AKP için bu aşınma daha da etkindir.Çünkü... Parlamentonun yüzde 65'ine sahip olmanın görsel heybetiyle başı bulutlardadır.Oysa... Seçimlerde kullanılan oyların sadece yüzde 35'i, genel seçmen sayısının sadece yüzde 25'ini alabilmiştir.Seçim sisteminin çarpıklığı nedeniyle seçmenin yüzde 50'si parlamentoda temsil edilmiyor.Yani... AKP'nin yüzde 65'lik heybetli parlamento hacmini, yüzde 25'lik temeli taşıyamıyor.Demiri, çimentosu eksik binaları andırıyor.Ve... "Çeyrek" azınlıkla, topluma dayatmaları, bir yere varamıyor........................Alkole "kırmızı çizgili karantina bölgeleri" oluşturmak kalkışımı bunlardan biri...Kamuoyunda öyle tepki sarsıntıları oluştu ki, eksik demir ve çimentolu temel üzerine yükselen heybetli iradeyi iyice sarstı.Antalya'da ve İstanbul'da "karantina" girişimleri geriye çekildi.Görünüş kurtarıldı.Vitrinin gerisinde kalan, özellikle turistik olmayan Anadolu illerinde, kasabalarında "alkole karantina" uygulamasının sürmesi ve yaklaşan seçimler için radikal/muhafazakâr oylara yatırım yapılması zihniyeti gündemde tutulacaktı.Gerçekten bu "sessiz ve derinden" uygulama, küçük yerleşim bölgelerindeki belediyeler tarafından sürdürülüyor........................Bu kısıtlamaların ve karantina bölgeleri oluşturma çabalarının, Anayasa'nın hükümete verdiği "gençlerin sağlığını koruma" görevi ile izahı tatmin edici değil.- Gençleri korurken reşit olmuş yurttaşları da kapsayan yasak ve karantina kararları nasıl açıklanabilir?- İçkinin dozunu kaçıranın karşı karşıya bulunduğu yaptırım hukuki ve bireysel olmalıdır.- Turiste olanak veren ama Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına kısıtlamalar koyan bir uygulama sadece bazı esnek İslam hukuku uygulayan ülkelerde vardır.- Sorun, "sağlığı koruma ve kollama görevi" ise, sadece kendi sağlığına zarar veren alkol içen değil, savurduğu dumanla başkalarını da zehirleyen sigara içicisi öncelikle hedef alınmalıydı.......................AB süreci, Türkiye'de her duyarlı konuda "askeri, sigorta olarak görmek" alışkanlığını noktalamıştır.Türkiye'nin kendi iradesiyle kabul ettiği "uyum süreci" gereği "AB'nin tavrı" gibi demokratik bir "sigorta" bunun yerini almış görülüyor.Küresel medyanın yayınları da, Türkiye'nin "laik demokrat" çizgiden sapmasını önleyecek etkiyi yapabiliyor; "Dolaylı bir güvence..."Nitekim AB'den sonra ABD de, "alkol karantina bölgeleri" iddialarını gündemine almış bulunuyor.Dün de uluslararası büyük yayın kuruluşlarından AP Ajansı'nda, "Alkolün serbest bırakıldığı bölgeler uygulaması, laik Türklere İslami hayat tarzı mı kaygıları veriyor" başlıklı bir yazı bütün dünyaya yayıldı.Yazıda alkol ekseninde başka "girişimlere" de işaret ediliyor.Örneğin... Ankara Belediyesi'nin işlettiği spor salonunda, sadece kadınlara ayrılan bir havuz/Göztepe Parkı'na cami yapmak/Türk eğitim sistemi için bir profesörün rüyasına giren şeyhin önerilerinin Başbakan Erdoğan'a gönderilmesi/AİHM'nin Leyla Şahin'in türban davasında haksız bulunması üzerine Erdoğan'ın Strasbourg'u eleştirmesi ve ulema söylemi...........................Bu yayında benim de bir yazımdan cümle alınmış; "Türban veremedik, alkolden arınmış bölgeler veriyoruz..."Türkiye'deki yüzlerce karşı yazı arasında benden de var elbette.Herhalde benimkini "pankart" formatında bularak seçmiş olmalılar.Üzüldüm. Aramızda birbirimize her şeyi söyleriz de, bir cümlemin Türkiye'ye genel eleştiri için dışarıdan malzeme olarak kullanılmasını içime sindiremedim.Keşke ekonomide, AB'ye tam üyelik sürecinde, demokratikleşmede bunca mesafe alınırken, zihniyet kalıtımlarındaki gen sapmaları olmasa ve biz de böyle satırlar yazmak zorunda bırakılmasak... g.civaoglu@milliyet.com.tr Bir iktidarın en kuvvetli olduğu gün, "hükümetin kurulduğu gündür." Hükümetin ilk gününden itibaren aşınma süreci başlar.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025