Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktidara göre Anayasa Mahkemesi’nin “seçim barajını” incelemeye alması “kumpas... Bu da ÜST AKLIN işi...”
Gerekçe...
“Önümüzdeki seçimlerde AK Parti’nin yeni bir anayasayı tek başına yapabilecek Meclis çoğunluğunu önlemesi.”
Yani...
Belki “başkanlık sistemini düzenleyen yeni bir anayasa...”
Ama...
Daha çok kuşku “çözüm sürecinin sonuca ulaşmasına taş koymak...”
Çünkü...
Müzakerelerin sonunda dayanacağı duvar bugünkü Anayasa.
“Eşit vatandaşlık” başlığı altında yeni vatandaşlık tanımından tutun, “özerk” diye de yorumlanabilecek “yerel yönetim” düzenlemesine kadar bir dizi değişim/dönüşüm ancak yeni bir anayasayla mümkün.
Eğer çözüm sürecini engellemek isteyen bir “üst akıl” varsa, iktidara göre önümüzdeki genel seçimlerde barajı kaldırarak AK Parti’nin özellikle Güneydoğu’da milletvekili sayısını tırpanlamayı hedefliyor.

KOBANİ VE ÜST AKIL

BU “üst akıl” söylemi kısa süre önce siyaset literatürüne girdi.
“Kobani’nin ön plana çıkışı... Kobani için Türkiye’den silahlı güçlerin geçişine koridor açılması... Bu hedefe dönük 6-7 Ekim olaylarıyla baskı kurulması...”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Bir üst akıl olabilir. O üst akıl yönlendiriyor” yorumuyla dile getirilmişti.
Genellikle paylaşılan değerlendirme “üst aklın ABD olabileceğiydi.”
............................
Ancak...
Öyle görünüyor ki başka “üst akıllar” da devrede.
Örneğin dünkü SABAH gazetesi manşeti şöyleydi:
“BARAJ KUMPASI
‘ÜST AKIL’IN İŞİ.”
Alt başlık ise bu başlığı açıyor:
“Devletin zirvesi AYM’nin baraj hamlesini değerlendirdi: Amaç seçim öncesi kaosa yol açıp, Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu önlemek.”
SABAH “devletin zirvesiyle” diyalog kurabilecek yakınlıkta bir gazete.
O nedenle bu “haber/analizi” altını çizerek okumak gerek.
HABERE göre Antalya’da (27-28 Kasım) Avrupa Konseyi tarafından “Anayasal Mahkemesi’ne bireysel başvuru yorumunun etkinleştirilmesi” başlıklı bir uluslararası konferans düzenlendi.
“Kumpas” için bu konferans seçildi. Haber/analizdeki iddia şöyle:

ANTALYA TEZGÂHI MI?

Gündem teknik bazı meselelerin ele alınmasıyken bazı gazeteci ve muhabirler de toplantıya davet edildi. Bu şekilde konunun doğrudan istenilen ve Antalya’da tartışılan şekilde kamuoyunun gündeminde yer alması sağlandı. Komisyonda görüşülecek bireysel başvuru önce manidar bir şekilde genel kurula sevk edildi. Antalya’daki toplantı ortamı, konunun sürekli gündemde tutulması, kasıtlı soru ve yorumlarla 17 üye baskı altında tutulmaya çalışıldı. Haşim Kılıç da toplantıda bir konuşma yaptı ve konuyla ilgili görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
“Kanunun (barajı düzenleyen seçim kanunu) Anayasa’ya aykırılığının incelenebileceğini” iddia etti.
Konuşmacıların da büyük bir kısmı, Anayasa’da ve 6216 sayılı kanunda (Anayasa’nın kuruluş ve çalışmasını düzenleyen kanun) bir hüküm olmamasına rağmen, yorum yoluyla bu yolun açılabileceğini savundu.
Sonuç:
“Devletin zirvesine göre bu bir algı operasyonu.”
.........................
“Üst akıl” var mı, yok mu ya da Kobani’de varsa burada da var olan aynı akıl mı? Ayrıca tartışılır.
Bazı şeyler kanıtlanamaz ama hissedilir.
Hatta sezilir.
“Kanıt” yoksa bile “karine” aranır.
Bu durumlar bazen isabetli çıkar, bazen “hayalet taşlama” eylemi olur.
Fakat...
Hukukçu olarak “usulün esastan önde geldiğini, bireysel hak ihlaline karşı itirazın hak ihlalini izleyen 30 gün içinde yapılması gerektiğini, 1983’ten beri var olan yüzde 10 baraj uygulamasına 30 gün değil 30 yıl sonra itirazın şekil (usul) engeline takılacağını” söyleyebilirim.
Elbette dosyada bilmediğimiz başka “belirleyiciler” yoksa.
AYM’yi itibarsızlaştırma konusunda ise ciddi kaygılarım var.