VENEDİK’in orta yeri San Marco meydanıdır. Aşk hikâyemiz burada başlar.
Geniş meydanın kenarlarında 3 kafe/restoran yer alır.
Bunların fraklar giymiş sanatçılardan oluşan özel orkestraları vardır.
Sırayla çalarlar.
Popüler Klasik Müzik yaparlar.
Öykümüz kahramanlarından Roman kökenli gitarist Janeck, orkestra sanatçılarından bir eksilme olduğunda onun yerini alır.
San Marco’nun “yedekteki” geçici gitar sanatçısıdır.
San Marco’nun bu üç kafesine dünya ünlüleri sık sık gelir.
Hollywood yıldızlarından tutunuz da, ABD’nin efsane Dışişleri Bakanı Kissinger’e, futbolcu David Backham’a kadar bir ünlüler yelpazesi her gün yenilenerek açılır...
O gün çok ünlü bir ses sanatçısı “Caffe Lavena”daki masalardan birindedir.
Müzik dinlemekte, kahvesini yudumlamaktadır.
Adı “Tony Gardner” olsun...
Janeck’in yedek kontejanından çalmakta olduğu orkestra kendi sırasını tamamlayınca bizim roman gitarcı Janeck hayranı olduğu Tony Gardner’in masasına seğirtir.
Kendini tanıtır.
Annesinin ve kendisinin Tony’e olan hayranlığını söyler.
Tony Gardner onu şaşırtacak birşey yapar, masasına davet eder.
İkisi laflarken masaya doğru gelen bir kadın konuşmayı böler.
O anı Janeck şöyle anlatıyor:
Yaklaşıncaya kadar yaşını kestiremediğim gayet havalı, saçı kusursuz, şık giyimli, endamlı Amerikalı ladylerden biriydi.
Uzaktan bakınca onu moda dergilerinden fırlamış bir model sanabilirdim.
Ama Tony Gardner’in yanındaki iskemleye oturup, gözlüklerini alnının üzerine kaldırınca 50 yaşlarında, belki daha fazla olduğunu fark ettim.
Tony Gardner Janeck’e “bu benim eşim Lindy” der.
Bizim roman gitarcı da kendi adını söyler; “Janeck...”
Masada, tanışmayı izleyen 3-5 dakika boyunca havadan sudan konuşulur.
Kadın “yakınlardaki Prada’ya giderek alış veriş yapacağını” söyler ve ayrılır.
Tony ve eşi Lindy birbirlerine “aşkım” ve “sevgilim” diye başlayan cümlelerle konuşurlar ama Janeck onların aralarında bir gerginlik hisseder.
SERENAD’IN SIRRI
YALNIZ kaldıklarında Tony Gardner, Janeck’e “dostum sana iyi para kazanacağın bir iş öneriyorum” der.
Anlatır:
Karım 18 yaşlarında çok güzel bir genç kız olarak Hollywood’a geldi. Onun gibi güzel kızların bir kısmının amacı film yıldızı olmaktır.
Bazıları ise kolay yoldan başarıyı amaç edinir.
Yani...
Hedefleri Hollywood’da yıldızlaşmış zengin bir ünlü adam bulup onunla evlenmektir.
Lindy bu ikinci grup genç kızlardandı.
Benimle evlenmeyi başardı.
Ben ona aşık oldum.
O ise ilk yıllarda benim parama ve şöhretime aşıktı.
Zaman içinde bunlara doyunca beni keşfetti ve o da bana aşık oldu.
27 yıl önce Venedik’e geldik.
Evliliğimizin ilk yılıydı.
Venedik’te çok güzel günler ve geceler geçirdik.
Bu ikinci gelişimiz.
Gece ona güzel bir sürpriz yapmak istiyorum.
Akşam yemeğini erken yiyeceğiz ve otele geçeceğiz.
Ben sigara almak falan gibi bir bahane uydurarak otelden çıkacağım, seninle buluşacağız.
Gitarını da getir.
Bir gondol kiraladım.
Kalmakta olduğumuz otelin önüne gondolla gideceğiz.
Sen gitar çalacaksın, ben de onun için şarkı söyleyeceğim.
İlk şarkının adı “Lindy, By the Time I Get to Phoenix...” Buna bayılır.
Janeck’de zaten bu şarkıya tutkundur ve “iyi çalacağına” güvence verir.
Gondol otelin önüne geldiğinde Tony ve Lindy’nin odasında ışık yoktur.
Kanallarda bir kaç tur attıktan sonra, odanın ışığının yandığını görürler ve otelin önüne gelirler.
Serenad başlar...
Tony, muhteşem sesiyle söylemekte, Janeck ise hayatının müziğini yapmaktadır.
Lindy’nin kaldığı odanaın ışığı yanık, kapısı aralıktır.
Bir ara balkona çıkar, aşağı bakar, onları görür. Tony’le kısa süre bakıştıktan sonra koşarcasına içeri girer.
Bu arada Tony “I Fall in Love too Easily” şarkısına geçer.
Fakat o ne!
Yukarıdaki Lindy’nin odasından giderek yükselen hıçkırık sesleri gelmektedir.
Açıkçası Lindy hüngür hüngür ağlamaktadır.
Bunun üzerine Tony gondolcuya “bizi sahile bırak” der.
Tony’in de gözleri yaşlıdır.
Janeck’e “serenadın sırrını” anlatır:
Gerçek şu ki artık bir zamanlar olduğu gibi büyük bir şöhret değilim.
Ya bunu kabullenir, solar gider ve eski başarılarımla övünürüm.
Ya da “ben daha bitmedim” der ve küllerimden yeniden doğarım.
Ama bu geri dönüş kolay oyun değil.
Bazıları gerçekten çok güç bir sürü değişiklik yapmaya hazır olmak gerek.
Kendini değiştirmen, hatta sevdiğin bazı şeyleri değiştirmen lazım.
Benim neslimden hala ortalarda olan yıldızlara bir bak.
Her biri tekrar tekrar evlenmişlerdir.
Hepsinin kollarında genç eşleri vardır.
Lindy hepsini bilir.
Sorunumu Lindy ile çok konuştuk ve “yollarımızı ayırmak” konusunda anlaştık.
Bu işler böyledir.
Lindy’i gördün, hala çok hoş bir kadın ve yaşlı sayılmaz.
Tekrar aşkı bulmak ve evlenmek için zamanı var.
Çok geç olmadan bu işten sıyrılmalı.
Roman gitarcı Janeck’in Tony’i ve diğer ünlüleri anlayamadığı bellidir.
“Seviyorsan, nasıl ayrılırsın” diye sorar.
..................
Bayram tatilinde “NOKTÜRNLER-Müziğe ve Geceye Dair Öyküler” adlı bir kitap okudum. (*)
Oradaki küçük hikayelerden birini bayram yazısında paylaşmak istedim.
Venedik’te, Bodrum’da, Alaçatı’da böyle nice öyküler yaşanmakta olabilir.
Ama...
Tam tersine, yeni aşklar ve tazelenen aşklar da yaşanıyordur eminim. Birbirini seven tüm çiftlerin birlikte yaşamları hiç bitmeyen bayramları olsun.
..................
(*) Kitabın yazarı New York Times’e göre dahi Kazuo İşiguro...