Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



   Kore Savaşı'ndan sonra, Türkiye ilk kez ciddi can kayıpları riski olan "sınır ötesine asker gönderme" kararının eşiğinde.
   a) Hangi zeminde
   b) Ne karşılığı
   Önce birinci sorunun cevapları.
   1- Süleymaniye baskını ile TSK'nın ve onun bağrından çıktığı Türk ulusunun onuru "ağır" yara almıştır.
   Bu olay, yüreklerimize evlat acısı gibi çökmüştür. Bildiğimiz TSK, bir şekilde bunu ABD'ye kuyruk acısı vererek dengeler.
   Böyle bir tırmanışın olmaması için ABD silahlı kuvvetleri adına, TSK'dan özür dilenmelidir.
   Böylece hadise, devletten devlete ve daha geniş çaplı siyasi boyutta görülmez. Askerler arası bir sorun, asker arasında kalmış ve çözümlenmiş olabilir.
   Yoksa...
   Birkaç ziyaretle yetinilirse, Türkiye'deki içsel tepkiler daha da kabaracaktır.
   Kamuoyu TBMM üzerinde öyle baskı oluşturur ki, yeni bir tezkere bunalımı daha yaşanır.
   ABD ile ilişkilerde kaş yapayım derken göz çıkarılır.
   2- Bu kritik süreçte, asker askere "sözel özrün" ötesinde de beklentiler karşılanmalıdır.
   Süleymaniye baskınındaki çirkinliğin askeri sorumluları, Irak'tan ABD'ye geri çekilmeli ve müttefik ülke subaylarına hakarete varan uygulamaları nedeniyle haklarında - göstermelik değil - ciddi soruşturma açılmalıdır.

   Böylece Türkiye - ABD ilişkileri bir bakıma rektifiye edilmiş olacaktır.
   Motorun sıfırlanması gibi görülebilir.
   Ancak, Süleymaniye'deki çirkin baskın olmasaydı ve devriye gezen Amerikalı askerlerin her gün sinek gibi öldürüldüğü Orta Irak'a Türkiye'nin asker göndermesi gündeme gelseydi, "güvenlik devriyesi nöbetini devralmaya" cumburlop atlayacak mıydık?
   Hayır.
   Türkiye kendi kendisine ve ABD'ye ne karşılığı diye soracaktı?
   Ve işte cevaplardan birkaçı:
   1- 4 milyon Kuzey Iraklı Kürt, Irak'ın yeni sivil yönetimine 5 temsilci vermiş bulunuyor. 3 milyon Türkmen ise sadece 1 kişiyle temsil ediliyor. O da Türkmen cephesinde değil. Bu durum değişmeli ve denge kurulmalıdır.
   2- Bu yeni yönetimde, PKK'nın kurduğu - göstermelik de olsa - sürgündeki meclis mensubu Mahmut Osman da yer almaktaydı.
   Mahmut Osman'ın üyeliğinin düşürülmesi gerekir.
   3- Türkiye, yeniden yapılanacak Irak'ın "üniter devlet - özerk bölge" veya "güçlü federal devlet - kantonal bölge" modellerinden birinin hedeflenmesi ve Türkiye'nin de katkısı için ABD ile anlaşmalıdır.
   .....
   Aksi halde Prof. Ümit Özdağ'ın da belirttiği gibi Türkiye bütün dünyanın gözünde, hakarete uğradıktan sonra lejyonerliğe talip ülke durumuna düşebilir.