Öcalan'la görüşmek için Ramazan Öztürk'le birlikte Beyrut'taki otelimizden alındık. Yol boyu bilmediğimiz birkaç yere uğradık.Her gittiğimiz yerde otomobil değiştiriliyordu.Bardaktan boşanırcasına yağmur altında Bekaa Vadisi'ne yol alıyorduk. Dünyadaki bütün terör örgütlerinin kamplarının bulunduğu bir vadi.3-5 kilometrede bir sağda ya da solda bildik örgütlerin adları, amblemleri görünüyordu.Misal... PKK kampına giderken Dev Sol kampı sol taraftaydı........................Bekaa'ya yaklaştığımızda köy ile kasaba arası bir meskûn yerde durduk.Tam önümüzde bir kahveyi anımsıyorum.Adı, "Gurbet Kıraathanesi" idi.Yöredeki diğer örgütlerden Türkler ve PKK'lılar anlaşılan zaman zaman oraya geliyorlardı.Kod adı Oktay olan ve Almanya'daki haber ajansında çalışan biri Abdullah Öcalan'la randevumuzu sağlamıştı. O gün bizi götüren ekibin şefiydi.Oktay, "Burada bir evde bekleyeceğiz. Kampa gitmek için işaret gelecek" dedi.Dar sokaklardan yürüyerek, pencereleri demir parmaklıklı, kapısı demir, tek katlı bir eve vardık. Bizi içeri buyur eden kişi, gazetelerde uzaktan kumandalı bombayla uçurulduğunu okuduğum ve fotoğrafını gördüğüm Kani Yılmaz'dı.Hayli uzun boylu ve ince yapılıydı. Kalın bıyıkları vardı..........................İçeride bir soba gürül gürül yanıyordu. Dışarıda ciğerlerimiz donarcasına üşümüştük. Sıcak salon iyi geldi.Duvarlarda Öcalan'ın ve bazı PKK'lıların fotoğrafları asılıydı.Oda çepeçevre minderlerle çevriliydi.Ben köşeye oturdum, her köşede olduğu gibi, bulunduğum köşeye de bir Kalaşnikov yaslanmıştı.Pencereyi kalın, koyu yeşil bir perde örtüyordu..........................Kani Yılmaz, çay getirdi."Karanlık bastı, isterseniz gece burada kalın, yarın sabah da kampa gidersiniz" diye önerdi.Ben "Ev yaşamınıza ağırlık yapmayalım. Eşinizi de rahatsız etmeyelim" cevabını verdim.Saflık işte... Az önce el yıkamak için salondan çıktığımda genç bir kadınla karşılaşmış, "Kani Yılmaz'ın eşi herhalde" diye düşünmüştüm.Kani Yılmaz, bu yanlış algılamamı sezmiş olacak ki, "Gördüğünüz bacı örgütümüzdendir. Eşim değildir. Evde başka bacılarımız da var. Kampa gelirken ya da ülkeye giderken burada kaldıkları olur" dedi.Yaşamımda ilk kez bir "örgüt evi" nasıl olur, böylece gördüm...........................Kani Yılmaz'a "Yüzünüz bana hiç yabancı değil, daha önce tanışmış mıydık?" diye sordum."Tanışmak ne demek, birkaç kez konuştuk bile" dedi. Ve açıkladı:"Ben sendika yöneticisiydim. (Yanlış hatırlamıyorsam Türk-İş'e bağlı bir sendika adını vermişti. GC.) Sendika kongrelerine gazeteci olarak gelmiştiniz. Dışarıda sigara içerken ayaküstü sohbet etmiştik."Sonra?Onu da söylemişti:"Daha sonra hapse girdim. 10 yıl yattım. Çıkınca da buraya geldim."Yıllar sonra bu yazıyı yazarken, o akşam çekilmiş fotoğrafı da yayımlıyorum."Su yolunda kırılacak su testisi" olmak tercihi neden? g.civaoglu@milliyet.com.tr Öldürülen eski PKK Avrupa Sorumlusu Kani Yılmaz'ı tanımış, Bekaa yakınındaki evinde birkaç saat kalmıştım. Anlatayım...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025