Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

EPEY süredir yaşadığım en güzel ve anlamlı etkinlikten bahsetmekten isterim... “ŞARKILARLA FİLMLER...”
Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinden görüntüler ve günümüz oyuncularını o filmlerin şarkılarını yorumlamaları.
Meğer sadece oyuncu sandıklarımızın nasıl da güzel müzik kulakları, sesleri ve yorumları varmış.
Örneğin... Mert Fırat... (Başka Dilde Aşk’tan “Ayıp Olmaz mı”)
Yetkin Dikiciler... (Zeki Müren’in oynadığı “Beklenen Şarkı” filminden “Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin”)
Barış Falay... (“Kadınım” adlı filminden “Kadınım”)
Cem Davran... (“Ağır Roman” filminden “Resimdeki Göz Yaşları”)
Özgü Namal... (“İstanbul Kanatlarımın Altında” filminden “Aşk”)
Ve bir sürpriz... Çağan Irmak... (“Minik Serçe” filminden “Biliyorsun”)
Seyircileri duygulandıran, ağlatan Çağan Irmak nasıl da bir neşe yaşayan ve yaşatan adam.
Suna Kıraç yıllar önce TEGEV’i (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) kurmuştu.
Yüz binlerce çocuğa bir başka konseptte kucak açtı. O geceyi de TEGEV düzenlemişti. Geliri bini aşkın çocuğa...
TEGEV’i yıllardır yöneten Cengiz Solakoğlu ve bu harika organizasyonun altındaki imza Nice Garcia’ya hem çocuklar hem biz izleyicilerden teşekkür...

Haberin Devamı

ŞARKILARLA FİLMLER

Oyuncular toplu halde “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” filminden “Fesüphanallah” şarkısını birlikte söylediler.

ŞARKILARLA FİLMLER

AŞK... “Gece son, sabah ilk düşünülen”

BUGÜN adımız Leyla ve YOL’umuz Metin Hara...
Bir albüm ve bir kitap...
Şeffaf Oda’nın konukları, Bugün Adım Leyla albümüyle Ziynet Sali ve Aşkın İstilası YOL kitabıyla Metin Hara.
Ziynet Sali “Ben bir melodi olsaydım, bu olurdum” diyor Bugün Adım Leyla’nın melodisi için...
Sözler de zaten onun paylaştığı gerçek yaşantı üzerine Sıla tarafından yazılmış.
Ona göre aşk “derinliktir ve her yerdedir.”
Ziynet’in enerjisi yüksek...
Yorumu ve sahnesi müthiş.
Şeffaf Oda’daki mini konserine doyamadık.
.........................
Metin Hara’ya göre ise aşk, “Gece uyurken en son düşündüğün ve sabah uyandığında ilk düşündüğün neyse o...”
Metin Hara 14 senelik deneyim ve 1 buçuk yıllık çalışma sonucu yazmış YOL kitabını... 150 bin baskı yapmış. Korsanları saymıyorum.
Yeni çağın dervişinden aşkın, yeniden doğuşun, farkındalığın, sınırsızlığın, değişimin ve şifanın yol rehberi...
Kitap seri olacak...
Elinin iyileştirici gücünün olduğu söyleniyor.
19 yıl boyunca dünyanın pek çok ülkesinde farklı eğitimler ve teknikler öğrenmiş.
.........................
Metin’in aşk hikâyeleri de ilginç...
Detayları programda.

Haberin Devamı

ŞARKILARLA FİLMLER

BİR GURMEDEN LEZZETLER...

Los Angeles, New York, San Francisco, South Beach ve Londra’dan sonra Türkiye pazarına giren Morgans Grup, Karaköy Büyük Balıklı Han’ın bulunduğu tarihi binada ilk otelini açtı. Otel 19’uncu yüzyılda hastane olarak kullanılan Büyük Balıklı Han’ın tarihi yapısı bozulmadan yenilendi. Otelin terasında yer alan Rudolf Sky Terrace manzarasının yanı sıra şef Rudolf Van Nunen menüsü de baştan çıkarıcı.
Gurme Sermet Severöz orada dostlarını ağırladı.
Kendi düzenlediği bir menü servis edildi.
Keyifli bir geceydi.

Haberin Devamı

ŞARKILARLA FİLMLER

İDİL BİRET’E İNÖNÜ DOKUNUŞU
HANİ bir inanç vardır ya... Birisi omuzuna sihirli değnekle dokunur. Hayatı değişir.
Uzun süredir yerkürenin en büyük piyano virtüözlerinden İdil Biret’in omuzuna da İsmet İnönü dokunmuştu. İdil Biret henüz 4 yaşında konser vermişti.
Bach ve Bethoven’ı ezberden çalmıştı. Ayakta alkışlanmıştı.
Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve eşi Mevhibe İnönü de salondaydı. Ertesi gün gazeteler İdil için “Ankara’da bir musiki harikası” başlıklarıyla yayımlandı.
“Harika çocuk” İdil Biret için İnönü’nün öncülüğünde özel bir kanun çıkarıldı. İdil piyano eğitimini sürdürmek üzere devlet desteğiyle Paris’e gönderildi.
Paris’teki ilk konserinde Fransız gazeteleri “Mozart Türk” başlıklarını atmışlardı. İdil konservatuarı Paris’te okudu. Bir “dünya sanatçısı” oldu.
Cuma gecesi Lütfü Kırdar’da İnönü Vakfı’nın düzenlediği konserde İdil piyanosuyla gene salonu büyüledi.
Alkışlarla en az 10-12 kez sahneye çağırıldı. İnönü yukarıda bir yerlerden bu sahneyi görüyor muydu, elbette bilemeyiz ama İdil Biret henüz 4 yaşındayken omuzuna dokunan İsmet İnönü’nün eline o gece bir “teşekkür öpücüğü” kondurdu.