Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kalın, iri, iyi cins sucuklar... Şarap, rakı, ekmek... Gittik gecekondu mahallesine... Evlere konuk olduk. Birlikte yedik, içtik, türkü söyledik, tabii asıl konuşmamız siyaset eksenli. Çoğu Süleyman Demirel'in AP'sine oy vermiş. Bizi sevdiler. Öyle eylemci tipli falan da olmadığımız için kuşku da duymadılar ama hatır için bile olsa siyasi tercihlerini değiştirebildiğimizi sanmıyorum.....................Bir başka yılbaşı gecesi... Gene hukuk öğrenciliği ve gazetecilik sürüyor.Ankara/Piknik'in üzerindeki Gazeteciler Cemiyeti'nde bekâr gazeteciler erkek erkeğe geyik yaparak sabahlıyoruz.Rakı eşliğinde mezeler donanmış.Şiirler okunuyor.Ağabeylerden eski Rüzgârlı Sokak anıları dinliyoruz. Ortanın soluna ve Bülent Ecevit'e övgüler düzülüyor. O geceden aklımda kalan can arkadaşım merhum Teoman Erel...Nasıl olsa buluşacağız bir gün.........................Strasbourg'da doktora öğrencisiyim...Yeni evliyim.Karşı dairedeki genç doktor ve eşi yılbaşı partisi veriyorlar.Biz de konuklarıyız.Fransızlar burunlarından kıl aldırmazlar. Hele Alsaslılar, üstüne üstlük kapalı muhafazakâr bir toplumdur. Yılbaşı gibi çok özel gecede o arkadaş grubunun içine Türk bir çiftin girmesinden hafif tedirginler.Şaraplar içilip peynirler yenildikçe tutukluk aşılıyor ama burnu büyüklük berdevam... İçlerinden biri geliyor... "Kol güreşinde" iddialı."Türk gibi kuvvetli derler. Görelim kuvvetini" diyor.Yatılı okulda dolabımın kapaklarını kırıp reçellerime el koyan, bana da bu arada bir iki tokat patlatan üst sınıflardan ayı Musa'ya tepki olsun diye güreş-boks çalışmışlığımız, ağırlık kaldırmışlığımız var.Ceketler sıyrılıyor, kollar sıvanıyor, mutfak masasında kol güreşi yapıyoruz.Etrafımız doktorlar ve eşleri, güzel hemşirelerle çevrili. Genç doktoru çok da zorlanmadan yeniyorum. O anda sanki bir düğme çevriliyor. Psikolojik iklim değişiyor. Başta yendiğim genç olmak üzere herkes tarafından kucaklanıyorum.Zaferim için şampanya içiyoruz..........................Paris'te bir yılbaşı...Canan'la kendimizi sokağa vuruyoruz.Gençlerin ellerinde şampanya niyetine köpüklü şaraplar... Birbirlerine püskürtüyorlar. Dizlerine kadar, meydandaki havuzun sularına girmişler.Çığlıklar, şarkılar, danslar...Onların arasına katılıyoruz.Sonra Saint Germain'e geçmek için metroya gidiyoruz.Orada da Clochard denilen yatak odaları, metro istasyonları, dükkân girişlerinin kuytuları, apartman kapıları olan yersiz yurtsuzlarla karşılaşıyoruz. Uyku tulumları, köpekleri ve şarapları onların ayrılmaz parçalarıdır. Bazılarının kadınları da vardır.Oooo... Onlarda da şarkı, dans, şarap, keyif gırla... Ekmek, peynir, sosis, şarap ikram ediyorlar. Ve işte o anda saat 12.00.Yeni yıla bir arada şenlikle, dansla giriyoruz........................Bali'deyiz...Gündüz güneşte kalmışım.Yüzüm su toplamış, şişmiş. Tepsi gibi yusyuvarlak... Gece utana sıkıla yılbaşı eğlencelerine katılıyorum. Clup Med'in "G.O" denilen eğlence görevlisi gençler beni, aydedeye dönmüş suratım nedeniyle "Mao'nun kuzeni" diye anons ediyorlar........................2000'e Rio'da giriyoruz. Saat 12.00'de beyazlar giymiş binlerce Riolu, ellerinde beyaz tabaklara dikilmiş, ışıl ışıl yanan mumlarla, kumlardan denize ilerliyorlar.Yürümeyi denizde de sürdürüyorlar ve saat tam 12.00'de, üzerinde mumlar yanan binlerce tabağı denize bırakıyorlar.İnanılmaz bir güzellik. Copa Capana plajı cennet gibi görünüyor.........................En iyi yılbaşım hangisi?.. Ne yazık ki yaşayamadığım, belki de yaşayamayacağım olanı... g.civaoglu@milliyet.com.tr Yılbaşlarımı düşünüyorum... Gazetecilikle hukuk öğrenciliğini yürüttüğüm yıllar... "Sol" renklerinden bir palet gibi grubuz. "Varoşları bilinçlendirme" misyonuyla yılbaşı günü birkaç büyük karton ambalaj kutusunu sucukla doldurduk.