Örnek...- Kennedy'nin başkanlık döneminde, ABD silahlı kuvvetlerinin Küba Domuzlar Körfezi'ne çıkarma yapacağı Washington Post gazetesi tarafından haber alınmıştı. Ancak gazete "ulusal yararlar" nedeniyle bunu yayımlamadı.- II. Dünya Savaşı'nda İngiliz uçakları Almanya'yı bombalarken kayıp verdiler. Almanya Radyosu bu olayı "Dün 2 İngiliz uçağını düşürdük" diye verdi.BBC az sonra yayına girdi "2 değil, 3 uçak kaybettik" yayınını yaptı.Ve savaş boyunca İngiliz kamuoyu ve bütün dünya sadece BBC'nin yayınlarına güvendi, onu izledi.- II. Dünya Savaşı sonrasının zor yıllarında, De Gaulle, Almanlara karşı direnişte çarpışmış çok sayıda Fransız'dan bir ortaklar grubu oluşturdu. Onlara saygın ve sorumlu yayın yapacak Le Monde gazetesini yayımlattı........................Türkiye de olağandışı bir süreçte..."Kuş gribi" vakaları nedeniyle dünyanın gözü Türkiye'de... Küresel TV'lerde, Ariel Şaron'un sağlık haberleriyle birlikte Türkiye'deki kuş gribi ilk sırayı paylaşmakta.........................Türkiye ve İsrail'den "sağlık" eksenli haberlere küresel ilginin yaygın olmasının nedeni, her ikisinin de dünyanın geleceğini ilgilendirmesi...Türkiye'deki kuş gribi virüsünün bölgeye, hatta Avrupa'ya sıçraması, hatta insan virüsüyle bütünleşerek "epidemi", dahası küresel salgın "pandemi" haline gelmesi olasılığının, dehşet ürpertileri var.Böyle bir ortamda siyasi sorumluluk çok zorlu bir görev.Kriz yönetiminin başarısı hayli tartışılır, ama sırası değil, gene de ağır mesuliyet yükleyen zorlu iş olduğunu teslim etmeliyiz.O nedenle pazar günü bu köşede çıkan yazıma karşı, Başbakanlık Basın Merkezi tarafından yayımlanan bildirinin arkasındaki yoğun gerilimi hissediyorum. Yazının başlarında Washington Post, BBC ve Le Monde'dan gazetecilik duyarlılığı örneklerini de bu "empati" nedeniyle verdim......................Ve kıssadan hisse... Yazımın konusu genel çizgisiyle ve satırlarının yüzde 90'ıyla "İslam uygarlık tarihi" ve "Müslüman toplumların çağımızda geri kalış nedenleri için bir yaklaşımdı."Kısacası şu...850-1250 yılları arasında bir bakıma İslam aydınlanma çağı yaşanır. Bu ışık sütunu Kuzey Afrika üzerinden İspanya yarımadasına varır. Müslüman Endülüs devleti ışıl ışıldır. Özellikle İspanyolların, sonraları kendilerine mal ederek Averros adını verdikleri İbni Rüşd, yükselen entelektüel dalganın simgesidir.O dalga daha sonra İtalya'ya da ilerler ve Rönesans'ın özsuyunu oluşturur.Buna karşın Ortadoğu'da ise İmam Gazali, İslamın büyük düşünürüdür.Ama o tutucudur. Krallıklara, şeyhliklere, despotlara güç veren sert, katı İslam uygulamasına damga vurmuştur.İşte bunları anlattıktan sonra alternatif tarih denemesi yapmış ve sormuştum: İbni Rüşd Ortadoğu'da, Gazali İspanya'da yaşasalardı, o uygarlık coğrafyası yer değiştirir miydi?Rönesans Avrupa'da özsuyundan yoksun mu kalırdı?Ortadoğu'da İslam rönesansı mı yaşanırdı?Ortadoğu'da demokrasi, yüzyıllar öncesinden yeşerir, kökleşir miydi?Rasyonalizm, yani akılcılık mı egemen olurdu?Kültürel olarak yeterince gelişmemiş yoksul İslam toplumları olmazdı. Bugünkü dünyada bulamadıkları tatmini, onlara "din" başlığı altında sunulan siyasetlerde, söylemlerde aramazlardı.İşte böyle genel, küresel ölçekli bir "alternatif tarih" yaklaşımında güncelden simgesel örnek olarak "kuş gribinin cuma hutbelerinde anlatılmasına da gerek olmayabileceği" varsayımını vurgulamıştım. Çünkü zaten "aydınlanmış toplumlarda kuş gribinden bu tür insan ölümleri yaşanmazdı. Eğer yaşanırsa, bu da trafik kazası gibi tekil kalırdı" mesajı veriliyordu. Ayrıca, bir kaygım da, bunun, AB kamuoyunda, tıpkı AİHM'nin başörtüsü kararı üzerine dile getirilen "İslam bilginlerine danışılmalıydı" söylemi gibi algılanması ve Türkiye aleyhine kullanılması tehlikesiydi.Yani yazının ekseni ve ağırlığı "kuş gribi" değildi. Yazdıklarımda, gerçek dışılık yoktu. "TV'ler hiç kullanılmıyor" da denilmiyordu. "Kışkırtıcılık ve maksatlı saptırma" zaten olamaz. Bu satırların yazarı politikacı değil ki...Sonuç... Yazı sanıyorum bir iki cümlesiyle amacını aştı ya da belki kuş gribinin ne yazık ki önünün alınamayışı nedeniyle oluşan gergin psikolojik ortamda anlamını aşarak algılandı.Oysa... Yazı, bugünler için değildi. Bir "kökler" analiziydi. g.civaoglu@milliyet.com.tr Uluslar, zaman zaman olağandışı süreçler yaşar. Böyle dönemlerde bütün kurumların daha duyarlı olmaları gerekir. Devlet-medya ilişkilerinde özen, birbirine katkı da bu anlamdadır.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025