Koç Üniversitesi konferans salonu sahnesinde Ayşe Özyeğin ödül alıyor. Ben de ikimizin Vehbi Bey ile tanışmamızın aydınlık günleri ile eğitimin 2000'li yıllardaki alacakaranlık tünelleri arasındaki Türkiye'yi düşünüyorum.
Ayşe, yaklaşık 30 yıl önce ekonomi ilaveleri hazırladığım gazetenin dış ilişkiler yönetmeniydi.
Koç Grubu'nun 50. yılı bağlamında bir ek hazırlayacaktık. İyi dosttuk. Benim vosvosumla (kaplumbağa wolkswagenimle) gazete dönüşü onu evine bırakırdım. Koç'un Yeniköy Tugay Apartmanları'ndaki dairesinde, bir söyleşi yaptık.
İlk tanışmaydı.
Şaşırmıştık.
Vehbi Bey bu mütevazı dairede mi yaşıyordu?
Genç Ayşe ve genç Güneri'yi Vehbi Bey'in tevazuu ve kişiliği nasıl da etkilemişti!
Sonra...
O sıralarda köklü bir holdingin Harvard mezunu genç genel müdürü olan, şimdilerin banka sahibi Hüsnü Özyeğin'i tanıştırdı.
Evlenmeye karar vermişlerdi.
Ayşe banka yöneticisi, banka sahibi eşi oldu... Fakat hep aynı insani değerlerin sahibiydi.
Defilelerin, kayak merkezlerinin, davetlerin vitrin malzemesi hiç olmadı. AÇEV'i (Anne Çocuk Sağlığı Eğitim Vakfı) kurdu.
Çocukların beyinsel gelişiminin ilk 6 yılda olduğu ve bu sürecin eğitimle değerlendirilmesi gereğini amaçlayan bir vakıf... 10 yılda 250 bin anne ve çocuğu eğitti. Yoksul ailelerin üzüm gözlü çocuklarını ve kendilerini onlara adamış annelerini...
Ve önceki akşam AÇEV adına Ayşe, Koç Vakfı'nın büyük ödülünü aldı.
Vehbi Bey için "iyileri sezer" söyleminin bir başka kanıtı... 30 yıl önce Koç'un ilk kez elini sıkarken Ayşe, kimsenin tanımadığı bir gençti. Hüsnü'nün kurduğu bankanın ilk hesabını Vehbi Bey açmıştı.
Ödül sonrası, ikisi de pırıltılı diplomaları olan oğlu Murat, kızı Ayşecan ve eşi Hüsnü ile mutlu ama doğası gereği hayli de mahcuptu.
Yaşam kesitlerinden böyle gözlemler, simgedir.
Gazetelerin magazin eklerinde boy boy resimleri basılan "haftanın şıkları - haftanın rüküşleri" sosyete çerçeveleri dışında bir dünyayı yansıtır.
Ödül gecesi gene düşündürücü olan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ti.
Düzgün bir konuşma yaptı.
Böyle bir üniversite kurduğu için, merhum Vehbi Koç'u hayırla andı.
Doğrusu...
Salondakiler kulaklarına inanamadılar.
Koç Üniversitesi'nin kurulmasını önlemek için şimdi AKP'nin ve hükümetin başında olan R. T. Erdoğan'ın, İstanbul Belediye Başkanı olduğu yıllarda ne engeller çıkardığını salondaki herkes biliyordu. Neler çekilmemişti ki!
Üniversitenin bulunduğu yöre başka bir partiye ait belediyeye geçtikten sonradır ki proje gerçekleşmişti.
Ama...
Bakan Çelik, sanki o kökten gelmiyordu.
Koç ve Sabancı üniversiteleri, hatta tüm vakıf üniversiteleri için kürsüde olumlu bakış açısını yansıtıyordu. Erdoğan da, arkadaşları da bu denli değişmiş miydiler?
Ancak...
Bakan Çelik'in, "YÖK yasasını değiştirmek ve imam hatipler dahil meslek liselerine, tüm üniversiteleri açmak" söylemi aynı "esenliği" vermiyor.
Aslında...
İmam hatipleri ve diğer meslek liselerini bitirenler orada tıkanıyor değil. Meslek liselerini bitirenler aynı dalda 2 yıllık meslek yüksekokullarına giriyor, sonra, sınavla aynı daldaki üniversitelere geçiyorlar. İmam hatip mezunları da doğrudan 4 yıllık ilahiyat fakültelerine gidiyorlar.
Yani... Her meslek lisesi öğrencisi kendi alanının en yüksek noktasına kadar çıkabiliyor.
Eğer din adamı olmayacaklarsa, diğer meslek liselerine veya genel liselere neden gitmediler?
Buna karşın... Bakan Çelik, imam hatip mezunlarına tüm üniversiteleri açma projesini dile getiriyor.
Çelişki...
Çelik'in projesi için birkaç satır... İmam hatiplerde "suret (resim) günahtır" eğitimini almak... Sonra sözgelişi akademide "nü" çıplak kadın modelin resmini yapmak... Konservatuvarda, balet olup, balerinlere sarılarak dans...
........
Laikler için sakıncası yok!
Ya Çelik için?
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025