"Sivil itaatsizlik" dalgası ve belki de "bilinçli strateji" oluşumunun "ilk" örneği mi bu?Eğer öyleyse, hadisenin 56 başkan tarafından Danimarka Başbakanı Rasmussen'e gönderilen "ROJ TV yayını sürmeli" tavrı ile kalmayacağı ve yaygınlık kazanacak boyutlar alabileceği tehlikesini seziyorum. Devletin başka uygulamalarına ve yargı kararlarına da "sivil itaatsizlik" tavırlarının çoğaltılacağı yolunda kuşkularım, kaygılarım var.........................Tavrı onaylıyor değilim ama "sivil itaatsizlik" nedir açalım...John Rawls'a göre "sivil itaatsizlik" tanımı şöyle:"Yasaların ya da hükümet politikasının değiştirilmesini hedefleyen kamuoyu önünde icra edilen (aleni), şiddete dayanmayan, vicdani, ancak yasal olmayan politik bir eylemdir.".......................O halde unsurları sıralayalım:- Yasadışıdır: Yani yasalara aykırı bir fiil ya da eylemdir.56 belediye başkanının Başbakan Rasmussen'e ortak başvuruları, bu açıdan -zaten- soruşturuluyor.- Meşru bir eylemdir: Eylemciler, haksız bir uygulamaya karşı bütün yollar denendikten sonra ve yazılı olmayan toplumsal sözleşmenin dışına çıkıldığı yolundaki kaygılarını açıklamak üzere "yasadışı" eylem ya da tavrı koyarlar.56 belediye başkanının yasadışı eylem ya da tavırda bulunup bulunmadıklarını idare ve gerekirse yargı kararlaştıracak. Bütün yolların denendiği ve toplumsal sözleşmenin dışına çıkıldığı yolundaki ölçütler için ise vicdani içtihat oluşmuş değil.O nedenle "meşru" ya da "meşru değil" gibi hükümler, yargı yeri olmayan bu sütunun dışındadır. Hadiseyi, bir yargı misyonuyla değil, "sivil itaatsizlik" kurumunun akademik boyutuyla satırlarımıza yansıtıyoruz.- Hukuk devleti düşüncesine dayalı siyasi ve ahlaki bir yönelimdir: ROJ TV'nin PKK'nın organı gibi yayını nedeniyle ona hukuk devleti eksenli bu siyaset ve ahlak ölçütü uygulanabilir mi?Bence hayır.Ama... Sınırların ötesinde art arda kapattırma girişimleriyle Ankara, başarısız oldukça, ROJ TV'nin uluslararası hukukta "sivil itaatsizlik" gibi algılanma sürecine -istemeden- katkıda bulunuluyor. Oysa... Anayasal çerçevede Kürtçe TV yayın süre sınırlarını kaldırmak, ROJ TV'nin "yasaklı olmaktan" kaynaklanan "karizmasını" çizer. "Demokrasi ölçütü" daha etkin mücadele yöntemidir.- Alenidir: 56 imzalı başvuru, bu kapsamda...- Şiddet içermez: Önemli "sivil itaatsizlik" ölçütlerinden biri budur.Belediye başkanları başvurusunda dolaylı da olsa, şiddeti içermemesi için başvuruda, PKK'nın şiddet yöntemlerinin benimsenmediği ve ROJ TV'nin de yayınlarında buna özen göstermesi gerektiği vurgulanmalıydı.- Amaç: Eylemin hedefi, pozitif hukuk maddesini ya da devlet tavrını kamuoyu oluşturarak değiştirmektir. Belediye başkanları bu hedeflerini zaten açıklamışlar.- Ceza göğüslenir: Eylemi ya da tavrı koyanlar, gerektiğinde bunun ceza olarak bedelini ödemeyi göze alırlar. Başvuru altına imza atarken başkanların hukukçularına danışmamış olmaları mümkün mü?..........................PKK'nın da, onun paralelinde yayın yapan ROJ TV'nin de görüşlerini paylaşmam.Ancak... Şu yukarıda anlattıklarım, Ankara'da sağduyuyla irdelenmelidir.Öyle hissediyorum ki... Türkiye'nin karşısında önümüzdeki süreçte, AB saflarında koruma alanı bulabilecek "sivil itaatsizlik" örnekleri çoğalabilir.Türkiye, pozitif hukukun, devlet yaptırımlarının, alışkanlıklarının, geleneklerinin ötesinde, bu kurumun mücadele yöntemlerine karşı yüksek kalitede ve kendi bütünlüğünü, güvenliğini korumada yeni ve etkin demokrasi zihniyetini, entelektüel donanımını gerçekleştirmelidir. g.civaoglu@milliyet.com.tr ROJ TV'nin yayınını sürdürmesine destek veren 56 belediye başkanı, uluslararası siyasetin koruma kanatları altına alınabilen "sivil itaatsizlik" formatına girebilirler mi?
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025