Eve Dönüş Yasası'yla birlikte bir dizi "duyarlı" olasılık stratejik araştırma kurumları tarafından öngörülmekte. Şöyle ki...
K.Irak'tan gelecek PKK'lılar köylerine dönüp, tarla mı sürecekler? Buğday mı yetiştirecekler? Dağlarda hayvan otlatan çoban mı olacaklar? Onları iyi tanımak gerek. Sadece silah eğitimi almış tetikçiler değillerdir.
PKK kamplarında her gün en az üç saat siyaset dersi vardır. Yıllarca "bilinçlendirme" amaçlı siyasi eğitimden geçmişlerdir.
Türkiye'ye döndüklerinde onların çok büyük çoğunluğu birer sivil siyaset militanı olarak faaliyet sürdüreceklerdir.
Hepsi dirsek temasında olacaklardır.
İskandinav ülkelerine gidecek yöneticiler ise, bu hareketin beyin merkezinde yer alacaklardır.
Bu birinci aşamadır...
Peki hangi çatı altında siyaset yapacaklar?
Adres çok daha önceden belli olmuştur; KADEK...
Eve Dönüş Yasası'ndan sonraki aşamada ABD'nin, Türkiye'den atmasını isteyeceği adım, KADEK'in meşruiyet kazanması olacaktır.
Bunu "doğrudan" yapabilir.
Ya da...
AB aracılığıyla yapabilir.
İkinci olasılık daha güçlüdür.
Çünkü...
AB, KADEK'in meşru siyasal parti olarak tanınmasını, "Türkiye'nin tam üyelik koşulları" arasında dayatabilir.
Zaten, KADEK, AB tarafından ilan edilen terör örgütleri listesine konulmuş değildir. Daha önce aynı şey İrlanda'nın IRA örgütü içinde uygulanmıştır.
IRA'yla İngiltere arasındaki görüşmeler bir modeldir. Türkiye'ye bu örnek de gösterilebilir.
O halde... IRA ile KADEK arasında kurulacak paralellerin bir süre sonra gündeme geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
KADEK'in meşru hale gelmesi bir şekilde gerçekleşirse, "Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması" korosuna da hazır olunmalıdır.
Notalar hazırdır. Seslendirme uzak değil.
AB dayatmaları beklenmelidir.
Gerekçeleri de şöyle olabilir:
"IRA kan dökmedi mi? Önemli olan, silahların gömülmesidir. IRA'nın siyasallaşma süreci göz önünde tutulmalı."
AB'ye tam üyeliğe yaklaştıkça şimdi duymaya bile tahammül edilemeyen böyle konularla yüz göz olacağız.
Ardından, İskandinav ülkelerine zorunlu göç yaptırılmış olanlar için de "artık dönsünler" sesleri yükselecektir.
Türkiye'nin idari ve siyasal yapısının sorgulanacağı, yeni anayasal devlet yapılanmalarının konuşulacağı da tahmin edilebilir.
Kuzey Irak'a odaklanmış olan bakışlarımızın, Irak'a asker göndermeye kilitlenmiş tartışmalarımızın üzerlerindeki kabuklar kırılmalı, içindeki çok çabuk devleşecek sorun ceninleri şimdiden görülmelidir.
Peki... Irak'a asker gönderilmesin mi?
Hayır... Gönderilmeli...
Ama, Türkiye Süleymaniye baskınını yalamış yutmuş, içine sindirmiş, üstelik bir de "aman ne olursa olsun Irak'a asker göndereyim de ABD ile soğuyan ilişkileri yeniden ısıtayım" durumuna düşmeden, siyasal yapılanmada söz sahibi olmanın koşullarını elde ederek...
Türkiye, özellikle Irak'ın üniter devlet yapısını sürdürmenin güvencesi olmalıdır.
Ayrıca, Türkiye, Kuzey Irak'ta etkin olmazsa bölücülük sorununu bu kez kendi topraklarında göğüslemek zorunda kalacaktır.
Diğer soru şu olabilir:
"Peki... Eve Dönüş Yasası çıkarılmasa mıydı?" Hayır bu yasa da gerekliydi.
Ama... Daha sonraki "duyarlı" adımlar için, şimdiden hazırlıklı olmak gerekir.
Bunun içinse birinci sınıf devlet adamı kumaşından olmak gerekir.
Tıpkı aikido dövüşçüsü gibi, KADEK, Abdullah Öcalan ve diğer yöneticiler için dayatmaları kendine çekip, onların kendi rüzgarlarıyla savrulmaları, boşa düşmeleri gibi bir devlet adamı ustalığına ihtiyaç var.
Ayrıca... İster Kuzey Irak'ta, ister Türkiye'de her fırsatta "Kürt oluşumlarına karşıyız" söylemi, özellikle bu topraklarda yaşayan ve diğer etnik kökenler kadar yurdun sahibi ve eşit yurttaşları olan Kürt kökenlileri kırmamalıdır.
Türkiye 21. yüzyılın siyasetini yapacaktır.
Daha esnek, çok daha demokratik, çok daha insan haklarına saygılı, çok daha bütünleştirici ve kucaklayıcı...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025