Kaldırımlara “alkol yasağı” direkten döndü.
Ankara’dan gelen haberlere göre, “içki ruhsatı ve kaldırımlara masa çıkartmak izni” olan mekanlara “yasak” dokunmayacak.
Oysa...
Yasa teklifiyle bunlar da “yassahh” kapsamındaydı.
Tarihi Çiçek Pasajı, Nevizade, Asmalı... Boğaz’daki, İzmir Kordon ve tüm Ege, Akdeniz kıyı şeridindeki kaldırım masaları karartılacaktı.
Buna tüm Türkiye kaldırım masalarını da ilave edin.
Olur şey değildi...
Kimileri “tam da turizm mevsimi açılırken” diye başlayan “haklı fakat eksik” tepkiler verdi.
Oysa...
Bu bir “yaşam tarzıdır.”
Sadece “turistler” için değil bu ülkenin insanları da aynı hakka sahiptir.
Türkiye’de kimse diğerini ötekileştirmek ve üzerinde baskı yapmak, üstünlük taslamak hakkını iddia edemez.
Kimse kimsenin ırkını, cinsiyetini, dinini, mezhebini sorgulayamaz.
Kimse kimseyi örtünmek ya da başını açmak dayatması yapamaz.
Eteğinin boyuna ya da çarşafına, başörtüsüne karışamaz.
Bunun gibi kimse ve hiçbir parti laik ve uygar Türkiye’de “içki yasağı” koyarak “yaşam tarzlarına” müdahale edemez.
...........................
Elbette...
“Sağlık” nedenleriyle “insanlarımızı ve özellikle gençleri” kötü alışkanlıklardan korumak gereklidir.
Önemlidir.
Ama...
“Alkol almak” ile “alkolik/alkol bağımlısı olmak” arasındaki büyük fark da iyi bilinmelidir.
...........................
Yüzyıllardır devlet büyükleri arasındaki anlaşma imzaları sonrası karşılıklı kadeh kaldırılır.
İnşası yeni biten gemiler kızaktan suya indirilirken şampanya patlatılır.
Protokol yemeklerinde devlet büyükleri karşılıklı konuşmalar yaparlar, salondaki masalarda kadehler yükselir.
...........................
Bunları yapan cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, büyükelçiler “alkol bağımlısı” ya da “kötü alışkan-lıkları” olanlar mıdır?
Gençlere “kötü örnek” midirler?
Türkiye Anayasa-sı’nda “İslam devleti” yazsaydı, alkol yasağını anlamak mümkündü.
Fakat...
Anayasasına göre Türkiye “laik devlettir.”
O halde kimse kimseye, bir kesim diğer kesime “yaşam tarzını değiştir” dayatması yapamaz.
Hukukun arkasından dolaşan yasalarla bu dayatma “meşruiyet” kazanamaz.
...........................
AK Parti “yaşam tarzlarına dokunmayacağız” söylemiyle iktidara yürümüştü.
Bu taahhüdü ile “muhafazakar olmayan kesimin” de desteğini ve oylarını almıştı.
Hala “aynı söylemi” tekrarlıyor.
O halde lafta kalmamalıydı.
Yasağın, direkten dönmesi aklın yoluydu.
...........................
Alkol için ruhsat ve izin almış “kazanılmış hak sahibi” mekanlar yasak kapsamının dışında kalacak.
Bu da doğru karar.
Ama mekan dışında tüketilmek üzere içki satışları önleniyor. Evde içmek üzere “götürmek amaçlı” içki satmayacaklar. Doğruluğu tartışma götürür.
18 yaş altındakilere içki servisi yapılmasına ağır cezalar getirecek düzenlemeler ise makul ve gerekli buluyorum.
Hatta...
Daha ileri gidiyor ve “içkili lokantalara ailelerin çocuklarını götürmeleri” önlenmeli diyorum.
...........................
Buna karşılık “içki ilanlarının” yasaklanması bana göre yanlış.
“Kaliteli” ve “marka değerini koruyan” ürünlere olanak vermek bir sosyal ve ekonomik politikadır.
Böyle bir kaygı olmadan, merdiven altı sorumsuz üretimlerle “sorumluluk sahibi” firmaların “rekabete kapalı kaos piyasasına bırakılmaları” tehlikelidir.
Şu ortamda bile merdiven altı imalat ürünü alkollü içeceklerden zehirle-nerek ölüm vakalarını göz önünde bulundurun. Neler olabileceğini tahmin edin.
Türkiye alkollü içecekler alanında küresel rekabet yapan düzeye erişti.
“İhracat getirisi” sağlıyor. Bu getiri katlanarak artmakta.
...........................
Noktayı küresel bir söylemle koyayım...
“Sorumlu için!..”
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025