ediyorum.