Daha önce de yazdım.
Çok çok çok gerekli olmadıkça kimsenin hanımefendisi hakkında yazmam.
Ayrıca…
Erkek ya da kadın fark etmez… Onur yaralayacak ifadelerden de kaçınırım.
Hep şöyle düşünürüm;
“Bu kişi akşam evine gidecek. Eşinin yüzüne bakacak. Çocuğu ertesi sabah okula gidecek. Diğer çocuklar ona nasıl bakacak, babası ya da annesi nedeniyle ona neler söyleyecek?”
………………
Peki…
Yanlış yapanları, suç işleyenleri teşhir etmeyecek, halı altına mı süpüreceğiz kötülükleri?
Elbette hayır.
Gerçekleri yazacağız, söyleyeceğiz, cesur olacağız, toplumu uyaracağız.
Cezalandırılmalarını isteyeceğiz.
Fakat…
Bunları yapmanın da bir insani yaklaşımla “üslup düzeyi, özeni” olmalıdır.
Kimse “bla bla” yaptığımı düşünmesin.
1962’den bu yana 54 yıldır devamlı yazıyorum.
Neredeyse 20 bine yakın yazı…
Binlerce TV programı…
Ve…
Hakkımda sadece “2 hakaret davası” açıldı.
Bunlardan biri, sağ kanat milletvekiliydi.
Kendinin “İsa olduğunu” bile iddia etmişti.
“Tedavi görmek” zorunda kaldı.
Dava düştü.
Diğeri ise bir eski bakan.
“Dişliler içinde çapak olmayın, engellemeyin” diye yazdığım için “hakaret davası” açtı.
Sonra, kendiliğinden geri aldı.
2011 Türkiye’sinin havada uçuşan “ağır hakaret” söylemleri yanında nasıl da masum kalıyor, bana açılan davaların özü.
………………
Bunları neden yazıyorum, sanırım tahmin ediyorsunuz.
Türk siyasetinin ve devletin doruklarından dalga dalga Türkiye’ye yayılan “etiketlemeler.”
“ - Önüne yatıyor!..”
“ - Bunu söyleyen siyasi sapıktır!..”
“ - Asıl bana ‘siyasi sapık’ diyen, hem ‘cinsel’ hem ‘siyasi’ sapıktır.”
……………
Herkes bu söylemlerin kimlere ait olduğunu bilse de ben yazmayacağım.
Çünkü…
Onların ne bu söylemlerini ne de onlara aynı etiketi yapıştıranların karşı söylemlerini yakıştırmıyorum.
Her biri “rol model”dirler.
Halka ve özellikle gençlere örnektirler.
Eğer “rol model” olanlar böyle siyaset yaparlar, bu üslubu siyaset vitrinine koyarlarsa dalga dalga topluma yansır.
Toplumda içselleşir.
……………
Bir güçlü örnek…
Parlamenterlere “sayın” diye hitap etmek ve sonra ismini söylemek geleneğini başlatan Kazım Orbay’dır.
Bu söylem tutmuştur.
Hâlâ kullanılmaktadır.
Hatta sadece parlamenterler için değil başka meslekten olanlara da bu sıfatla hitap ediliyor.
Demek ki siyasette “güzel ve saygılı” ifadeler de topluma dalga dalga yansıyor ve içselleşiyor.