Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sosyal medyada “ürperti verici” terörist saldırılarına uyarı mesajları dolaşıyor.
“Hafta sonu dışarı çıkmayın, çocuklarınızın çıkmasına da izin vermeyin... Mümkünse başka şehirlere gidin” gibi satırlar.
Ayrıntılar da verilmekte.
“Falanca yerde şu kadar kalaşnikof bulundu... Bilmem ne kadar yere teröristler bomba yerleştirmiş” gibi toplum psikolojisini bozma amaçlı ihbarlarla dolu sosyal medya.
“Abartılı” ifadeler...
Belli ki “toplumun moraliyle oynanmak” isteniyor.
Öyle salaklıklar da yapılmakta ki...
Örneğin...
“Güneydoğu’daki güvenlik güçlerinden bir yetkili, yakalanan bir teröristin konuşturulduğu iddiasıyla güya -İstanbul’a bombalar yerleştirilmiş, sokaklarda silahlar patlayacak, yakınlarınıza söyleyin, dışarıya çıkmasınlar- diye, altında görev yapanlara bilgi vermiş.”
Hangi güvenlik gücü yetkilisi ya da komutanı böyle bir zevzeklik yapar ki!
Ancak...
Her şeye rağmen toplumda tedirginlik de hissedilmiyor değil.
Özellikle “AVM’lerde tenhalık” gözleniyor.
........................
Bu tür söylentiler “amaçlı” olsa da büyük şehirlerden bazı işaretler sosyal medyada uygulanan “psikolojik savaş” tezgâhını proteinliyor.
Elbette yapılması gereken polis kontrolleri ile trafikte tıkanmalar, oluşan kuyruklar kuşku psikolojisiyle oynayanlar tarafından kullanılmakta.
Dün Haliç’ten Taksim’e, Nişantaşı’na gelebilmek saatler aldı.
Bir de...
İstanbul’daki Almanya Başkonsolosluğu’nun iki gündür çalışmama kararı ve buna gerekçe olarak “terör saldırısı ihbarlarının” gösterilmesi tedirginliği artırdı.
Bunun böyle süreceğini sanmıyorum.
Herhalde “Nevruz” sonrası normal yaşama dönülecektir.
Aksi halde...
Terör tezgâhçıları istedikleri sonuca ulaşmış olurlar.
“Halkı yıldırmak, sindirmek, korku psikolojisini yaymak” değil mi hedefleri?
.........................
Mercedes Fashion kapsamında, bu etkinliğin yöneticileriyle konuştum.
Kuşkuluydular.
Zorlu’da kurulan büyük “etkinlik çadırında bir terör eylemi olasılığından” çok, her gün şehit cenazeleri kaldırılırken, defilelerin bir “eğlence” gibi algılanması ihtimali nedeniyle kaygılıydılar.
Önce...
Altını çizerek belirteyim ki yaptıkları şey bir “eğlence organizasyonu” değil.
Katma değeri yüksek “Moda Endüstrisi” ürünlerini yabancı ülke alıcılarına göstermektir hedef.
Türkiye tekstil sanayiine önce “iplik imalatı ve ihracatı” ile girdi.
“Kumaş” ihracatıyla devam edildi.
“Konfeksiyon” ihracatı aşamasına geçildi.
Şimdi ise “marka” yaratmak ve tanıtmak.
Bunun için de özgün tasarımlarla katma değeri yüksek “Moda Endüstrisine” geçiş zamanıdır.
Buna rağmen “kaygılı” olan etkinlik yöneticilerine şöyle dedim:
İkinci Dünya Savaşı’nda Alman uçakları Londra’ya bomba yağdırıyordu.
Halk sığınaklara koşuşuyordu.
Bombardıman bitince de soğukkanlı ve dirençli olarak normal yaşamlarına geçiş yapıyorlardı.
Başbakan Churchill akşamüstleri yine viskisini içiyor, purosunu tüttürüyordu.
Halk ayakta kalabilmiş pub’lara doluşup bira içerek laflıyordu.
Kriket, golf oynuyordu.
Böylece Alman uçaklarına şu mesaj veriliyordu:
“Ne yaparsanız yapın, bizi günlük yaşamımızdan koparacak korkuyu içimize salamazsınız. Biz geleneklerimize göre, günlük yaşamımızı her şeye rağmen sürdürürüz/sürdüreceğiz...”
............................
Türkiye insanı da teröristin ve onların arkasındaki güç odaklarının, akıl hocalarının “yıldırma, sindirme psikolojik savaşına teslim olmamalıdır.”
Teröriste “Ne yaparsan yap, bizi sindiremezsin, korku travmasına sokamazsın” mesajını vermek üzere günlük yaşamını sürdürdüğünü göstermelidir.
İşte, sporda ve tüm yaşam alanlarında...