1960’larda “televizyona hayır...”
1970’lerde “İstanbul Boğazı’ndaki ilk köprüye hayır, Zap suyuna köprü...”
1980’lerde “renkli televizyona hayır...”
....................
Bu “hayırcılar” arasında hiç olmadım.
Gelelim 2013 Mayıs’ına...
İstanbul Boğazı’nın 3’üncü köprüsü “Yavuz Sultan Selim” hayırlı olsun.
Gerekliydi.
Geç bile kalındı.
Trafiğin Karadeniz’e paralel yollarla Anadolu yakasına akması yeni bir nefes yoludur.
Şile’de yapılacak limana taşımalar ve limandan boşalmalar şehir içine girmeden nasıl sağlanacaktı?
Ayrıca...
Çok yüksek kapasiteli yeni havalimanı bu 3’üncü köprü ve bağlantı yollarıyla bütün halinde görülmeli.
Buna Karadeniz kıyılarına paralel kurulması planlanan uydu kentin ulaşım ihtiyacını ilave edin.
Köprüde “raylı sistemin” yer alması toplu taşıma alternatifinin gereği.
Yakın gelecekte Karadeniz’den Marmara’ya açılacak kanal da bu “master” plan legolarından biri.
AĞAÇLAR
“Kesilecek ağaçlar” elbette üzücü.
Ancak...
“Aynı sayıda, hatta çok daha fazlasının dikileceği” yolunda verilen güvence için iyimserim.
Çünkü...
Açıklanan istatistik verilere göre 11 yıllık AK Parti iktidarında 2 milyar ağaç dikilmiş.
Bölgenin İstanbul’a “oksijen üreten” ve “kentin akciğerleri” diye anılan orman alanı olması, kesilecek ağaçların yerine yenilerinin kazandırılması gereğini vurguluyor.
“Fantezi” değil “öncelikli gereksinim...”
-Bazı kaynaklara göre- Yavuz Sultan Selim, Osmanlı’nın ilk “Sünni sultanıdır.”
İlk “Türk Halife’dir.”
20’nci yüzyılın ilk çeyreğine kadar İslam aleminin başı olan halifelik, Osmanlı hanedanında kalmıştır.
İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet gibi Yavuz Sultan Selim de tarihimizin çok önemli bir dönüm noktasını oluşturur.
Birinci köprü Atatürk... (Nedense “Boğaziçi Köprüsü” diyorlar. Doğrusu olan “Atatürk Köprüsü”nü dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül telaffuz etti.)
İkinci köprü Fatih Sultan Mehmet...
Bu ikiliyi Yavuz Sultan Selim’in adını taşıyan köprü tamamlayacak.
TOPÇU KIŞLASI MÜZE OLMALI
TAKSİM‘de trafik yer altına iniyor.
Gerçek anlamda bir meydan oluşacak.
Doğru bir karar.
Ancak...
Taksim’de “Topçu Kışlası’nı” dış görünüşüyle aynen yapmak konusunda tereddütlerim var.
Oradaki demokratik direniş hakkını kullanan aktivistlerin “ağaçların kesilmesine” direnişleri gibi bir gerekçeyle değil.
Kesilecek birkaç yüz ağacın yerine, binayı çevreleyen alanda çok daha fazlasının dikileceğine inanıyorum.
Bunu büyük sorun gibi görmüyorum.
Ama...
İstanbul Taksim’in yeni binaya mı, geniş yeşil alana mı ihtiyacı var?
Sorun budur.
Hele “rezidans ve AVM’ye dönüşecek” bir “Topçu Kışlası” hayli tartışma götürür.
Tam karşısında, eski Şan sinemasının da bulunduğu ve Cumhuriyet Caddesi’ne bakan büyük alanda Türk kökenli bir Belçikalı mimarın çizdiği devasa AVM yapılıyor.
Rezidansa gelince...
Taksim’de Topçu Kışlası varken eskiden yeşil alan olan yerlerde meydanı çevreleyen apartmanlar ve Atatürk Kültür Merkezi yapıldı.
Güncel ihtiyaç betonlaşan o alana yeşil alanlar kazandırmaktır.
Eğer Topçu Kışlası mutlaka yapılacaksa -ki öyle görünüyor- oranın “müze” olarak kullanılması çok daha anlamlı ve fonksiyonel olur.
Örneğin...
“Tarih Müzesi...”
Osmanlı’dan cumhuriyete ve demokrasiye uzanan tarihin yansıtılacağı bir görkemli müze.
Yıkılmış olan tarihi Topçu Kışlası’nın birebir aynısı yapıldığında İstanbul eksiğimiz olan “Tarih Müzesi” için harika bir mekan kazanmış olur.
Sadece yayalara açık olan meydanda adımlar bu müzeye yönelir.
....................
Kafamın “A” planı, Taksim Gezi Parkı’nın, içinde küçük bir hayvanat bahçesinin de olduğu ihya edilmiş yeşillik alan olarak düzenlenmesiydi.
Olamıyor.
O zaman “yapıcı yaklaşımla/ yapıcı eleştiriyle” bu alanda yapılacak “Topçu Kışlası’nın Tarih Müzesi’ne dönüştürülmesini” öneriyorum.
Arkeoloji Müzesi var.
Topkapı Müzesi var.
Ama tarihi Osmanlı’dan günümüze yansıtan bir kucaklayıcı “tarih müzemiz” ne yazık ki yok.
Bu da kafamdaki “B” planı...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025