Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

23 Nisan, çocuk bayramı olmanın yanı sıra “milli hakimiyet” bayramıdır.
Lozan’da Lord Curzon’la İsmet Paşa 1923’te Musul meselesi ve Kürtlere azınlık statüsü verilip verilmemesi üzerine tartışıyorlar.
İsmet Paşa TBMM’de Kürt vekillerin de bulunduğunu, TBMM’nin “Türkleri ve Kürtleri, bütün milleti” temsil ettiğini anlatıyor.
Musul’da halkın ne istediğini tespit etmek için “halk oylaması” yapılmasını istiyor.
Lord’un İsmet Paşa’ya cevabı:
“Meclis’teki Kürt vekilleri Mustafa Kemal Paşa atamıştır, halkı temsil etmezler... Kürtler cahildir, halk oylamasından anlamazlar!”
Lozan’da kavga sürecektir.
Gelelim bizim Meclis’e.

Haberin Devamı

MECLİS'TE UŞAK YOKTUR
Yukarıdaki satırlar Taha Akyol’un dünkü “Milli İrade” başlıklı yazısından...
Devam ediyor...
Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey 25 Ocak 1923 günlü Meclis oturumunda kürsüdedir.
“Lord Curzon bizlere, Kürtlere hakaret etmiştir, hakaretini aynen kendisine iade ediyorum” diyerek, bütün Meclis’in alkışları arasında şöyle konuşuyor:
“Arkadaşlar burada, Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal Paşa’nın tayin ettiği vekiller, uşaklar yoktur. (Bravo sesleri, alkışlar)
Hala Mustafa Kemal Paşa’lara kudretler, kuvvetler, birçok selahiyetler isnad ederek burada bir Meclis değil, bir paşa olduğunu farz ediyorlarsa çok hata ediyorlar.
Burada ancak ve ancak bir milletin kanaatinde hür, reyinde (oylarında) hür vekilleri vardır.”
Hakkari milletvekili Mazhar Müfit Bey Türkçüdür, aynı oturumda, “ben de Kürtlerin vekiliyim” diye konuşur; ülkenin bölünmezliğini vurgulayarak.
..........................
Sanıyorum Akyol’un hazırlamakta olduğu “Lozan Belgeseli”nden birkaç paragraf bunlar.
Keyifle izleyeceğiz.
“Ortak akıl” için “kolektif hafızadan” beslenmek önemlidir.
..........................
Ancak...
Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi, harmanı sağlıklı doğumun nedenidir.
Gerçi...
Zamanla sapmalar, bozulmalar olduğu da bir gerçek ama temel sağlam.
Yüz yıla yakın süredir Türkiye’nin ayakta kalması da bunun göstergesidir.
Hatta...
Yaşamakta olduğumuz “çözüm sürecinin” bile kökleri o derinliklerde.
Bunca “Kürt isyanı” sonrasında “barış” ve “demokrasi” ekseninde çözüme ilerlemek de bir “ilk.”
Daha önceleri “isyanlar” da “isyan bastırmalar” da silaha dayalıydı.
Şimdi ise “silahlı isyanın” yerini “çoğulcu demokrasi” içinde siyaset yapmak, “silahla bastırmanın” yerini ise “tanımak, anlamak, özgürlükler, kimliklere saygı ve eşitlik” ilkeleri üzerinde yükselen “demokratik çözüm” almakta.
Bu bir “zihniyet devrimidir.”
Bu devrime hepimiz destek vererek kelimelerin içini doldurmaya katkıda bulunmalıyız.
“Süreci” bir ilk olan devrime “nakıs teşebbüs” halinde kalacak yol kazasına uğratmadan sonuca vardırmalıyız.
Bütün Ortadoğu’da bu da bir “ilk” olacak.