Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

11 ve 12 Eylül... Tarihin iki önemli yıldönümünden takvim yaprakları...
Birincisine okyanusun öte yanındaki New York’ta tanık oldum.
Ardından Türkiye’de ikincisine...
Bu üst üste iki film karesini izlemek daha etkileyici oluyor.
Önce birincisi...

TERÖRÜ SIFIRLAMAK
EL Kaide’nin jet yolcu uçaklarıyla vurduğu Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kuleleri’nin bulunduğu yer “sıfır noktası” diye anılmakta.
Orada yeniden New York’un en yüksek binası yükselmekte.
Neden “sıfır noktası?”
Satır aralarında gizli olan ve 10’uncu yıl kutlamaları ile güneş ışığı gibi göz kamaştırarak görünür hale dönüşen anlamı “11 Eylül’ü sıfırlamak...”
Öylesine bir ulusal bütünlük...
Gümbür gümbür atan tek yürekli olabilmek...
Yarattığı büyüklükle tarihin yazdığı en büyük terör saldırısını cüceleştirmek...
Demokrasi, uygarlık ve kültürle terörün ilkelliğini zavallı hale getirmek.
11 Eylül’de kaybedilenlere saygının ve sevginin efsaneleşmesi...
......................
Terör örgütleri için ne ceza, ne infaz, ne namlu... En korkunç sonuç en yaman caydırıcı böylesine aşağılanmak, küçülmek olmalı.
Sıfır noktasında terör örgütlerine “hiçlik mertebesi” verildi.
Oysa...
“Şiddetin dili” psikolojik ve sosyolojik araştırmalarda “varolmak” bildirisidir.
“Varız” bildiriminin yapıldığı yerde “sıfırlanmak” yani “yokluk, hiçlik beratı almak kadar caydırıcı ne olabilir?”
......................
Bu gerçek, tüm yer küreye de sıfır noktasından sonsuza uzanan yatay konumdaki sekiz rakamıyla ifade edilen sonsuza uzanan etki gücündeki “caydırıcılık” faktörüdür.
“Varız” eyleminin sonsuz büyüklük karşısındaki dil tutulmasıdır.
ABD yönetimleri ve onun kirli maşaları elbette günahsız değil ama hiç günahı olmayan saf ve masum 3 bin kişinin öldürüldüğü 11 Eylül saldırılarının hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.
Zaten...
Uluslararası hukukta terörün tartışmasız kabul edilen tek tanımı sivillerin hedef alınması ölçütüdür.
11 Eylül’ün hangi köktenci savunması yapılırsa yapılsın üzerinde bu “insanlık suçu” utanç etiketi gizlenemez.
İkiz Kuleler’de yaşamını yitirenlerin adlarının yazılı olduğu anıt bütün zamanlarda büyüklüğünü sürdürecektir.

Haberin Devamı

VE 12 EYLÜL
OKYANUS ötesinden Türkiye’ye dönelim.
12 Eylül ihtilalinin 31’inci yıldönümü Türkiye’sine...
Gönül isterdi ki Türkiye bu 30 yılı aşkın sürede ihtilalleri sıfırlayan bir ulu demokrasi mitolojisi ortaya koyabilsin.
Ne dersiniz?
Sıfır noktasından demokrasinin yatay konumdaki sekiz simgesinin işaretlediği zirvesine tırmanıp dikebildik mi ay yıldızlı bayrağı?
Yoksa o yüceliğin eteklerinde miyiz hâlâ?
Sadece askeri müdahaleleri değil, terörü, kıyıcılığı, insanlık suçlarını da erişilen demokrasi büyüklüğünün altında ezerek “hiçlik” mertebesinin “utanç çukuruna” da gömebildik mi?
En etkin “caydırıcılığın” bu olduğunun ortak bilincini oluşturabildik mi?
“Varolma dilinin” kanla ifade edildiği ilkelliği evrensel demokrasiyi yaşayarak ve yaşatarak sıfırlayabildik mi?
“İnsansız uçaklardan” daha etkili olan “insanlı iletişim” dilini ne zaman paylaşacağız?
Bekleme odasında yıllar geçerken AB’nin hiçbir ülkesinde insanlığın namlu ucunda olmadığını nasıl oluyor da göremiyoruz?
“Tarihimizle yüzleşmek” elbette gerekli.
Ama...
“Küresel demokrasinin” de yansıdığı aynalara bakmak, kendi görüntülerimizle karşılaştırmak ve böyle giderse hiç değişmeyecek yüz kızartısını görerek kahır duyacağımız “gelecekle yüzleşmek” de gerekli değil mi?
......................
En çok utanç duymamız gereken şey nasıl oluyor da “şiddeti sıfır noktasında, hiçlik çukuruna gömecek demokratik caydırıcılık aşamasına nasıl oluyor da hâlâ varamıyoruz” sorusudur.

Haberin Devamı

Not defterimden iki gözlem...

Sıfır noktasındaki törenlere yerküreden katılımlar vardı. Fotoğrafta kırmızı üniformalı polisler. Kanada’nın Toronto kentinden gelmişlerdi.

Haberin Devamı

Not defterimden iki gözlem...

New York’un Brooklyn yöresinin polis gösteri grubu, skoç etekleri giymişlerdi ve gayda çalıyorlardı.

Not defterimden iki gözlem...

Sıfır noktasında yükselmekte olan bu binalar, görkemleriyle 11 Eylül saldırılarını ezmeyi, “varız” mesajına “hiçsiniz” yanıtını vermeyi amaçlıyor.