Atatürk yaşamının son yılbaşını nasıl geçirdi?
1937’yi 1938’e bağlayan gece Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras Çankaya Köşkü’ndeydi.
Bütün gece “Hatay” sorununu konuştular.
Atatürk’ün Türkiye’ye son hizmeti Hatay’ın ilhakıdır.
Atatürk rahatsızdı.
Halsizlik hissediyordu.
.......................
Fakat...
Hatay konusuna odaklanarak bunların üstesinden gelecek enerjiyi üretiyordu.
Çevresindekiler, hükümet erkânı “Paşam, Suriye, Fransa’nın himayesindedir. Hatay’ı ilhak etmeye çalışırken Fransa’yı karşımıza almayalım. Fransa’yla çatışma riski var” gibi görüşler sunuyorlardı ama Atatürk kararlıydı.
Onlara şu cevabı vermişti:
“Fransa’nın iki yanında iki tehdit her geçen gün büyüyor. İtalya’da Mussolini ve Almanya’da Hitler... Bunlar genişlemeci ve ihtiraslı adamlar. Fransa onlarla uğraşmak zorunda. Binlerce kilometre uzaktaki Suriye için savaşı göze alamaz. Bütün gücünü o iki tehlikeye karşı toplayacaktır.”
Noktayı şöyle koyar:
“Hatay’ı ilhak edeceğiz. Fransa engel değil.”
II. Dünya Savaşı’nın patlamasına daha yıllar vardır ama Atatürk sadece Avrupa’yı değil dünyayı kana bulayacak milyonlarca insanın ölümüne neden olacak Hitler ve Mussolini adlı psikopatların ihtiraslarını öngörebilmiştir.
Bu bağlamda devlet adamları için ölçüt olan “Yönetmek, öngörmektir” söylemini hatırlayalım.
.......................
Türkiye’nin Hatay kazanımında işte böyle bir “Atatürk’ün son yılbaşı” izleri vardır.
.......................
Atatürk elbette her yılbaşını çalışarak geçirmedi. (*)
Örneğin 1934 ve 1935’te yeni yıla Ankara Palas’ta girmişti.
1936 yılbaşını ise İstanbul Park Otel’de geçirmişti.
.......................
Atatürk 200 yıllık savaşlar yorgunu, işgal ve göçlerle acı çekmiş milletine “yaşam sevinci” vermek isterdi.
Fener alayları, havai fişek gösterileri, balolar, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi Cumhuriyet’in bayramlarında coşkulu kutlamalar bu amaçladır.
Atatürk dans etmeyi severdi.
Balolarda ilk dansı o başlatırdı.
Annem ve babamdan katıldıkları o baloları dinlemiştim.
“Atatürk’ün şıklığı ve zarafetini, Atatürk’ün gözlerine bakılamadığını, bakanların gözlerinin kamaştığını” söylerlerdi.
Kaç kez anlattılarsa, çocukluğumda ezberlemiştim.
.......................
Atatürk’ün çok kez dans ettiği Çankaya Köşkü’nde acaba daha sonraki cumhurbaşkanları dans ettiler mi?
Bilemem.
Ama birkaçını tahmin edebiliyorum.
İnönü ve Bayar kesin.
Ve bir anı...
Aralığın son günlerinde Çankaya Köşkü’ndeydim.
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül Şeffaf Oda programımın konuklarıydı.
“Atatürk’ün dansları” aklıma düşüverdi.
Ve...
Sordum:
“Özel günlerde dans ediyor musunuz?”
Siyasetçiliğin ötesinde Dışişleri Bakanlığı’nın kazandırdığı diplomasi zekâsıyla Abdullah Gül şu cevabı vermişti.
“Hayat da bir dans değil mi Güneri Bey?”
........................
2015 için tüm okuyucularıma, milletimize, Türkiye’mize, bölgeye, dünyaya barış ve daha fazla demokrasi diliyorum.
........................
(*) Soner Yalçın’ın Hakikat başlıklı köşesinden.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025