Türk baharatlı, Latin dokunaklı, dünya müziği deyince akla “Ayhan Sicimoğlu” geliyor. Lokum tadında ve simge dokunaklı harika müzikle de “Simge Sağın”
bugünkü Şeffaf Oda konuklarım...
Simge’yi, Sibel Algan imzalı, Sezen Aksu dokunuşlu “Miş Miş”le tanıdık.
“Miş Miş, 101 milyon” tıklandı.
Sıra “Yankı”da...
Simge “İTÜ Klasik Türk Müziği” eğitimli. Hocaları ise Selahattin İçli ve Alâeddin Yavaşca. Türk sanat müziği de söylüyor Şeffaf Oda’da...
........................
Ayhan Sicimoğlu “müzik” ve “yemek gurusu”... Simge’yi kaçırmıyor ve “Turko Latin” konserlerinde şarkı söylemesini teklif ediyor. Simge de, Ayhan’ın deyimiyle “Hastasıyım” diyerek bu teklifi kabul ediyor. Ayhan Sicimoğlu’nun müthiş bir hayran kitlesi var.
Hem TV programlarından, hem de konserlerinden...
MÜZE EĞİTİMCİLİĞİ
BU da yeni sayılabilecek bir alan... TBB (Türkiye Barolar Birliği) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun eşi ve ortağı Birgül Feyzioğlu da avukattır.
Yanı sıra...
Birgül Feyzioğlu’yla geçen hafta Pera Müzesi’nde beraberdik. Orada müze eğitimcisiymiş.
........................
Müze eğitimi nedir?
Şöyle anlattı:
Tüm dünyada çağdaş müzecilik
anlayışı değişiyor. Müzeler, toplama, koruma, sergileme faaliyetlerinin yanı sıra pek çok etkinliği beraberinde yürütüyor.
“Eğitim” de bu etkinliklerden biri.
Müze eğitimi geniş halk kitlelerine ulaşabiliyor.
Eser ile ziyaretçi arasında interaktif bağ oluşturuyor. Katılımcıdaki estetik ve sanat duygusu gelişiyor.
Müze eğitimleri ziyaretçiler “bakmak” ve “görmek” arasındaki farkı algılıyor.
MAYMUN YILI DiLEK SALATASI
ÇİN takvimine göre “Maymun Yılı”nı yaşıyoruz.
Shangri-La Hotel’de Şef Bingli’nin mutfağı “Maymun Yılı” lezzetleriyle tanıştırdı İstanbulluları.
Önce...
Bir özel salata...
Adı, “Lo Hei Salmon.”
Çin geleneklerine göre bu büyük salata tabağının bulunduğu yuvarlak masa etrafında ayağa kalkarak bir
daire çiziliyor.
“Çin çatal, bıçağı” diyebileceğimiz “bagetler” yukarıdan tabağa doğrultuluyor.
Herkes o yıl yaşamında neyin gerçekleşmesini istiyorsa yüksek sesle dile getiriyor.
Ama öyle yüksek sesle ve hep bir ağızdan ki hiç kimse diğerinin / diğerlerinin ne dilediğini anlayamıyor.
Sonra bagetlerle salataya hep birlikte karıştırıyorlar.
Böylece herkese “eşit şans” dağılmış olacağına inanıyorlar.
Yani bir anlamda o iki çubuk birer “sihirli değnek” gibi algılanıyor.
SOYADI GİBİ ADAM
BİR “alternatif tarih” yorumu...
“Merhum Turgut
Özal yerine 8’inci Cumhurbaşkanı Kaya Erdem olabilir miydi?”
Kaya Erdem’in “DEMOKRASİNİN İLK 50 YILI” adlı yeni kitabını okuyorum. Bu “alternatif tarih şifresi” yakın tarihin alacakaranlığına ışık gibi görünüyor.
........................
80’li yılların sonunda Turgut Özal Başbakan...
ABD / Houston’da
kalp ameliyatı oldu.
Oradaydım.
Özal’ın en yakın çevresinden ilginç şeyler dinliyor ve hayret ediyordum.
“Turgut Bey Ankara’ya döndüğünde ekonomi işlerinin başına kardeşi Yusuf Özal’ı getirecek!..”
Bunun anlamı 1980’den beri
“ağbi-kardeş”, “et-tırnak” gibi oldukları Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem’in
altının boşaltılacağıydı.
Doğrusu pek de ihtimal verememiştim. Ancak kitabından öğreniyorum ki... “Kaya Erdem vekâlet ettiği başbakanlık görevi ve yakın dostlukları gereği Turgut Özal’ı telefonla arıyor fakat konuşamıyormuş.”
Neden?
Kaya Erdem’in kitap sayfalarındaki satır aralarından aldığım izlenim şöyle:
“Daha o zamandan Özal’ın cumhurbaşkanı olması planları yapılmaya başlanmış. Özal’ın çevresini saranlar Kaya Erdem’i -olası- rakip göstermişler. Kısacası, böyle bir olasılığın önünü kesmek gerektiğini Özal’a da inandırmış olmalılar...”
Oysa...
Onlar yeterince Kaya
beyi tanımıyorlardı.
Kaya Erdem dürüstlük simgesi,
çalışkan, donanımlı, zarif, verilen “söz”
ve “vefa” kelimelerinin içini tam dolduran devlet adamıdır.
........................
Erdem’in kitabında “yakın tarihin gün ışığına çıkmamış pek çok gerçeklerini” bulabilirsiniz.
Mutlaka okunmalı.
“Erdem”in anlamı “fazilet”tir.
Kaya Erdem de soyadı gibi bir değerdir.
AA’NIN ULUSLARARASI FOTOĞRAF YARIŞMASI
GEÇTİĞİMİZ hafta bana ulaşan bir fotoğraf kitabı güçlü görselleriyle dikkatimi çekti.
Anadolu Ajansı tarafından düzenlenen “Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nın (Istanbul Photo Awards)” kazanan ve finale kalan fotoğraflarıyla hazırlanmış. Kitabın kapağında “Yılın Fotoğrafı” seçilen “ebola krizine” dair dramatik bir fotoğraf var.
Avustralyalı Daniel Berehulak aynı fotoğraf ile bu ödülden birkaç ay sonra da Pulitzer’e layık görülmüş.