California, hemen hemen
Türkiye büyüklüğünde bir
ABD eyaleti.
Bir deprem bölgesi...
California Valisi'nin deprem uzmanlarından oluşan özel bir danışma kurulu var.
Onların görüşlerinden süzülen bilgileri kamuoyu ile paylaşıyor.
Önlemleri, felaket yönetimi planlarını bu süreçten geçirerek uygulamaya koydurtuyor.
Bir süredir
Türkiye'de deprem konusunda
"söylem kaosu" yaşanmakta.
Bilim adamları, ayrı ayrı tezler ortaya atıyor.
İstanbul'da en üst düzeyde kapalı toplantılar ve o toplantılardan sızdığı öne sürülen ürperti verici iddialar...
Hatta...
Tarihler verilerek,
İstanbul'u sarsacak şiddetli bir deprem için bilimsel
(!) kehanetlerde bulunuluyor.
Türkiye'nin beklentisi en üst düzeyde bir açıklamayken,
Kandilli Rasathanesi'nin
Başkanı Prof. Işıkara'ya
zevahiri kurtarmaya dönük bir konuşma yaptırtılıyor.
Ve nihayet
Başbakan Bülent Ecevit'in televizyonlarda ve gazetelerde yayınlanan demeci:
"Yabancı bir bilimsel kurumdan Marmara'da deprem olabileceği yolunda uyarı aldık..."Yetkililerden bir de dramatik dilek:
"Allah İstanbulumuzu korusun..."Duyarlı doğa
Bu bilginin kamuoyuna duyurulması, saklanmaması iyi olmuştur.
Gerçi...
Kentte gerilimi yükseltmiştir ama alınan böyle bir uyarının kamuoyundan saklanmasının siyasi ve vicdani sorumluluğu büyüktür.
İstanbullular, rahatsız geceler geçiriyor.
Fakat...
Başbakan'ın açıklaması sonrasında alabilecekleri önlemleri sonuna kadar zorladılar.
En azından korkulu rüya görmektense, uyanık yattılar.
Bunlar hiç istenmez ama ansızın deprem sarsıntısı ile uyanmaya tercih edilir.
Ancak...
Yurtdışından uyarı yapan bilimsel kurum neresidir?
Uyarı nedir?
Açıklanmalıydı.
Türk bilim adamları da, bu konudaki
- yandaş veya karşı - görüşlerini söyleyebilselerdi.
Ayrıca...
Sadece uyarıyı yansıtmakla yetinmeyip,
İçişleri Bakanlığı ve
İstanbul Valiliği'nin aldıkları yardım önlemleri sıralanmalıydı.
Deprem vukuunda, her semtten
İstanbullular'ın nerelere ve hangi telefon numaralarına başvuracakları bildirilseydi.
Ecevit'in doğası duyarlıdır.
Belki de toplumu böyle ayrıntılarla daha fazla germek istememiş olabilir.
Ne var ki...
İstanbul, artık deprem psikolojisini derinden hissetmekte.
Bu havayı dağıtmanın yolu, topluma, devletin yanında olduğunu hissettirmektir.
Çünkü...
İnsanlarımız zaten olanakları ölçüsünde ya evlerini korumaya alıyor ya ev değiştiriyor ya da bir deprem anında kendini ve ailesini güvenliğe en kısa zamanda kavuşturacak özel planlar hazırlamış.
Dünya kenti
Şimdi beklenen, olası bir deprem sonrası için devletin katkılarının neler olacağının sıralanmasıdır.
Yukarıda da belirttiğim gibi özellikle
İçişleri Bakanı Tantan, konu üzerinde özenle durmakta.
İstanbul'u depreme hazır bir
"dünya kenti" haline getirmek üzere çok yönlü bir plan hazırlatıyor.
DPT'nin bu yolda çalışmaları var.
Üst düzeyde bir yapılanmayı,
finans ve
hukuki altyapı ayaklarına oturtuyor.
Uluslararası bir projeyi hayata geçirecek.
Ayrıca...
Avrupa standartlarında teknik eleman ordusu oluşturuyor.
Belediyenin kadrolarını genişleten bir yasa çıkacak.
Kentteki bütün dinamik güçleri
seferberlik anlayışı ile koordine hale getirmenin planları yapılmakta.
Polis ve jandarma eğitiliyor.
Boğaziçi Üniversitesi öncülüğünde, okullara, kurumlara ve demokratik örgütlere deprem eğitimi verilecek.
Psikologlar Derneği zaten devrede.
İstanbul'a,
70 tonluk bir tır kamyonuna, kısa sürede erişte haline getirilecek makinelerle,
50 tonluk kitleleri kaldıran, birbirinden ayıran aparatlar ve diğer çağdaş teknoloji ile donatılmış kamyonlardan
10 tane alınmakta.
Daha pek çok ayrıntılı çalışma var.
Gene de yazının başına dönelim.
Önce...
Deprem de, tıpkı terör, enflasyon, çeteler gibi büyük bir tehdit olarak algılanmalı.
Başbakan'ın bu konuda çok güvenilir bir danışmanlar grubu oluşmalı.
California Valisi'nin her söylemi ve her eylemi, nasıl bu deprem danışmanlar süzgecinden geçiyorsa,
Ecevit'in de kamuoyuna her açıklaması, devletin deprem için her tavrı, bu kuruldan süzülmeli.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr