Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çam ağaçları gölgesinde sadece 3 masa vardı. Balık, roka ve enfes Ege mezeleri... Mehmet Kemal'in deyimiyle "keyifli bir öğlen rakılaması" yapıyorduk. Arkamızdaki masada bir İtalyan çift vardı. Birkaç kadehten sonra masalar arası laflamalar da başladı. Venedik'ten gelmişler. 10 gündür Göçek ve Fethiye koylarında doğayla sevişiyorlarmış. Kadın uzunca boylu, ravioli dolgunuydu. Mavi gözleri "güzel" bakıyordu. Arada bir hafifçe şarkılar mırıldanıyordu. Seslendim: "Biraz daha yüksek sesle söyleyin. Bizler de dinleyelim." Gülümsedi. Sordu: "Neyi istersiniz?" Sevdiğim bir İtalyanca şarkıdan dizeyi mırıldandım: "Tu sei per me la piu bella del mondo." (Benim için dünyanın en güzelisiniz.) Bir kahkaha attı. "Teşekkür ederim. Bugün sizin için söyleyeceğim" dedi. Ayağa kalktı. Masalar arasında sahne adımlarıyla sekerek yürürken istediğim şarkıyla başladı.Sonra operadan seçmelere geçti. Kristal gibi ses... Bir hamakta şekerleme yapan müziğin ve sahnelerin efendisi Mustafa Oğuz doğrulmuş soran gözlerle bakıyordu. Az sonra rakı kadehiyle o da aramızdaydı. Açıkhava Tiyatrosu konserleri için yeni bir ses keşfetmiş gibiydi......................Bu kez önümüzdeki kalabalık masadan Ankara'dan arkadaşlarım Erkut Duru ile Taner Demir seslendiler: "Bizim masada Viyana Senfoni Orkestrası Yönetim Kurulu Başkanı Rudolf Streicher var. Eşi ve kızı da burada... Onlar da Viyana Operası'nda söylüyorlar." Bu kez Streicher ve eşi Gilde ile kızı Dagmar, dâhi sanatçı Mozart'tan başlayarak, "sahil konserini" sürdürdüler. Ardından Streicher ve İtalyan hanım birbirlerine sarılarak düet yapmaya başladılar: Gene Mozart'tan Don Giovanni..........................Bu rastlantılara bir sürpriz ses daha eklenmez mi? Bahçenin diplerindeki masada rakı içmekte olan 3 genç adamdan biri ayağa kalkmış, ışıl ışıl bir soprano sesle Mozart'ın Don Giovanni'sini söyleyen ikiliye eşlik ediyordu. Herkes hayrette. Bir erkek bu soprano sesi nasıl çıkarabiliyordu? Sordum: "Yoksa, sesinizin bozulmaması için Castrato filminde olduğu gibi sizi castrer (hadım) mi ettiler?" Arkadaşları açıkladılar: "İsrail'in en büyük komedyenidir. İşittiği her sesi inanılmaz güzellikle taklit edebilir. Bu söylediği müziğin de zaten sözlerini bilmiyor. Sesi taklit ediyor. Kelimeleri ise uyduruyor." Sefamız günbatımına kadar sürdü..........................Ertesi gün Mustafa Oğuz telefon etti. O güzelim saatleri konuştuk.Sonunda "Sana bir de haber vereceğim" dedi.Verdi..."Soprano sesi çıkaran genç adamla bu sabah buluşmak için sözleşmiştik. İstanbul'da sahneye çıkaracaktım. Biraz önce aradım. Cep telefonuna arkadaşı çıktı. Sabaha karşı kalp krizi geçirmiş... Ölmüş."28 yaşındaymış. Kalbi taş gibi sağlammış. Fazla yiyip içmemiş, güneşte kalmamış, onu üzen hiçbir şey de yokmuş.Sadece ölmüş..........................Yukarıdaki satırları 2002 Ocak'ında yazmıştım.Bir gün sonra ne olacağımızı hangimiz biliyoruz?Dünkü yazımda Mozart'ın bir başka ölünün anılması bağlamında yazdığı Requiem'in kendi sonunu işaretlediğini yansıtmıştım.Requiem'i bitirmiş ve ölmüştü.İsrailli komedyen de Mozart'ın Don Giovanni'sini o sahil meyhanesinde söylerken yoksa kendi "son" müziğini mi yapıyordu?En iyisi, yaşamın sihirli kelimesinin "şimdi" olduğunu hatırlamak ve 250. doğum yıldönümünde Mozart'ın Sihirli Flüt'ü ile kanatlanmak... g.civaoglu@milliyet.com.tr Fethiye'de sadece denizden gelinebilen bir balıkçı lokantası...