GÜNEY-DOĞU kocaman bir “soru işareti”çiziyor.
İçi “kaygı” dolu bir soru işareti.
Kandil’in hedefi belli.
Kuzey Suriye’deki “Kürt kantonları”gibi Türkiye’nin Güneydoğu’sunda da “kantonlar” oluşturmak.
Türkiye güvenlik güçleri de her “egemen”devletin tavrını koyuyor.
Sadece dünkü manzaralar bile tüyler ürpertici.
PKK Şırnak’ta “Kütüphane ve Kültür Merkezi”ni yaktı.
4 çocuk yaralı.
“Eylemleri büyük şehirlere yaymak”söylentileri dolaşımda.
.........................
Bu alacakaranlıkta ilginç bir gelişmeye işaret edeyim.
Diyarbakır’da bugün “DTK (Demokratik Toplum Kongresi)” toplanıyor.
DTK -kendilerince- bir tür parlamento(!)
Dinlediğim izlenimlere göre “Masaya nasıl dönülebilir” konusu da tartışılacak.
Hatip Dicle ve Selma Irmak “hendek siyasetine” eleştirel yaklaşan isimler.
DTK’nın başka isimlerinden de “hendek siyaseti” diye adlandırılan kentlerde savaş pratiğine eleştiriler dinledim.
“Halka verilen zararın, baskının harekete taban kaybettirdiğini”dile getiriyorlar.
Gerçekten “Haftalarca eve, bulabildikleri bodrum katlarına kapanmak, elektriksiz, gıdasız, mermi sesleri travmasına girmek can güvenliğinden yoksun kalmak... Hastalarını tedavi ettirememek hatta ölülerini bile günlerce evlerinde tutmak zorunluğu nedir”yaşayanlar bilir.
İşte...
DTK toplantısında bu “taban psikolojisi”etkili olacak.
.........................
DTK’dan ne karar çıkacak bilemiyoruz.
En iyi ihtimalle “hendek siyasetine ve eylemlerine son vermek... Çözüm için masaya yeniden oturmak”kararı çıktığını düşünelim.
Bunun değeri daha çok “psikolojik” olabilir.
Silahlı mücadeleyi kentlere taşıyanların altlarındaki siyaset desteklerinden bir önemlisi çekilmiş olur.
Fakat...
Son söz “silahı evinde tutan”Kandil’indir.
Kandil ise dışarıdan beslenmekte.
Amerika, Almanya Kandil’in uzantısı olan Suriye’deki PYD’ye omuz vermekte.
Ağır silah, eğitim, uluslararası alanda diplomasi desteği.
Son olarak Rusya da bu “koroya” katıldı.
İran, yıllardır zaten devrede.
..........................
Yani...
PKK ve onun genel karargâhı Kandil küresel ellerin yoğurduğu bir oluşum.
Giderek Türkiye’nin sadece İmralı, Kandil ve siyasi organlarıyla çözüm üretebileceği kendine özgü bir sorun olmaktan taşmakta.
Dün TV’de Selçuk Özdağ’dan bu “Kandil karması”teşhisini doğrulayan örnekler dinledim.
"Türk savaş jetlerinin bombalayarak uçurduğu Kandil üslerindeki depolarda Almanya’nın verdiği ağır silahlar ve mühimmat da varmış.
Bir de emekli Alman subayı o bombardımanda ölmüş.
Alman Dışişleri Bakanı’nın bombardımandan sonra yaptığı “Türkiye’nin teröristlere karşı savaşını anlıyoruz ama orantısız güç kullanmamalı” açıklaması bu bombardımana gösterilen tepkiymiş."
...........................
Türkiye teröre karşı güvenlik güçleriyle silahlı mücadeleyi sonuç almaya odaklı sürdürürken, bölge halkını sağlık eğitim, ekonomik ve demokratik yaklaşımlarla kucaklamalı...
Ve...
Amerika’dan Almanya’ya, Rusya’ya, İran’a kadar etkin diplomasi yapmalıdır.
