Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra Başbakan Davutoğlu’ndan da TÜSİAD’a “kırmızı kart...”
Merhum Vehbi Koç TÜSİAD’ın (Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği) kurucularındandı.
Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı üçlüsü projenin müellifleridir.
O zamanlar (70’li ilk yıllar) “işadamı” söylemi pek de yaygın değildi.
Hatta...
Yakınlarından Vehbi Bey’in “Şu bizim adamlar derneği” diye bahsettiğini de duymuştum.
TÜSİAD’ın ilk başkanı Feyyaz Berker’di.
“Adamlar (!)” zaman zaman iktidarlarla ters düştüler.
........................
Kıbrıs harekâtıyla yıldızı daha da parlayan “tarihi yanılgıyı onarma” hükümeti başında Bülent Ecevit vardı.
Necmettin Erbakan’ın MSP’siyle hükümet kurarken Ecevit “CHP’nin yıllar boyu muhafazakâr kesime uzak kaldığını, bunun tarihi yanılgı olduğunu, MSP’yle hükümet ortaklığı yaparak bu tarihi yanılgının giderildiğini” söylüyordu.
Halk arasında ise buna “karpuz ortaklığı” deniyordu.
Dışı muhafazakârı temsil eden yeşil, içi CHP’nin solculuğunu yansıtan kırmızı...
Ecevit çok geçmeden asıl tarihi yanılgının “Erbakan’la ortak hükümet kurmak olduğunu” anladı.
Zaten...
Karpuz düştü, ortadan yarıldı.
O kısa ortak hükümet sürecinde Bülent Ecevit TÜSİAD’a soğuk bakıyordu.
Tarabya Oteli’ndeki TÜSİAD kongresine davet edildiği halde gelmemişti.
Bunun üzerine başkan Feyyaz Berker kürsüye çıkmış, Ecevit’e sitem etmişti.
Gelse, karşısında kapitalizmin korkunç devlerini değil, benim gibi başka Robert Kolej’den arkadaşlarını da bulacaktı.
Ortak kültür temelimiz vardır.
Konuşacaktık, birbirimizi daha iyi anlayacaktık.
Ama...
Robert Kolejli Ecevit, Robert Kolej’den arkadaşı TÜSİAD Başkanı Berker’in davetine gelmemeyi tercih etmişti.
Temsil ettiği “demokratik sol” liderliğiyle bağdaştırmamıştı.
Ecevit hükümetlerinin TÜSİAD’la arası hep “nahoş” olmuştur.
.......................
70’li yılların birinci ve ikinci Milliyetçi Cephe hükümetlerine TÜSİAD’ın büyükleri karşıydı.
O hükümetlerin Başbakanı Süleyman Demirel ile ilişkiler parlak değildi.
TÜSİAD yüzde 42 oy almasına rağmen tek başına hükümet kuramayan Ecevit CHP’sinin iktidar olmasını istiyordu.
Sonunda Ecevit “Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum” dedi ve buldu da...
Onlara birer bakanlık vererek 78’de hükümetini kurdu.
Bu kez de TÜSİAD yanılmıştı.
Ecevit’in politikaları TÜSİAD’ı fena halde rahatsız ediyordu çünkü.
Bir yandan terör, öte yandan ekonominin uçurumdan yuvarlanmakta oluşu üzerine gazetelerde TÜSİAD’ın tam sayfa ilanları yayımlandı.
Bu ilanlarla TÜSİAD Ecevit hükümetine “yaylım ateşi” açıyordu.
Bir süre sonra ara seçimleri Süleyman Demirel’in AP’si 5’te 5 yaparak kazandı.
Ve...
Azınlık hükümetini kurdu.
Turgut Özal’ın DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) müsteşarı ve ekonominin patronu konumunda gerçekleştirdiği 24 Ocak kararları Türkiye ekonomisinde milat oluşturdu.
O tarihten bu yana Türkiye döviz dilenir duruma hiç girmedi.
TÜSİAD da 24 Ocak’ın destekçileri arasındaydı.
........................
Uzatmayayım...
1980’den sonra da TÜSİAD’ın hükümetlerle ilişkisi inişli çıkışlı “sinüs kosinüs eğrisi” görüntüsüyle sürdü.
TÜSİAD açıkçası kalın çizgisiyle doğru bildiği görüşü dile getirmekten geri kalmadı.
Zaman zaman zorlandı fakat esnese de kırılma yapmadı.
Şimdi de zorlu bir sürece girmiş görünüyor.
Hem Erdoğan, hem Davutoğlu’ndan kırmızı kart (!)
Bakalım yarım yüzyılı aşkın TÜSİAD’ın güzergâhı ne olacak?
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025